Şems’e Göre Gökyüzü Susturur, Kalp Konuşur.
- Şems-i Tebrizi

- 16 Haz
- 12 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 Haz
Bir gün gökyüzüne uzun uzun bakan bir derviş, Şems-i Tebrîzî’ye şöyle sordu: “Gökyüzünde yıldızlar, burçlar, döngüler var.
Bunların hepsi bizim için midir?
Biz mi onlara bağlıyız, yoksa onlar mı bizim içimizdeki sırların yansımasıdır?”
Şems’in cevabı kısa oldu: “Gökyüzü susar. Konuşan kalptir.
Eğer gökyüzünü dinlersen, kendini kaybedersin.
Kalbini dinlersen, her şeyi bulursun.”
Bu söz, yalnızca o dervişe değil, asırlardır susmayı bilmeyen insan aklına, hesaplamalara boğulmuş zihinlere, burçlar arasında kendini kaybetmiş ruhlara bir çağrıdır. Şems’e göre evrenin sırrı yıldızlarda değil, yıldızlara bakarken içimizde uyanan şeydedir. Çünkü gökyüzü bir aynadır. Ama o ayna ancak susunca parlar.
Parlayan ise kalbin hakikatidir.
İnsan, yıldızlara bakarak kendini tanımak ister. Fakat yıldızlar, ona yalnızca kapalı bir dilde konuşur. Harita verir, yön gösterir, ama ne yürünecek yolu çizer ne de yolda kim olacağını söyler. İşte bu noktada Şems devreye girer. O der ki: “Gökyüzü bilgidir, kalp hikmettir. Bilgi sustuğunda hikmet konuşur.”
Şems’in çağında insanlar burçlara, gezegenlere, yıldız saatlerine bakarak kaderlerini çözmeye çalışırlardı. Ama o, bambaşka bir yerden yaklaştı. Ona göre hakiki astroloji ne yıldız haritasında ne müneccim hesaplarında gizlidir. Asıl harita kalptedir. Kalbin içinde açılan bir âlem vardır ki, orada ne güneş doğar ne de ay batar. O âlemde yalnızca Allah’ın nuru parlar ve o nur, kalp dilinden başka hiçbir şeyle anlatılamaz.
Şems’in en çok sustuğu zamanlar, gökyüzüne bakıldığı anlardır. Çünkü o bilir ki gökyüzü, insanı dışarıya çağırır. Oysa Şems’in derdi hep içeriye inmektir. Mevlânâ’yı da bu yüzden aradı: “Sen kitapları bırak, içeriye in” dedi ona. “Gökyüzüne değil, kendi kalbinin kubbesine bak.”
Kalbin kubbesi…
İşte burası, Şems’e göre gökyüzünün asıl izdüşümüdür.
Burçlar, gezegenler ve yıldızlar yalnızca sembollerdir.
Kalpteki dönüşümü, nefisteki tekâmülü ve ruhun suskunluğunu ifade eden semboller.
Bu yüzden Şems, burçların insan ruhunu temsil ettiğini kabul eder; ama onlara teslim olmayı değil, onları içsel dönüşümde kullanmayı öğretir.
Bir insan kendini sadece burcuna indirgediğinde, kalbinin sınırsızlığını unutur. Şems’in diliyle söyleyelim: “Kova burcuymuşsun, ne çıkar? İçindeki denizi bulamadıktan sonra kovada ne bir damla ne de bir gök yansır.”
İşte bu yüzden Şems için gökyüzü susmalıdır.
Çünkü kalbin sesi, ancak evrenin sesi sustuğunda duyulur.
Bu sessizlik, korkutucu bir boşluk değil, hakikatin yankılandığı bir derinliktir.
Gökyüzü bilgiyle, akılla, hesapla doludur.
Kalp ise sezgiyle, aşk ile, imanla parlar.
