top of page

Gönlünüze Yazılmış Bir Mektup

Gönlünüze Yazılmış Bir Mektup

Gönlünüze Yazılmış Bir Mektup

“Sesli Terapi Tasavvuf” kanalının yeni bir bölümüne hoş geldiniz.

Bazı sözler herkese değil, sadece size yazılır.

Sözler vardır, kalabalıklar için söylenir. Sözler vardır, yalnızca bir yüreğin derinliğine doğru yürür. İşte şimdi, tam da öyle bir ana geldiniz. Belki sokakta yürürken, belki gece lambası altında düşünürken, belki de hiçbir şey düşünmezken... bu söz size ulaşmak için yola çıktı.

Bu, size yazılmış bir söz. Belki bir dua. Belki bir fısıltı. Belki ilahi kaderin, kalbinizin kıyısına bıraktığı bir mektup.

Bu bölümde duyacağınız her kelime, rastgele seçilmedi. Her cümle, sizin iç âleminizin kıvrımlarında yankı bulsun diye kuruldu. Çünkü her ruhun kaderinde, yalnızca ona hitap eden kelimeler vardır. Onlar sizi bulduğunda, dünya biraz susar. Zaman biraz durur. Sadece içinizdeki hakikat konuşur.

Ben, bu yolculukta size eşlik edeceğim. Bazen İbn Atâullah El-İskenderî'nin hikmetlerinden bir pencere açacağım. Bazen Mevlânâ'nın yüreğinden dökülen bir dizeyle yakanıza dokunacağım. Ve bazen sadece sessizlikle, sizin söyleyemediklerinizi anlayacağım.

Eğer hâlâ abone olmadıysanız, lütfen “Sesli Terapi Tasavvuf” kanalına abone olun. Bildirimleri açın ki bu içsel yolculukta sizi bekleyen her sözden haberdar olun. Çünkü bazen bir kelime, bütün bir ömrün kapısını aralayabilir.

Şimdi... biraz yavaşlayalım.

Derin bir nefes alın.

Bu söz, size yazıldı.

Ve artık, size ulaşmak üzere…


İlahi Kaderin Satır Aralarındaki Sessiz Mektup

Bir söz düşün…

Yıldızlar kadar uzak, ama kalbine bir o kadar yakın.

Bir kelime hayal et... Rüzgârın bile duymadığı, ama senin içine fısıldanan.

İşte bu söz, sana yazıldı. Ne başkasına, ne herkese. Sadece sana.

Sen bu dünyada yürürken, nice kelimeler kulağına çarptı. Bazısı geçti gitti, bazısı yüreğinde yankılandı. Ama bazıları vardı ki… sanki gökyüzünden senin kalbinin tam ortasına bırakıldı. Onlar kaderin sana gönderdiği mektuplardı. Kimseye değil, yalnızca sana hitap eden ilahi satırlar.


Hazreti Ali buyurur:

“Kalbin sükûnet bulduğu kelimeyi al, çünkü o senin nasibindir.”

Her söz bir testtir, ama bazıları bir emanet gibidir. Sanki senin için yaratılmış, senin içinde açmak için bekletilmiş bir tohum gibi.

Seninle konuşan bu sözler, seni çağıran bu cümleler, aslında kaderin sesi olabilir mi hiç düşündün mü? Belki de bir gün, yolda yürürken duyduğun o tek cümle, sana yazılmış bir mektubun ilk satırıydı. Belki bir kitapta altını çizdiğin bir cümle, kaderin sana attığı imzaydı.


Mevlânâ der ki:

“Bir söz, yola düşer. Kimseye dokunmaz. Ama senin gönlüne dokunduysa, o söz senin kaderindir.”

İşte şimdi buradasın. Ve bu söz sana yazılıyor. Çünkü sen duymaya hazırsın.

Her insanın kalbinde, sadece kendiyle açılacak bir kapı vardır. O kapının anahtarı kelimelerde saklıdır. Ama her kelime herkesin kalbine girmez. Bu yüzden bazı sözler sana ağır gelirken, bazıları seni ağlatır. Bazısı ilgini çekmezken, bazısı seni yere serer. İşte o seriliş, o sarsılış, o kırılış… bir işarettir.

İlahi kader sana bir kelimeyle temas etmektedir.

Ve Allah, kullarına bazen sessizlikle konuşur.

