top of page

KÖTÜLERE KARŞI TAVIR ALMAK

ree

Kiminle Olduğuna Değil, Kime Yöneldiğine Bak

Hayat, yalnızca doğru olanı seçmekle değil, yanlış olanı terk etmekle başlar. Abdulkadir Geylani Hazretleri bu bölümde, kötülere karşı gösterilmesi gereken içsel ve dışsal tavrı anlatıyor. Kalbin hangi sofrada oturduğu, onun neyle beslendiğini belirler. Bu yüzden sadece iyiliğe yakın olmak yetmez; kötülüğün gölgesinden de uzak durmak gerekir. Zira bazen kötülüğe destek, sessiz kalmakla başlar.

Kalbi şirkten, bedeni gafletten, zihni şaşkınlıktan arındırmak isteyen biri, halkı değil Hakk’ı dost edinmelidir. Bu dostluk, geçici menfaatlerle değil; ebedi hakikatle kuruludur. Kötülerin yanında durduğunda, onların hâline alışırsın. Önce sözlerini tekrar edersin, sonra inançlarını. Oysa ilahi dostluk, kulun kalbinden şirk ve teslimiyet arasındaki perdeyi kaldırmakla başlar.

İnsan, kimi sevdiğiyle değil; kimi terk edebildiğiyle kendini gösterir. Halkın gürültüsüne değil, Hakk’ın sessizliğine yönelenler ancak kurtuluşa erer. Geylani Hazretleri burada açıkça bildiriyor: halkı Rab gibi görme, Rabbin halk içinde nasıl tecelli ettiğini gör. Bu farkı anlamadan yürümek, yol sanılan bir girdaba düşmektir.

Eğer bu metne geldinse, artık fark etmeye başlamışsın demektir. Sadece kötüleri tanımak yetmez, onlardan kalben hicret etmeyi de bilmek gerekir. Kalbin yönünü çevirmeden bedenin yol almaz. İşte bu bölüm, sana sadece yol göstermez, yürümeye cesaret verir.


Öğren, iş yap, ihlâs sahibi ol. Varlığından çık. Halkı kalbinden sil. Sonra Allah de. Öteyi bırak, şaşkınlıklarında kalsınlar, İbrahim (a.s) Peygamber gibi şöyle söyle: “Onların hepsi bana düşman; dostum, ancak âlemlerin Rabb’idir.” (eş-Şuarâ, 26/77)


Halk âleminden hicret eyle. Allah'a kul olmayanlara kalpten öfkelen. Halkı bir kuvvet sahibi sandığın süre, yanlarında oturma. Onların kuvvetini sahibine verdiğin an, onlarla olabilirsin; çünkü tevhid ehli oldun. Kalbinden şirk uzaklaştı; halka dön, onlara karış ve sende olan iyi şeyleri onlara dağıt. Halka ilim öğret ve onları Yaratan'ın kapısına ilet.


Havas (seçme kullar) ölüm bilmez; onlar cümle halkı kalpten siler, seçme ve isteme hâlini bırakır. Onların ölümü budur. Bu ölümü benliğinde toplayan için ebedî ve sonsuz bir hayat vardır; her zaman Yaratan'la olurlar. Bu ölüm mânevidir. Herkes kolayca yapamaz. Buna: “Ölmeden evvel ölmek” derler.


Zahirdeki ölüm, bir anlık duraklamadır, baygınlıktır ve uykudur; sonrası ebedî ayıklık. Anlattığımız ölüme ermek dilersen, marifet ve yakınlık tohumunu benliğine ek. Aziz ve Celil olan Hakk'ın eşiğine yat; işte o dem sana rahmet ve minnet eli gelir; ebedî ve sonsuz hayatla diri kılar.