Bir başka yerde Şems şöyle der: “İnsan bir burca bakar, kendini anladığını sanır. Ama o burç onun nefsine işaret eder. Kalbine değil. Kalbine ancak Allah işaret eder.” Bu cümle, tasavvufun ve astrolojinin ayrıldığı yeri değil, kesiştiği yeri gösterir. Çünkü Şems’e göre yıldızların diliyle değil, aşkın diliyle konuşan bir kalp, gökyüzündeki sırları da, yeryüzündeki acıları da çözebilir.
Bir yıldız gibi parlar insan bazen. Sonra söner. Bazen bir dolunay gibi içi aydınlanır. Bazen bir tutulma gibi içine kapanır. Şems bunu bilir. Ama ona göre asıl mesele bu döngülerin içinde ne olduğun değil, bu döngüler karşısında neye dönüştüğündür.
Şems, bir dönüşüm öğretmenidir. O yüzden gökyüzünü değil, gökyüzüne bakanın içini konuşur.
Bu bölümde Şems’in öğretilerinden yola çıkarak, yıldızların suskunluğunu ve kalbin konuşmasını nasıl anlayabileceğimizi birlikte keşfedeceğiz. Burçların ardında saklı olan nefis halleri, kalbin geçirdiği manevi inkılaplar ve sessizliğin içinde yankılanan ilahi çağrıyı birlikte çözümleyeceğiz.
Çünkü Şems’in dediği gibi: “Kalp konuşursa, yıldızlar susar. Ama kalp sustuğunda, en çok yıldızlar bağırır. Hangisini dinlersin, ona dönüşürsün.”
Koç Burcu: Cesaret mi, Yoksa Nefsin Ateşi mi?
Şems’e göre Koç burcu, ilk ateştir. Yolu açan, öne atılan, engel tanımayan. Ama bu ateş, eğer kalbin nuru ile yanmazsa, yalnızca nefsin öfkesine dönüşür. Şems der ki: “Ateş ya Musa’nın tecellisidir ya da Firavun’un azabı. Sen hangisini taşıyorsun?”
Koç burcunun içindeki ilahi sır, cesareti nefs için değil, aşk için kullanabilmesidir. Çünkü Şems’e göre gerçek yiğitlik, kılıç sallamak değil, egoyu yere sermektir. Kalp konuştuğunda Koç’un ateşi, bir nur olur. Susturulduğunda ise aynı ateş, tüm ilişkileri yakar.
Boğa Burcu: Sahip Olmak mı, Yoksa Güvene Dönüşmek mi?
Boğa burcu, toprakla özdeştir. Durağanlık, güven, sahiplenme... Ama Şems sorar: “Sahip olduğun her şey seni mi besliyor, yoksa sen onları mı taşıyorsun?”
Şems’e göre Boğa’nın gölgesi, sahip olma arzusudur. Kalbi sustuğunda, insan her şeyi kontrol etmek ister. Ama kalp konuştuğunda, güven, sahip olmaktan değil teslimiyetten doğar. Gerçek zenginlik, gönlün doyduğu yerdedir. Şems bunu şöyle anlatır: “Bir kalp, rızıkla değil razı olmakla dolar.”
İkizler Burcu: Bilgi mi, Yoksa Dağılmış Zihin mi?
İkizler burcu değişken, konuşkan, bilgiye aç bir burçtur. Ama Şems için bilgi, akılda kaldıkça yük, kalpte dönüştükçe ışıktır. İkizler’in sınavı, çok şey bilip hiçbirine bağlanamamak değil midir?
Kalp sustuğunda İkizler dağılır, yönsüzleşir. Ama kalp konuştuğunda her kelime yerini bulur. Şems der ki: “Söz, eğer kalpten çıkarsa kulakla değil ruhla duyulur. Yoksa sadece rüzgâr olur, geçer gider.”
Yengeç Burcu: Korumak mı, Yoksa Korkuyla Saklanmak mı?
Yengeç, duygularıyla yaşayan, derin bir iç dünyaya sahip burçtur. Ama Şems uyarır: “Duygular, eğer aşkın terbiyesinden geçmezse, insanı kabuğuna hapseder.”