Bazen bir kelimeyle, bazen bir bakışla, bazen sadece bir hisle.

İmam Gazâlî şöyle der:

“Kalbine bir fikir doğduysa ve o seni Allah’a yaklaştırıyorsa, o fikir meleklerin nefesidir. Allah’tan gelen bir hediyedir.”

Öyleyse şu anda kalbinde bir ürperti varsa, bir şeylerin sende kıpırdadığını hissediyorsan, bilin ki bu söz sana gelmiştir. Ve bu kelimeler, sana özel olarak yazılmıştır.


Sana soruyorum:

Bugün kalbinde neden bir boşluk var?

Neden dünya seni duymaz gibi, seni anlamaz gibi?

Neden bazı cümleler herkese ait gibi ama bazıları sadece sana fısıldanmış gibi?

Çünkü Allah, her kulunun iç âlemini bilir. Her kulunun ihtiyacını, gözyaşını, bekleyişini, sabrını, isyanını... Ve her kuluna, onun ihtiyacına uygun bir mektup gönderir. Bazen bir insan suretinde. Bazen bir kitap sayfasında. Bazen sadece bir kelimede.

İbn Atâullah El-İskenderî buyurur:

“Allah’tan gelen her şey, zamanında gelir. Her söz, hakikatiyle sahibini bulur.”

Bu yüzden, şu an bu sözlerle karşılaştıysan...


Bilin ki vaktin dolmuştur.

Kalbine yazılmış o mektup şimdi açılıyor.

“Kalbin konuştuğu yerde, kader fısıldar...”

Her insanın iç dünyasında, yalnızca kendisinin anlayabileceği bir suskunluk vardır. Kimse oraya ulaşamaz. Ne bir dost, ne bir âlim, ne bir kitap. Orası, yalnızca Allah ile senin arandaki sır mahzenidir. Ve kaderin gerçek sesi, işte orada duyulur.


Hazreti Mevlânâ şöyle söyler:

“Söz, kulağa geldiğinde geçicidir. Ama gönle yazıldığında ebedidir.”

Bugün sana ulaşan bu sözler, kulağından değil, kalbinin en derin yerine yazılıyor. Çünkü bu, yalnızca sana ait. Bu ses, senin içindeki boşluğa hitap ediyor. Herkesin kalbinde bir boşluk vardır. Ve o boşluk, ne parayla, ne insanla, ne başarıyla dolmaz. Çünkü o boşluk, yalnızca Allah ile tamam olur.


İşte bu yüzden bazı sözler sana ağır gelir. Seni ağlatır. Kalbinin duymak istemediği yerlerine temas eder. Çünkü o sözler, sende yarım kalmış şeylerin sesidir.

Hazreti Şems-i Tebrizî buyurur:

“Sana dokunan her söz, zaten içindeydi. O söz sadece senin sırrını açığa çıkardı.”

Eğer bu cümle seni durduruyorsa, o seninle ilgilidir. Belki kimse anlamayacak, ama sen anlayacaksın. Çünkü bu söz sana yazıldı.

Bir müminin kaderi, kelimelerle örülür. Bazen bir âyet düşer yüreğine, bütün hayatını değiştirir. Bazen bir dua, seni on yılın yorgunluğundan çıkarır. Ve bazen bir cümle, kaderini fark etmeni sağlar.


İbn Arabî der ki:

“Her ruh, kendi nasibini tanır. Ve nasibi ona doğru yürür.”

Sen bu sözlere rastladıysan, bu bir rastlantı değildir. Çünkü kader, rastlantı diye bir şeyi kabul etmez. Her şeyin vakti vardır. Her sözün, her işaretin, her fısıltının bir saati vardır. Senin de bu sözle buluşma saatin, işte şimdi.


Ey kalbiyle yürüyen dost…

İçinde bir yer var ki, yıllardır sessiz bekliyor. Belki çocukluğundan beri anlamadığın duygular taşıyorsun. Belki büyüdükçe üzerini örttün, sustun, unuttun. Ama Allah unutmaz. O, senin unuttuklarını saklar. Ve zamanı gelince sana hatırlatır.


İşte bu söz, bir hatırlatma.

Senin unuttuğun ama Allah’ın unutmadığı o şeyi sana yeniden duyurmak için yazıldı.