Nefsin kendine göre yiyeceği vardır. Sır âlemi kendine göre taam alır ve kalp, istidadına göre yer. Herkes varlığına göre kabiliyeti kadar gıda alır. Peygamber (s.a.v) Efendimiz bir hadîs-i şerifinde şöyle buyurur: “Ben Rabb’imin katında gecelerim. Beni yedirir ve içirir 

Yani, sırrıma mânalar doldurur. Ruhumu ruhanî gıdalarla besler; velhasıl özüme has olan şeyleri yedirir.


Peygamber (s.a.v) Efendimiz, ilk defa kalbi ve kalıbı ile miraca çıktı: Sonra dış varlık yok edildi. Kalbiyle Yaratan'ın katında oldu; hâlbuki kendisi halk arasında dururdu. Hakikaten o büyük Peygamber’e vâris olanlar da aynı hâli taşır; kalplerini Yaratan'a verirler. Onlar ilim ve amelin arasını bulur, ihlâs sahibi olurlar. Ve bildiklerini halka öğretmekten çekinmezler; peygamberler de böyle yapardı. 

Ey cemaat! Allah yolunda çalışanların artığını alınız, onların kaplarında kalan şaraplardan içiniz.


Ey ilim iddiasında bulunan, ilmine değer verilmez; çünkü amelin yok. Ameline de değer biçilmez; çünkü ihlâs yok. Çünkü yaptığın işler heykele benzer; ruhu olmayan ceset gibidir. İhlâsın işareti olur. Halkın övgüsüne dönme. Kötü demelerine üzülme. Onların elindekine bakma. Bunlar ihlâsa işarettir. Sana düşen, Yaratan'ın hakkını vermektir. Nimet için değil, sahibi için çalış. Mülk için değil, malik için al. Batılı bırak, hakkı tut. Halkın elindeki kabuktur; Halik’ın katında olan ise öz. Ne zaman ki, bu yolda doğruluğun tamam oldu, ihlâsı buldun ve Hakk'ın katında olanı anladın demektir. İşte o zaman bütün özlerin özü sana verilir. Özün özünü, sırrın sırrını, mânaların mânasını anlarsın. Bu kez Hakk'ın gayri cümle eşyadan soyunursun. Bu soyunma kalbe aittir, cesetle ilgisi olmaz. İnsan, yeterlik duygusunu kalpten alır, bu duyguyu ceset veremez. İnsan sırrını halktan kaçırabilir, dış varlığını asla. Kalp gözü mâna âlemlerine bakar, dış yapılara bakmaz. Asıl bakış, halka değil Hakk'a olmalı. Esas mesele, O'nunla olmandır, halkla değil.


Size göre bir gün dünya bitecek. Hakk'ı bulunca da âhireti istemeyeceksiniz. Sanki dünya yok, âhiret yok ve sanki O'ndan gayri her şey boş ve cümle varlık O'nun olmuş.


Allah sevgilileri sevgi nimetini tadarlar. Bu tadı alanlar seçme kullardır. İptilâya uğramayan hâlleri mi kaldı ki? Küffar kılıcı ile şehit düşenler, büyük nimetler alır. Acaba sevgi kılıcı ile şehit düşenler nasıl olur? Ve ne gibi ecir alırlar; tahmin edilemez.


Bak, görmez misin, birçok harap yerler vardır, o yerleri, o yer ehlinin hatası bozmuştur. Hatalar ülkeleri harap eder, ehlini yokluğa gömer. Böylece bir hata işlediğin an bünyen yıkılır. Çünkü orası da bir beldedir. Her ne zaman hata işlersen önce vücuduna bozukluk gelir, sonra dinî varlığına. Hatalar seni kör eder, kötürüm kılar, kulaklarını tıkar, kuvvetin gider, aklına gelmedik çeşitli hastalıklara tutulursun. Hata fakirlik getirir; evin dağılır, dostuna, düşmanına avuç açarsın.