Yengeç’in gökyüzü sessizliğinde kaybolma riski, fazla hissetmekten gelir. Kalp konuşmazsa, acı konuşur. Ama kalp açıldığında, Yengeç en güçlü şifayı taşır: Merhamet. Şems şöyle der: “Kalbi açık olanın kabuğa ihtiyacı yoktur. O zaten Allah’ın emanetindedir.”
Aslan Burcu: Parlamak mı, Yoksa Gölgeye Razı Olmamak mı?
Aslan burcu görünmek ister. Takdir edilmek, sevilmek, güçlü görünmek... Şems burada durur ve sorar: “Parlıyorsun ama hangi güneşin ışığıyla?”
Kalp sustuğunda Aslan, sadece alkış arar. Ama kalp konuştuğunda, liderlik bir gösteri değil, hizmet olur. Şems der ki: “Hakiki güneş, kendi ışığını göstermez. O sadece ısıtır, ışıtır, yaşatır. Kalbini o güneşe çevir.”
Başak Burcu: Düzen mi, Yoksa Kontrol Hastalığı mı?
Başak titizdir, kusur arar, düzeltir. Ama Şems için en büyük kusur, kalbin daralmasıdır. “Kusur ararken kalbin genişliğini kaybediyorsan, aslında kendini küçültüyorsun,” der.
Kalp sustuğunda Başak takıntıya düşer. Ama kalp konuştuğunda, Başak en derin hizmeti, en saf niyeti temsil eder. Çünkü Şems’e göre hakiki temizlik, dışarıda değil içerde başlar: “Bir kalp varsa temiz, orada her şey yerini bulur.”
Terazi Burcu: Denge mi, Yoksa Kararsızlık mı?
Terazi her şeyi tartar. Ama Şems şöyle der: “Kalbiyle ölçmeyen, teraziyi şaşırır.”
Kalp sustuğunda Terazi, herkesin gözüne göre yaşar. Ama kalp konuştuğunda, adalet ortaya çıkar. Gerçek denge, dışarıyı memnun etmek değil, içteki sesi susturmadan yaşayabilmektir. Şems’in diliyle: “Bir gönül adilse, dünyanın terazisi onunla kurulur.”
Akrep Burcu: Derinlik mi, Yoksa Gizli Acılar mı?
Şems’in en çok sevdiği burçlardan biri Akrep’tir. Çünkü Akrep yanar, susar, derine iner. Ama Şems sorar: “Yandın mı, yoksa yalnızca karardın mı?”
Kalp sustuğunda Akrep, zehir taşır. Ama kalp konuştuğunda o zehir ilaca dönüşür. Akrep’in hakikati, sabır ve dönüşümde gizlidir. Şems der ki: “Aşk seni yakmıyorsa, arındırmaz. Ama o yangında kalbin uyanırsa, o zaman nefs susar, ruh doğar.”
Yay Burcu: Özgürlük mü, Yoksa Kaçış mı?
Yay burcu uzaklara bakar, özgürlüğe âşıktır. Şems burada gülümser: “Ey derviş, gitmekle değil, kalmakla özgür olursun.”
Kalp sustuğunda Yay hep kaçar. Ama kalp konuştuğunda, aradığı anlamı en yakın yerinde bulur. Gerçek özgürlük, sınırsızlıkta değil, teslimiyettedir. Şems’in diliyle: “Bir yere ait olmayan değil, Allah’a ait olan özgürdür.”
Oğlak Burcu: Disiplin mi, Yoksa Katılaşmış Kalp mi?
Oğlak hedefe kilitlenir, sabırla yürür. Ama Şems uyarır: “Yolun sonunu görmek değil, yürürken kim olduğunu bilmek önemlidir.”
Kalp sustuğunda Oğlak, taşlaşır. Ama kalp konuştuğunda, o taş merhamete dönüşür. Şems şöyle der: “Dağ gibi durma, su gibi ak. Çünkü dağlar yıkılır, ama suya engel olunmaz.”