Diyor ki sana bu söz:

“Ben buradayım. Senin için var oldum. Senin için yazıldım. Beni herkes anlamaz. Ama sen, benimsin.”

İşte bu cümle, ilahi kaderin mektubudur.

Bir kalbi uyandırmak, bazen bir ömre bedeldir.

Ve sen, şu anda uyanıyorsun.

“Kalbin duymaya hazırsa, kader konuşur.”


Bazen bir söz, ne kadar sessizse o kadar çok şey anlatır. İnsan, kelimeler arasında değil; kalbinin titreşiminde bulur hakikati. İşte bu söz de sana öyle ulaşıyor. Kimse duymadan, gürültüsüz, sükûnetle. Çünkü Allah, seni kalabalıkların içinde değil, tenhalarda çağırır. Sessizlikte seslenir. Kalbinin tam ortasında, adını fısıldar.


Hazreti Ebû Bekir der ki:

“Her bir kulun Rabbine doğru yürüdüğü gizli bir yolu vardır. O yolu kelimeler değil, ihlâs aydınlatır.”

Belki şimdiye dek defalarca yıkıldın. Kimsenin bilmediği ağlamaların oldu. Herkes güldüğünü sandı ama sen içeriden çöküyordun. Ve bir şey vardı içinde, adı konmayan... Aradığın neydi? Belki huzur, belki sükûnet, belki Allah’ın sadece sana “Ben buradayım” demesi…

İşte bu söz, o çağrıdır. Sana söylüyor:

“Ben seninleydim. Seninle yürüyordum. Sessizliğini duydum. Sabırla beklediğini gördüm. Sen sustukça Ben seni yazdım. Ve şimdi bu söz, kalbine düşen bir rahmet gibi geldi. Çünkü sen duymaya hazırdın.”


Bir söz sana ulaştığında ve içinde bir şey yerinden oynuyorsa, o artık sıradan bir söz değildir. O söz, seni yazana aittir. Ve seni sana gösterir.

İmam Rabbânî Hazretleri şöyle der:

“Kalbe gelen bir nur, bazen yüz kitap okumaktan hayırlıdır. Çünkü o nur, doğrudan Allah’tan gelen bir tecellidir.”


İşte bu an, o tecellinin anı olabilir. Senin kalbine yazılmış bir satır açılıyor. Belki yıllarca beklemiş, iç âleminde bir köşede saklanmış. Şimdi zamanı geldi. Açılıyor. Sadece senin okuyacağın bir söz.


Düşünsene...

Bu dünya milyarlarca insanla dolu. Ama bu cümle sadece sana. Bu ses, sadece senin kulaklarına. Bu mana, sadece senin kalbine. Çünkü Allah’ın ilminde sen teksin. Senin gibi biri daha yok. Ve bu yüzden sana özel bir hitap daima vardır.

Kâinatın Rabbi sana şöyle diyor olabilir:

“Ey kulum, yalnız değilsin. Seni çağırdım. Kalbine yazdım. Gecelerini gördüm. İçinden geçenleri işittim. İşte bu söz, sana cevaptır. Sana tesellidir. Sana özlemdir.”


“Bekleyişin içinde gizlenmiş olan sır, ilahi bir davettir.”

Ey içten susan, ama içi konuşan yürek…

Biliyor musun, bazı sözler vardır ki yıllarca içimizde yankılanır ama ne anlama geldiğini ancak zamanla anlarız. Çünkü her sözün vakti vardır. Ve o vakit gelmeden söz yalnızca sessiz bir yankıdır. Ama vakti geldiğinde... birden bire her şey yerini bulur.

Sen şimdi bu sözleri duyarken, belki daha önce defalarca geçip gittiğin duygular yeniden canlanıyor. Belki yıllar önce duyduğun ama anlamadığın bir cümle, şimdi kalbinde kök salıyor. İşte bu, ilahi kaderin gizli işleyişidir.


Hazreti Abdülkâdir Geylânî şöyle buyurur:

“Kader, seni bekletiyorsa, bil ki hazırlanıyorsun. Çünkü her nasibin bir liyakati vardır. Sen hazır olmadan verilmez.”

Yani sabrın da, sessizliğin de, yalnızlığın da bir anlamı var. Allah seni unutmadı. Aksine seni kendine hazırlıyordu. O yüzden sustu. O yüzden konuşturmadı. O yüzden kimse seni anlamadı. Çünkü bu mektup herkesin değil, sadece senin içindi.