Yazık sana, ey münafık adam! Hakk'ı kandırma. O Aziz'dir, Celil'dir. Bir iş tutarsın, dıştan Hak için olduğunu gösterirsin; hâlbuki değil. Halka gösteriş yapmaktasın ve bozuk hâlini saklayarak onların kapısında bükülmekte ve Rabb’ini unutmaktasın. Yakında dünyadan çıkacaksın, elin boş olacak. Ey iç hastalığına tutulan, şifa ara; bu şifa ancak sâlih kulların yanında olur. Allah'ın iyi kulları senin derdine çare bulur. Onları ara, şifa ilâcını al ve kullan. Onu kullandığın an, sana devamlı afiyet gelecek ve ebedî sağlık bulacaksın. Mânan düzelecek, kalbin sıhhat bulacak, sırrın mânalar taşıyacak, her halvetin Rabb’inle olacak. Bu hâllerde kalp gözlerin açılır; Hak Teâlâ'nın rahmet deryasına o gözle bakarsın; doğrusu erenlerden olursun. O'nun kapısına anlayışla girenler zatından başkasına bakamazlar. Bir kalp ki, onda kötü icatlar yaşar, onun gözü Hakk'a nasıl bakar? 

Ey cemaat! Uymayı biliniz, icat çıkarmayınız. Muhalefet iyi sayılmaz; iyisi uysal olmaktır. İtaat ediniz, isyan bayrağı çekmeyiniz. Şirk ehli olmak iyi değildir. İhlâsa sarılınız. Hak Teâlâ'yı birleyiniz ve O'nun kapısından bir an bile ayrılmayınız. Her derdinizi O'na açınız. İhtiyacınızı O'ndan isteyiniz, her yardımı O'ndan dileyiniz. Başkasına, kalpten yardım dileyerek koşmayınız. Her hâlinizde O'na tevekkül ediniz. Başkasına dayanmayınız.


Ve ey seçme kullar! Size gelince; varlığınızı O'na teslim edin. O'nun her tedbirine razı olun. Bir şey istemeyin, O'nu anmakla meşgul olun. Hak Teâlâ geçmiş peygamberlere indirdiği bazı kitaplarda şöyle buyurur: “Bir kimse Beni anmakla uğraşır ve bir şey istemeye zaman ayıramazsa; ona verdiğim, durmadan ihtiyaç beyan edenlerden daha artık olur.”


Bu yüce kelâmı işitmedin mi, ne kadar güzel. Ey O'nu anmakla uğraşan ve kalbini O'nun uğruna engin kılan, vergisine razı değil misin ki, o seninle oluyor. Bu hâli şu kudsî hadîs bize anlatır: “Ben, Beni ananlayım.” Yine buyurur: “Ben, kalbi benim uğrumda mahzun olanlarla olurum.” 

Ey evlat! O'nu anman kalbini O'na yaklaştırır. Ve yakınlık evine girersin, misafiri olursun. Her misafire ikram edilir, bilhassa padişahın misafirine. Ne zamana kadar bu şahı bırakacak, bayağı mülk ve dünya sahipleri ile olacaksın? Yakında onlar ile aran açılacak, mülk ve sahipleri gidecek. Yakında âhireti görürsün ve o zaman sanki dünya hiç yokmuş gibi, âhiret ise sonsuz olur.


Benden kaçmayınız; elimde dünyalık yok. Fakat yanımda çok zenginler var. Onlar hem sizden hem de şarkta, garpta bulunanlardan zengin. Ancak sizi istemem sizin için oluyor; iplerinizi bükmekteyim.


İcatçı olma, Allah'ın dininde olmayan şeyleri yapmaya çalışma. Elinde iki adil şahit olsun; biri Kitap, öbürü de Sünnet. Bunlar seni Rabb’ine ulaştırır. Ama sen bunu anlamadan icat çıkarmaktasın. Elinde iki şahidin var: Biri zayıf aklın, öbürü de şahsî arzun. Şüphesiz bunlar seni ateşe iter; Firavun, Haman ve onların tebaasına katar.