Kova Burcu: Devrim mi, Yoksa Soğuk Bir Aklın Yalnızlığı mı?
Kova yenilikçidir, ama Şems der ki: “Yeni olan her şey eskiye döner. Esas olan, kalbin tazelenmesidir.”
Kalp sustuğunda Kova, uzaklaşır. Ama kalp konuştuğunda, insanlık sevgisine dönüşür. Şems’in kelimeleriyle: “Fikir yücelir ama aşk kutsanmadıkça yol bulunmaz.”
Balık Burcu: Merhamet mi, Yoksa Kayıp Bir Ruh mu?
Balık en derin sularda yüzer. Şems bu derinliği tanır. Ama sorar: “Bu deniz sana mı ait, yoksa sen o denizde boğulmuş musun?”
Kalp sustuğunda Balık hayal kurar ama gerçeklikten kopar. Kalp konuştuğunda ise şefkatin, affetmenin, Allah’a teslimiyetin sesi olur. Şems şöyle der: “Denizde yönünü kaybeden çoktur. Ama kalbi pusula yapan, hiçbir zaman kaybolmaz.”
Her insan gökyüzüne bir kere bakar. Ama Şems’in aradığı insan, o bakışın içinde kalbine dönebilen kişidir. Çünkü gökyüzü, onun nazarında bir örtüdür. Kalbin üstünü örten bir büyü değil; gerçeği unutturabilecek kadar parlayan bir ayna. Ve o ayna bazen öyle parlar ki, insan kendini unutur, yalnızca yıldızları izler. Oysa Şems’in öğrettiği şey şudur: Ayna kendini göstermez. Ayna, sende ne varsa onu yansıtır.
Bu yüzden burçlar, yıldızlar, döngüler… Hepsi birer semboldür. Hepsi kendi zamanının diliyle konuşur. Ama Şems’in dili zaman dışıdır. Onun dili yalnızca kalbe hitap eder. Çünkü hakikat, zamanın ve göğün üstündedir. Ve o hakikat yalnızca içe bakan gözlere görünür.
Şems’in en çok üzerinde durduğu şey, bir hakikatin tekrarıdır: “Dışa bakarsan kaybolursun, içe dönersen uyanırsın.” Burçların tümü, dışsal dünyada işaret edilen arketiplerdir. Ama asıl burç senin kalbindedir. Asıl yıldız senin ruhundadır. Ve asıl gökyüzü, senin Allah’a yönelen secdenin derinliğindedir.
Bir Akrep, yalnızlıkta yanar. Bir Koç, öfkesinde boğulur. Bir Terazi, dengeyi dışarıda arar. Bir Yengeç, kabuğuna çekilir. Ama kalp konuştuğunda hepsi çözülür. Hepsi aynı göğe bakar ve aynı sesi duyar: “Dön bana, ey kulum. Ben senin kalbindeyim.”
Şems için burçlar, nefsin çeşitli yüzleridir. Ama kalp, tek bir yüze bakar: Allah’ın Cemali. Çünkü O görünürse, tüm suretler silinir. Tüm burçlar, tüm tabiatlar, tüm nefisler, bir tek noktada erir: Aşkın merkezinde.
O aşk ki Şems’in dilinde yalnızca bir mecaz değil, varlığın kendisidir. O aşk ki yıldızları susturur, kalpleri konuşturur. Ve o aşk ki, konuştuğunda yalnızca ruh değil, kader de değişir. Çünkü kalp konuşursa gökyüzü susar. Ama kalp susarsa, yıldızlar dile gelir ve insanı kendine yabancılaştırır.
Ey dinleyen, şimdi sana soruyoruz: Sen yıldızlara mı inanıyorsun, kalbine mi? Yıldızların sözü değişir. Zamanı vardır. Ama kalbin sözü ezelidir. Çünkü kalpte konuşan Allah’tır. Sen kalbinin kıblesini hangi yöne çevirdin?