Şimdi düşün…

O en derin acının ardından hangi duayı ettin?

Kimseye söyleyemediğin hangi arzun, hangi korkun, hangi kaybın seni bugüne taşıdı?

İşte onları bilen ve sen sustukça seni daha derin bir sessizliğe çeken bir Rab var. Ve şimdi, o Rab sana bu sözle sesleniyor:

“Ben seni unutmadım. Bilakis, seni yazdım. İsmini kaderin içine mühürledim. Şimdi duyduğun her kelime, o yazının yankısıdır.”


Hazreti Hasan-ı Basrî şöyle demiştir:

“Kul neyi isterse istesin, Allah ona kalbinin hakiki ihtiyacına göre verir. Çünkü o, sana senden daha yakındır.”

Sen bu sözleri bir ihtiyaç gibi dinliyorsan, bil ki bu boşuna değil. Belki neye ihtiyacın olduğunu sen bile bilmiyorsun ama Allah biliyor. Ve bu söz, senin içinden bile sakladığın o gerçek ihtiyaç için yazıldı.


Her insanın bir kırılma ânı vardır. İşte o anlarda kader konuşur. Bazen bir şarkıdan, bazen bir bakıştan, bazen bir rüyadan, bazen sadece bir sessizlikten. Çünkü Allah dilerse susarak da konuşur. Kelimesiz de konuşturur.

Ve şimdi, bu söz seni çağırıyor:

“Gel. Yoruldun biliyorum. Çok konuştun, çok sustun, çok bekledin. Ama şimdi bekleyişin meyve veriyor. İşte bu söz, o meyvenin ilk kokusu. Sana yazıldım. Çünkü sen sonunda anlamaya başladın.”


“Sen okuduğunu sanırken, aslında okunuyordun.”

Ey sözün kalbine indiği can…

Biliyor musun, sen bazen bir metni okuduğunu zannedersin ama aslında o metin seni okuyordur. Çünkü ilahi kader, sana yazılmış bir kitabın her sayfasını bir bir açar. Her karşılaştığın kelime, senin aynandır. Sen onları okurken, aslında içini görürsün.

İbnü’l-Cevzî der ki:

“Allah Teâlâ, kuluna öyle ince işaretlerle seslenir ki; kul eğer dikkat ederse, her karşılaştığı şeyde O’ndan bir mesaj bulur.”


Şimdi sen bu satırları dinlerken, belki yüreğinin içinde tanımlayamadığın bir huzur var. Belki gözlerin dolu, ama neden ağladığını bile bilmiyorsun. Çünkü bu söz sana yazıldı. Sana özel. Her harfi senin sabrına değmiş, her noktası senin secdene dokunmuş bir mektup.


Düşün…

Kaç kez sustun, içine attın, “anlamazlar” deyip geri çekildin? Kaç gece, Rabbinle baş başa kalıp sadece içinden dua ettin? Kaç kez “Rabbim, bir işaret gönder” dedin?

İşte bu cümleler, o dualarının cevabı olabilir mi?

İşte bu söz, belki de yıllardır beklediğin o işaret olabilir mi?

Hazreti İbrahim, ateşe atıldığında bile Allah’tan vazgeçmedi. Çünkü o, Rabbinin kendisine yazdığı kaderi biliyordu. Kalbinde bir emindi.

Ve Allah, onun teslimiyetine karşılık ateşi serin kıldı.

Belki senin de yıllardır içinde yandığın ateş, şimdi bu sözle serinleyecek.

İmam Şa’rânî şöyle der:

“Kalbine düşen her nur, Allah’ın sana yönelişidir. Ona sırtını dönme.”


Şimdi kalbinde hafif bir titreme varsa, gözyaşların kendiliğinden akıyorsa, bu Allah’ın sana yönelişidir. Bu söz, sadece sana gelen bir davettir.

Kimse senin gibi dinleyemez bunu. Kimse senin gibi hissedemez. Çünkü senin içinde yıllardır biriken sırlar, bu sözle çözülüyor.


Kendine dön. İçine bak.