Kaderi hüccet olarak ele alma; bunu kimseye kabul ettiremezsin. Sana en çok gereken ilim mektebine girmek, öğrenmek; sonra amel etmektir. Daha sonra da ihlâs. Bir şey ki, sana lâzım olduğu hâlde gelmiyor, onu ara. Bütün gücünü ilme ve amele harca. İlmini ve amelini dünyaya harcama. Bu gücün, her zaman devam etmez, tükenir. Kuvvetini faydalanacağın şeylere harca.


Bu arada biri kalktı, vecde kapılmıştı. Mevzu dışı sordu: “Şu gelinin bahtı için ona gerekeni söyle!” Şu cevabı aldı: “Sevgi şahtan başlar, sonra zifaf.”


Ey evlat! Kendini Hakk'ın rızasına ver. Gayretli ol; O'nun rızasına kavuşursun, senden razı olur. O senden razı olunca sever. Geçim kederini kalbinden at. Allah rızkını gönderir. Bir şey seninse yormadan gelir. Bütün maksatları kalbinden çıkar. Bir gayen kalsın, o da Aziz ve Celil olan Hak. Bunu yaparsan O, her derdine yeter. İstediğin, en çok yarayan şey olmalı. Himmetin dünyaya olursa onunla kalırsın, âhirete olursa âhiretle kalırsın; halkı istersen zaten onlarla berabersin, şayet arzun Hak Teâlâ olursa dünya ve âhirette O'nunla beraber olursun. 

Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurdu:


“Bir kimse, insanlara karışacağı zaman, sevsinler diye süslü gider de Allah Teâlâ'nın huzuruna (ibadet anında) sevimsiz durursa öbür âleme göçünce Hak Teâlâ, onu dargın ve öfkeli karşılar.”


Ey içi bozuklar, âhireti dünyaya tercih edenler ve ey Hakk'ı halka değiştirenler, sonsuzu verip faniyi alanlar, Peygamber’in kelâmını işitiniz. Hâliniz nice olur? Ticaretiniz yok oldu; sermayeniz gitti. Size yazık, kendinizi Allah'ın azabına atmaktasınız. Hâliniz O'nu darıltmakta. Bir kimse, yalnız insanlar için süs takarsa, Allah onu huzurundan kovar.


Dışını İslâm yolu edepleri ile beze, içinden halkı çıkar, Hak'la süslen. Halkın kapısını kapa, kalbine Hakk'ın kapısını aç. Onları kalbinde yok bil. Sanki onlar hiç yaratılmamış ve sanki onlar iyilik yapamaz, zarar veremez bir haldeler. Sen kalıbı bezedin, ama kalbin bezeğini unuttun. Kalp, tevhid, ihlâs ve Allah'a dayanmakla hoş olur ve O'nu anmakla başkasını unutmakla süsünü bulur. İsa (a.s) Peygamber şöyle buyurur: “İyi iş odur ki, yapılan işin övgüsü beklenmeye.”


Ey âhirete nispetle ahmak ve deli, dünyaya nispetle akıllı olanlar! Bu akıl size fayda sağlayamaz.


İman tahsili için çalış. Çalışırsan imanı bulursun. Hatalardan dön, özür dile, yaptığına pişman ol, gözyaşlarını yanaklarından akıt. Çünkü Allah korkusundan akan gözyaşları isyan ateşini söndürür. Hak Teâlâ'nın öfkesini geçirir. Doğru tevbenin nuru insanın yüzüne vurur. 

Ey evlat! Gücün yettiği kadar duyduğun mânevi zevki sakla; güçlü olursan bunu yap. Duygulara alt olursan mazur sayılırsın. Sevgi, perde ve örtüleri harap eder, haya duvarını yıkar, vücut yapısını bozar, halkı görmeyi yok eder. Halk sevgisi kalpten zorla çıkarılmalıdır. Hak sevgisini kalbine yerleştiren, o sevginin mağlûbudur. O sevgi ayağından çıkan tozu sürme yap, gözüne çek. Bu sayede her gördüğün şeye, içinden kopup gelen her duyguya: “Bu nefisten geliyor, bu kalpten geliyor, bu halktan geliyor ve bu da Hak'tan geliyor” diyebilirsin. 