Şems şöyle demişti: “Kalbin bir mihrapsa, orada konuşan Rabbindir. Kalbin bir saraysa, orada hükmeden nefsindir. Hangisine ev yaptın içini?”
Kalbin diliyle konuşmak, dille değil susmakla başlar. Çünkü Şems’e göre kalp, çok konuşan ağızların sustuğu anda dile gelir. O dilde kelimeler değil, halleri şekillendiren anlamlar vardır. O dilde ses yoktur ama yankı çoktur. O dil, kalbin derinliğinde yankılanan Allah’ın sesidir.
Zaten kalp, yalnızca ona açıldığında konuşur. Aksi hâlde ya nefs konuşur ya da dış dünyanın gürültüsü. Kalp konuştuğunda, yıldızlar da susar, arzular da, korkular da, gelecek endişesi de... Kalbin konuştuğu an, insan kendi ilahi merkezini bulur. Şems’in işaret ettiği “göğün sustuğu an” budur işte.
Gökyüzü neden susar?
Çünkü hakikati anlatan bir başka merkez devreye girer: Kalbin özü. Bu özü anlamayan kişi, yıldızlara bağımlı yaşar. Her şeyin açıklamasını bir haritada, bir burç yorumunda, bir dış göstergeyle bulmaya çalışır. Ama kalbin yolu öyle bir yoldur ki, dışarıdaki hiçbir harita o yolu tarif edemez. Kalp, Allah’la kurulan içsel bağın mekânıdır. Ve bu bağ gözle görülmez, haritaya çizilmez, sadece hissedilir.
Şems’e göre yıldızlara bakanlar çoktur, ama yıldızları susturabilen kalpler azdır. O yüzden ona göre hakiki dönüşüm, dıştan içe bir göçtür. Göç eden, artık yıldızlara tapmaz. Onları yalnızca izler ama hükmünü onlara bağlamaz. Çünkü bilir ki yıldızlar sadece dışın resmidir. Asıl sır, içteki göğün parlamasındadır.
Şems bir sohbetinde şöyle demişti: “İnsan kalbi bir gökyüzüdür. Ama bu gökyüzünde ay da doğar, fırtına da kopar. Mühim olan, o kalbin gecesinde hangi yıldızın yol gösterdiğidir. Ve en parlak yıldız, Allah’a olan aşkındır.”
Bu aşk, ne burçla anlaşılır ne de gezegenle ölçülür. Bu aşk, kalbin Allah’la kurduğu sessiz bir konuşmadır. Ve bu konuşmada kalp, nefsin maskelerini bir bir çıkarır. Burçların gölge tarafları, insanın zayıflıklarıdır. Ama kalp konuşmaya başladığında bu zayıflıklar sabra, şefkate, merhamete dönüşür.
Mesela bir Aslan burcu, kalbi sustuğunda sadece alkış peşinde koşar. Ama kalbi konuştuğunda liderlik bir hizmete, benlik bir feda ruhuna dönüşür. Bu dönüşüm ne yıldızlarda yazılıdır ne de doğum anındaki gezegen konumlarında. Bu dönüşüm, kalbin Allah’la karşı karşıya geldiği anda olur. Şems bunu şöyle anlatır: “Sen kendine ne isim takarsan tak, kalbinin içi Allah’ın nuruna açık değilse, gökyüzü sana yol göstermez.”
Bu cümle, burçlara iman etmeye değil, burçlardan hakikate yürümeye çağrıdır. Şems için burçlar bir vesile olabilir ama bir varış noktası değildir. Onlar, sadece dıştaki kozmik yapının simgeleridir. Hakikat ise içteki ilahi düzenin yankısıdır. Ve bu yankı, yıldızlardan değil, yalnızca Allah’tan gelir.