O eski korkuların, kırgınlıkların, yalnızlıkların şimdi bir bir çıkıyor ortaya. Çünkü ilahi rahmet, bir sözle tüm geçmişini sarabilir. Bir tek cümleyle bin yaranı iyileştirebilir.

Bu söz diyor ki:

“Yorgunsun, biliyorum. Ama seni unutmayan bir Rabbin var.

Sen sustun, O konuştu.

Sen unuttun, O yazdı.

Ve şimdi, O yazdığını sana okuyor.”

İşte o yüzden bu ses, başkalarına değil… sadece sana.

Bu yüzden bu kelimeler, bir mikrofonun ucundan değil… doğrudan Arş-ı Âlâ’dan senin kalbine akıyor. Çünkü Allah, kullarına işittirir. Onlara ait olanı, tam zamanında duyurur.

“Söz biter, ama kalpte açılan kapı sonsuza kadar açık kalır.”


Ey bu sözün içine doğduğu can…

Şimdi susma vakti. Çünkü bazen sözlerin bittiği yerde hakikat başlar. Artık konuşan kelimeler değil, kalbin ta kendisidir.

Sen bu sözleri dinlerken, belki bir yerlerde duran çocukluğunu hatırladın. Belki geçmişte kalmış bir dua canlandı içinden. Belki de sadece, unuttuğun bir hakikati yeniden duydun. Her ne olduysa, bil ki bu bir rastlantı değil. Bu söz sana yazıldı. Yazıldı çünkü sen duymaya hazırdın. Yazıldı çünkü Rabb’in seni unutmadı.


Hazreti Mevlânâ şöyle der:

“Allah, bir kapıyı kapatırsa, açacağı başka bir kapıdan haber verir. Ama bazen o haberi bir sözle fısıldar.”

Bu yazı, o fısıltının yankısıydı.

Kim bilir, belki de yıllar sonra dönüp baktığında “Hayatımın yönü o kelimeyle değişti” diyeceksin. Çünkü bazen bir söz, bir ömürlük sessizliği bozar. Ve bazen bir kelime, bütün bir hayata şifa olur.

Bu söz seni şifaya çağırdı.


Belki kırıldığın yerden yeniden doğmaya, belki unuttuğun duaya geri dönmeye, belki Allah’a yeniden teslim olmaya…

Çünkü kader sadece başımıza gelen şey değildir. Kader, bize dokunan her kelimedir. Ve bazen bir tek kelime, bütün hayatın şifresidir.

Hazreti Yahya bin Muâz şöyle demiştir:

“Allah’ın kullarına hitabı, bazen bir nefes gibi olur. Eğer kul o nefesi doğru yerden duyarsa, o andan itibaren her şey değişir.”


Belki de şimdi senin için değişim vaktidir.

Bu söz, senin hayatının satır aralarına düşen bir rahmettir. Artık bir şey eskisi gibi olmayacak. Çünkü duydun. Çünkü hissettin. Çünkü kader seni bu cümleyle buluşturdu.

Ey kalbi hâlâ titreşen dost…

Yalnız değilsin. Hiç olmadın. Sen sustuğunda bile senin için yazılan cümleler vardı. Gözyaşın düşerken yazılan duaların vardı. Şimdi onlar konuşuyor. Şimdi onlar seni hatırlatıyor.

Son olarak bu söz sana diyor ki:

“Bütün kelimeler içindi. Ama bu, sadece senin içindi.


Sana yazıldım.

Sana dokundum.

Ve şimdi, seni sana geri vererek bitiyorum.”

Allahım...

Bu kelimeleri okuyan, duyan, içinde hisseden her kalbin derinliklerine rahmetini indir.

İçten içe ağlayanlara ses ol.

Yorgunlara sabır, şaşıranlara yön, unutanlara hatırlayış ver.

Kalbini sana döndürmek isteyenlere arınmış bir yol,

sadece seninle olmak isteyenlere sükûnet ver.

Ey sözlerin sahibi Allahım...

Bu yazının satır aralarına saklanan her dua,

her gözyaşı, her bekleyiş, her susuş…

Senin katında kabul olsun.

Kime neyi yazdıysan, ona gönlünce ulaşmayı nasip eyle.

Ve bu sözü duyduğunda içi titreyen her kulunu,

kendine en yakın hissettiği ana geri getir.

Amin.

$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button

$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

Recommended Products For This Post
 
 
bottom of page