Çalış, işlerde sen olmayasın; yapan ve eden O ola. Çalış, başına bir kötü hâl geldiği zaman, gitmesini isteyen olmayasın. Fayda almak için harekete geçmeyesin. Şunu doğru olarak bil ki, anlattığım hâli benliğinde duyduğun an Hak sana hizmet edeni gönderir ve her kötülüğü def eder. O'nunla ol! Hâlin, yıkayıcı önündeki ölüye benzesin ve Cibril'in sessiz çevirdiği Ashâb-ı Kehf'e dönsün. O'nunla ol. Varlığın yok olsun. Seçme kabiliyetin olmasın. Cümle tedbiri bırak. O'nun önünde iman ayağınla dur; nefsini görme. Nefsini kaza ve kader anında ortaya at. İman, kader hükümlerine uyulduğu takdirde ayakta durur: İlâhî kaderin her hükmü ona kuvvet verir. Münafık kaderden kaçar, her gün ve her gece iman bünyesi zayıflar; nefsi, kötü arzusunu semirtir, sır ve kalp gözü kör olur. Münafığın kapısı hoş görünür, evinin içi haraptır. Hakk'ı dilden anar. Kalpten anmaz. Öfkesi nefsi için olur, Rabb’i için olmaz. İman sahibi, münafığın aksinedir; Allah'ı anması hem kalbi hem de dili ile olur. Vakitlerin çoğunu kalbî zikirle geçirir, dili sessiz olur. Bir şeye darılacak olsa, Allah için ve Peygamber için darılır. Nefsini, şahsî ve tabiî arzuları, dünyayı ona katmaz. İmanlı kişi, kimseye haset etmez, dolayısıyla haset edeni olmaz. Zevk ve keyf sahiplerinin işine karışmaz, dolayısıyla onlarla niza çıkarmaz.


Ey evlat! Sakın ha sakın, dünya zevki için kimse ile çekişmeyesin. O zevkler verilir, alınır, geçer gider; fakat sen arada yok olursun. Zelil ve rüsva olursun. Dünyalık bir şey için çekişme, bu sana ne kazandırır? İlâhî hüküm geçmişte verilmiştir, bozulmaz. Çekişecek olursan, Hak'la çekişmiş olursun. Bu da seni gözünden düşürür, dolayısıyla bütün bildiklerin elinden gider, boşa yorulursun. Allah Teâlâ senin gibilere, “Boşa yorulanlar” damgasını vurur. Şu anda tevbe et, Allah'a dön, hatasız insanlar zeki olur. Hak sana bir bela verirse kalkması için O'na kızma, ibadet et, kendiliğinden gitmesini bekle. Hiçbir zaman ümitsiz olma. Bir anın tecellisi öbürüne uymaz. Bir an darlık, diğer an ferahlık duyabilirsin. O her an bir başka tecellide olur. Bir topluluğu bir an içinde başka yapar. O'nunla sabret. Kaderine boyun eğ. Bilemezsin, şu hâlinden sonra bambaşka bir hâl tecelli eder. Sabredersen bela hafifler, kurtuluş yolunu görürsün. O seni sever, sen de O'nu seversin. Bağırır çağırırsan derdin artar; O'na itiraz ettiğin için azap gelir.


Hakk'a itiraz etmenizin ve çekişme yolunu tutmanızın sebebi nefse uymanızdır. Boş şeylere kapılıp dünyalık uğruna koşmanızdır. Hele dünyayı sevmeniz ve onun geçici metaını toplamaya çalışmanız yorucu olur ve Hak Teâlâ'yı darıltır. 