Şems’in en çok değindiği meselelerden biri de iç gökyüzü kavramıdır. O der ki: “Dışarıda bir yıldız kayarsa herkes görür. Ama içindeki yıldız sönerse kimse fark etmez. Sen bile bazen anlamazsın. İşte hakiki kayıp budur.”
İçindeki yıldız, kalbin ilhamıdır. O yıldız sustuğunda insan yalnızlaşır. Kalabalıkların içinde bile kendini kaybeder. O yüzden Şems, herkese aynı şeyi öğretmek istemez. Herkese bir anahtar sunar: “Kalbini aç, gerisi gelecek.”
Burçlar bu noktada yalnızca birer semboldür. Onlar, nefsin katmanlarını anlamak için birer araçtır. Ama Şems’in öğretilerinde her burç, kalbin bir gölgesine ışık tutar. O ışık, doğrudan Allah’a yönelmişse hakikate, kendine yönelmişse gaflete dönüşür.
Yani bir Terazi, dış dengeyle yetinirse, herkesin rızasını kazanabilir ama kendi kalbinin sesini kaybeder. Oysa kalp konuştuğunda, o denge hakikate yönelir. Çünkü Şems’e göre adalet, önce kendi içindeki teraziyi düzeltmektir. “İçinde eğrilik olanın dışı dümdüz olsa ne yazar?” der.
Yine bir Yay, özgürlük adına yola çıkabilir. Ama Şems’in uyarısı nettir: “Özgürlük, dışa ait bir hâl değildir. Özgürlük, Allah’a teslim olmuş bir kalpte doğar.” Dışa kaçtıkça ruh dağılır. Kalp konuşmadıkça, yolda olmak yalnızca kaçış olur. Ama kalp Allah’la buluştuğunda, insan yerinde dursa da sonsuzluğa yürür.
Şems’in bu öğretileri bize şunu anlatır: Burçların gösterdiği gökyüzü, insanı hakikate götürmez. Ama o burçlardan yansıyan gölgeleri içimizde tanır, onların ardındaki nefs hallerini çözer ve kalbimizin derinliğinde Allah’ın ismini duyarsak… İşte o zaman yıldızlar susturulur, kalp konuşmaya başlar.
Ve kalp konuştuğunda hiçbir gezegen geri gitmez, hiçbir kader değişmez gibi görünmez. Çünkü kalp, Allah’la konuştukça her şey yeniden yazılır.
Bazıları hâlâ burcunu sorar. “Ben ne burcuyum, bu yıl şanslı mıyım, hangi esma bana iyi gelir?” der. Şems ise susar. Sonra der ki: “Ey gönül, yıldızını bilmek istiyorsan önce karanlığını kabul et.”
Karanlık, kalbin konuşmadığı yerdir. Çünkü kalp sustuğunda nefis konuşur. Nefis konuştuğunda insan yıldızlara sığınır. Gelecekten haber almak ister, yalnızlığını gökyüzüyle paylaşmak ister. Ama unutur: Gelecek Allah’a aittir. Ve Allah, kalbiyle konuşmayanın kulağına hiçbir hakikat fısıldamaz.
Burçlar, evet, birer işarettir. Koç cesareti, Yengeç duyguyu, Kova zihni temsil eder. Ama Şems’in diliyle soralım: “O burçlar seni ne kadar tanıyor? Ya sen kendini ne kadar tanıyorsun?”
Kendini tanımayan, yıldızların peşinde kendini kaybeder. Ve o kişi, her şeyden önce Allah’ın ona emanet ettiği ruhu unutur. Kalp ise hatırlamaktır. Kalp konuştuğunda insan hatırlar. Neyi mi?
İlk geldiği yeri. Ruhlar âleminde verilen sözü. “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna “Evet” dediği anı. O evet, bir burç cevabı değildi. O evet, kalbin ebedi yönelişiydi.
Şems bunu bildiği için hep kalbe döner. Yıldızlar kayar, burçlar geçer, hayat döner... Ama kalp Allah’taysa hiçbir şey kaybolmaz. O yüzden Şems şöyle der: “Bir kalp, Allah’tan bahsetmiyorsa susturulmalıdır. Ama Allah’la konuşuyorsa, bırak yıldızlar bile ona secde eder.”