Ev cemaat! Olmasını arzu ettiğiniz şey varsa şu olsun: Dış varlığınız dünya kapısında kalsın, kalbiniz öbür âleme dönsün. İç âleminiz de Mevlâ kapısından ayrılmasın. Bu hâl, dış varlığınız kalbe uyuncaya ve onun tattığını tadıncaya kadar devam etsin. Kalp, sır olsun, sırrın tattığını tatsın. Sırrınız da fena (yokluk) âlemine varsın ne zevk alsın ne de bir şeye zevk versin. Bu hâlde ölmüş olur. Sonra O'nun için dirilir, başkası için değil. Bu hâle eren sır, kimya olur. Bu kimyanın bir kuruşu bin altın yerine geçer. Bin altın demek bir benzetmedir. Aslında ona paha biçilemez; çünkü asıldır, küldür (toplamıdır) ve devamlıdır. Saadetler o kimseye olsun ki, sözümü anlar, iman eder, sözümle amel eder. Ve ihlâs sahibi olana saadetler olsun. Mübarek olsun o kimseye ki, doğru iş tutar, dolayısıyla yaptığı iş onu gayesine ulaştırır.


Ey evlat! Ancak öldükten sonra beni görür ve anlarsın; öldüğünde beni sağında ve solunda görürsün. Seni yüklenir gezdiririm, yaramaz şeylerden beri kılarım, hatta senin için dilenirim bile. 

Ne zamana kadar halkı Hakk'a ortak edecek ve onlara dayanacaksın? Halktan herhangi birinin elinde hayır ve şer, iyilik ve kötülük olmadığını bilesin. Bu sana vaciptir. Onlar hep eşittir, zengini, fakiri ile; azizi, zelili ile birdir. Sana Aziz ve Celil olan Allah gerek. Halka dayanma, çalışmana güvenme. Gücüne ve kuvvetine bel bağlama. Allah'ın yoluna koş. Çalışmanı kim nasip ettiyse ona güven ve çalışma yolu ile rızkı verene bel bağla. Bunu yaparsan yolculuğun O'nunla olur, O, sana kudret ve ezelî bilginin hikmetlerini gösterir. Kalbin O'na vasıl olur. Sonra geçmiş günlerini düşünürsün. Bu hâlin, cennet ehlinin, dünyada geçen hâdiseleri hatırlamasına benzer.


Sebep tuzağını aşarsan sebebin yaratıcısına ulaşırsın. Âdetleri bırakırsan âdet harici hikmetler görürsün. Hizmeti gönüllü yapana hizmet edilir. İtaat edene itaat olunur. İyilik eden iyilik bulur. Yakınlık isteyen yakınlığa erer. Tevazu eden yükselir. İyilik etmek isteyene iyilikler gelir. Terbiyesi güzel olan, şaha yaklaşır. İyi edep, dosta yaklaştırır; kötüsü uzağa atar. En güzel edep, Allah'a itaattir. Edepsizlik ise O'na isyan. 

Ey cemaat! Nefsinize dönmeyi ertelemeyin; onu muhasebe etmeyi tehir etmeyin. Âhiret başlamadan bu işi dünyada yapın, acele edin.


Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur: “Allah Teâlâ, dünyada kötülükten çekinen kulunu öbür âlemde hesaba çekmek istemez, hayâ eder.”


Sana düşen, kötülükten beri olmaktır, aksi hâlde rüsvalık halkası boynundadır. Dünya işlerinde dikkatli ol, aksi hâlde bütün duyguların dünya ve âhirette kötülüğe döner.


Altın, ateş yuvasıdır. Para dertle doludur. Bilhassa bunları haram yoldan kazanırsan ve aynı yola sarf edersen... Yarın bu söylediklerim sana anlatılır; bugün sen hem kör hem de sağırsın. Çünkü dünyalık şeyleri haddinden fazla seviyorsun. Hâlbuki Peygamber (s.a.v) Efendimiz bunu şöyle anlattı: “Bir şeyi sevmen, seni kör ve sağır eder.”