Bugün burcunu soran çok. Ama kalbini soran az. O yüzden Şems’in diliyle bir çağrı yapalım şimdi:
Ey kalbi susmuş insan!
Sen hâlâ yıldızlara mı danışıyorsun? Hâlâ doğduğun saate, yükselenine, geçişlerine mi bağlısın? Bil ki bunlar senin sadece dış kabuğundur. Ama senin içinde bir sır var. Ve o sır yalnızca Allah’a ait. O sır yalnızca aşk ile açılır.
Kalbin sustuğu yerde yıldızlar bağırır. Fakat kalbin konuştuğu yerde kader bile susar. Çünkü kalp Allah’la konuşur. Ve Allah konuştuğunda, yazılmış olan değişir. Yazgı yeniden yazılır. Burçlar yön değiştirir. Çünkü ilahi kudretin hükmü, yıldızların çok üzerindedir.
O hâlde dön.
Göğe değil, içine bak.
Burcunu değil, kalbini oku.
Şems’in öğrettiği tek burç vardır: Kalp burcu. Ve bu burç, sadece aşk ile doğar. Aşk ki Allah’ın adını her nefeste anmaktır. O aşk ki ne güneşin doğduğu ne de ayın battığı yerdedir. O aşk ki yalnızca teslim olanların kalbinde parlar.
Şems’in kalbine inen sır, şu cümlede gizlidir:“Allah kalpten başka hiçbir yerde görünmez. Ve kalpten başka hiçbir yerde konuşmaz.”
Şems’e Göre Sen Kalbinin Hangi Burcundasın?
Şimdi sana doğduğun anda çizilmiş gökyüzü haritasını sormuyorum. Hangi yıldızın hangi evde olduğunu, Mars’ın sana ne fısıldadığını, ay düğümünün seni neye zorladığını da değil… Ben sana Şems’in sorduğu gibi bir soru soruyorum:
Sen kalbinin hangi burcundasın?
Çünkü Şems’e göre, gerçek burç takımyıldızlarda değil, takıntılarında saklıdır. Kalbin nereye yöneliyorsa, senin asıl burcun oradadır. Gündelik hayatın neyi çevresinde döndürüyorsa, hangi arzu seni en çok zorluyorsa, işte senin kalbinin burcu da oradadır.
Belki kalbin bir Koç gibi acelecidir. Hep önce konuşur, sonra düşünürsün. Belki de bir Yengeç gibidir; herkesi korur ama kendini hep kabuğuna çeker. Belki de bir Kova gibi aklındasındır ama gönlünden bihabersindir.
Şems’in yolu, bu kalp burcunu keşfetme yoludur.
O hâlde gel. Şimdi birlikte bir iç yolculuğa çıkalım. Her bir nefs haline bir ışık tutalım ve kalbin hangi burca büründüğünü birlikte görelim. Bu bir doğum haritası değil. Bu, varoluş haritandır.
Gözlerini kapat ve dinle. Şems soruyor:
Kalbinin yönü ne tarafa dönük?
Eğer her şeyi kontrol etmek istiyorsan, güven arayışındaysan ama bir türlü huzuru bulamıyorsan, kalbin Boğa burcundadır. Güveni dışarıda değil, Allah’ın takdirinde aramalısın.
Eğer herkesin gözü sende olsun istiyorsan, görünmek, beğenilmek, güçlü olmak seni sarhoş ediyorsa, kalbin Aslan burcundadır. Ama unutma, gerçek parlaklık, görünmeyende saklıdır. Allah’a görünmeye çalışan kalp, insanlara görünmekten vazgeçer.
Eğer ne yapacağını bilemiyor, hep zihninde yaşıyor, binlerce düşünce içinde yönünü kaybediyorsan, kalbin İkizler burcundadır. Kalbini susturmadıkça zihnin seni hiçbir yere götürmeyecek.
Eğer acıların seni kabuğuna hapsettiyse, duygularınla savaşıyor ama içindeki şefkati de kaybetmek istemiyorsan, kalbin Yengeç burcundadır. Merhamet etmek, acıya tutunmak değildir. Merhamet, acıyı Allah’a bırakmaktır.
Eğer içinden sürekli uzaklaşmak, başka yerlere gitmek, kendinden kaçmak istiyorsan, kalbin Yay burcundadır. Ama unutmamalısın ki gittiğin her yerde kendini bulacaksın. Gerçekten kaçılmaz. Sadece dönülür.
Eğer ne yaparsan yap yetmiyor, hep daha fazlası, daha doğrusu, daha kusursuzu diyorsan, kalbin Başak burcundadır. Oysa Allah seni kusurlarınla da sever. Ve bazen en büyük kusur, kendine merhametsizliğindir.
Eğer yalnız kalmaktan korkuyorsan, derin bağlar seni hem büyülüyor hem boğuyorsa, kalbin Terazi burcundadır. Gerçek dengeyi kurmak için, önce kendi iç terazine sadık kalmalısın. Kalbin Allah’a eğilirse, insanlara karşı dimdik durabilirsin.
Eğer çok şey bildiğini sanıyor ama hakikatin kalbini yumuşatmadığını görüyorsan, kalbin Kova burcundadır. Bilgi seni uzaklaştırmamalı. Bilgi seni Allah’a yakınlaştırmıyorsa, bir puttan farksızdır.
Eğer kalbin derinliklerinde kimseye göstermediğin bir öfke, bir kırgınlık, bir karanlık taşıyorsan; ama aynı zamanda büyük bir sadakat ve dönüşüm gücüne sahipsen, kalbin Akrep burcundadır. Kalbinin kuyusuna inmeden, Allah’ın nurunu göremezsin.
Eğer disiplinli, kararlı ama bir o kadar da yorgunsan… Her şeyin yükünü tek başına taşıyorsan ve taşlaşmış bir sabır içindeysen, kalbin Oğlak burcundadır. O taşları Allah’a bırak. Sen sadece yürü. Hafifleyeceksin.
Eğer her şey seni ağlatıyor, dualar seni en çok sarsan anların oluyorsa, kalbin Balık burcundadır. Ama dikkat et, bu derinlikte boğulma. Gözyaşını Allah’a taşı. Çünkü gözyaşın secdeye karıştığında dua olur.
Ve son olarak...Eğer hiçbirine tam oturmuyorsan, ama hepsinden bir parça taşıyorsan...Şems der ki: “Sen hâlâ yoldasın. Kalbin doğacağı burcu arıyor. Ve bu doğum yalnızca aşk ile olur.”
Her insanın iç burcu vardır. Ve bu burç, dıştakilerden daha güçlüdür. Çünkü o burç, Allah’la kurduğun bağın şeklidir. Senin ruhunun hangi kapıdan girdiğini, hangi kapıdan çıkacağını gösterir.
Şems’in bakışıyla bir gerçek daha var: Kalbin burcu değişebilir.
Bugün bir Koç gibi öfkelisin. Ama yarın bir Yengeç gibi yumuşayabilirsin. Çünkü kalp, Allah’ın kudretiyle dönüşür. O yüzden bir yıldızın sabitliği seni sınırlamasın. Sen kalbinle yürüdükçe, yıldızlar da senin peşinden gelir.
Şems’in sesiyle son kez soralım:
Kalbin hangi burçta?
Hangi hâl seni Allah’tan uzaklaştırıyor?
Ve hangi hâl seni Rabbine yaklaştırıyor?
Burcunu öğrenmek istiyorsan göğe değil, içine bak.
Gökyüzü seni anlatmaz.
Ama kalbin, seni Allah’a anlatır.

$50
Product Title
Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button

$50
Product Title
Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

$50
Product Title
Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.