Kalbini dünyadan soy, aç bırak, susuz bırak. Hak Teâlâ onu giydirir, yedirir ve içirir. İçini ve dışını O'na teslim et. Hiç düşünme, bu sayede belki sensiz O olursun. Her hâlinde bir işçi gibi çalış, efendine uy. Ücret isteme. Dünya çalışma yeridir, âhiret ise ücret. İyilik ve hediyeler evi orasıdır. Bu hâller çok kere sâlih kullarda görülür. Onların dünyada çalışmayanı azdır. Âhiret başlamadan Hak Teâlâ onlara rahatı, iyiliği, merhameti icabı verir. İbadet olarak yalnız farzı kıldırır, nafile ibadetleri onlardan alır. Farz ibadet hiçbir hâl ve makamda düşmez. Anlattığımız bu hâle eren pek azdır, azdan da azdır. 

Ey evlat! Yetinmeyi öğren, boş ümitlerden dön, çabukça rahata kavuşursun. Dünyadan sana bir kısmet varsa onun gelmesi kafidir, kısmetlerin gelir. Sen azizsin, şerefli ve sorumlusun. Nefsinle yeme, alacağını boş yere alma. Bu sana perde olur, kalbine Hak Teâlâ'dan perdeler iner.


İman sahibi ne nefsi için ne de nefsi ile yer. Giydiğini de onun için giymez ve onun emri ile mal yığmaz. İbadet işlerinde kuvvet bulsun diye yer, hak yolda ayaklarının titrememesi için gıda alır. Dinin emri ile yer, boş hevese uymaz. Allah'ın velî kulu, O'nun emri ile yer. Bedel ki, kutbun veziridir, bu da ilâhî fiil tecellisine uyarak yer. Kutub ise, yemesinde ve bütün işlerinde Peygamber (s.a.v) Efendimiz gibi olur? Neden onun gibi olmasın? Olur... Çünkü onun evladı, vekili ve ümmeti için halifesidir. 

Kutub, Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in halifesidir; Allah Teâlâ'nın halifesidir. Bu hilâfet gizlidir. Müslümanların başına geçen halife ise zahirdedir. Hiçbir Müslüman ona uymayı terk edemez, saygıyı bırakamaz. Denilir ki; “Müslümanların başında bulunan padişah âdil olursa, zamanın kutbudur.” Bu padişahın işlerini kolay sanmayın. O, başınıza getirilmiştir. Zahirdeki işlerinizi o tanzim eder. Bâtındaki kutub ise, derûnî işlerinizi tanzim eder.


Sizden herkes, kıyamet günü hesap meydanına getirilir. Yanında, dünyada iken defterini tutan melekler bulunur. Onlar, o kulun dünyada iyiliğini ve kötülüğünü yazarlar. Meleklerin elinde doksan dokuz sicil defteri vardır. Sicillerin her birinde göz kırpmak dahi yazılıdır; iyilik veya kötülükten yana her şey belirtilmiştir. Kulun bütün hareketi o defterde toplu durur. Defter kula verilir, okuması için emredilir. Şayet iyilik görmeyecek olursa okuyamaz, mahcup olur.


İyiliğini okuması için dünyada çalışması lazımdı; çünkü dünya hikmet yeri, âhiret ise kudret!


Dünyada âletler ve sebepler konuşur; âhirette bunlara ihtiyaç yoktur. Sizden biri, o hesap günü defterini okumak istemezse, duyguları konuşmaya başlar; her duygu dünyada yaptığını anlatır.


Siz büyük işler için yaratıldınız, ama haberiniz yok. Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Siz bize dönmeyeceğinizi ve başı boş yaratıldığınızı mı sandınız?” (el-Mu’minûn, 23/115) 


$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button

$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

Recommended Products For This Post
 
 
bottom of page