Koç Burcunun Esması / İbn. Arabi Hz
- Sesli Terapi
- 20 Haz
- 10 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 Haz
Bu çalışma, sadece bir burcun karakteristik özelliklerini değil; aynı zamanda o burcun ardındaki derin ilahi manayı, kökleri Esma’ül Hüsna’ya uzanan bir yaratılış hikmetini anlamaya yönelik bir denemedir.
Koç burcu üzerine kaleme alınan bu metin, klasik astrolojinin sembollerini İslam tasavvufunun yüksek hakikatleriyle buluşturan bir arayışın sonucudur. Özellikle İbn Arabi Hazretleri’nin metafizik sisteminden, onun varlık, mizaç, Esma ve kader yorumlarından esinlenerek yazılmıştır. Tasavvufun kadim öğretilerine yaslanan bu anlatı, çağdaş bir ruha hitap ederken, aynı zamanda insanın kendini tanıma yolculuğuna ışık tutmayı amaçlamaktadır.
Bu metin ne akademik bir incelemedir ne de sadece burçlara dair yüzeysel bir yorum. Bilakis, her burcun bir görev taşıdığına, bir Esma’nın gölgesinden doğduğuna ve bu İlahi izlerin ruh üzerinde bir yön verdiğine inanan bir anlayışın sesidir. Koç burcuyla başlatılan bu seride, okuyucunun yalnızca kendi karakterine değil, aynı zamanda yaratılış sırrına ve kalbindeki İlahi sese kulak vermesi beklenmektedir.
Metin boyunca kullanılan tüm kavramlar, bir sistem dahilinde kurgulanmış olup, kaynakları asırlar öncesine dayanan tasavvuf metinleri ve mütefekkirlerin yorumları ile beslenmiştir. Modern astrolojik kavramlarla kurulan bu bağlam, yalnızca bilgi vermek değil; okuyucuda bir idrak, bir farkındalık ve nihayetinde bir dönüşüm niyetiyle şekillenmiştir.
Bu sebeple, elinizde tuttuğunuz bu yazı, klasikle çağdaş arasında bir köprü, burçla Esma arasında bir sır ve insanla Rabbi arasında sessiz bir çağrıdır.
Ateş…
Yakar, dönüştürür, arıtır.
Ve bazen, yol açar.
Koç burcu, Zodyak’ın ilk kapısıdır.
Bu dünyaya “ilk adımı atan”, korkusuzca ilerleyen ve bilinmeyeni önceleyen ruhların burcudur.
O doğarken, mevsim değişir.
Kışın durağanlığına ilkbaharın kıvılcımı düşer.
Toprak uyanır, tohum çatlar, içindeki yaşam alev alır.
İşte bu yüzden Koç’un ruhu, yalnızca burç takviminde değil,
kâinatın yaratılış döngüsünde de bir “başlangıç kudreti”dir.
Koç’un elementi ateştir.
Ama bu sıradan bir ısı değil.
Bu ateş, varoluş iradesidir.
İlk “Ol!” hitabının dünyaya düşen izidir.
İbrahim Hakkı Hazretleri “Marifetnâme”de bu burcun özelliklerini anlatırken, onun ateşle olan ilişkisini “hakikat arzusunun harareti” olarak yorumlar.
Koç’un içindeki kıvılcım, sadece cesaretten doğmaz.
O kıvılcım, kendi özüne ulaşmak isteyen bir ruhun kıpırtısıdır.
Ve her ruh gibi, Koç da bir İlahi İsim ile yaratılmıştır.
Ancak bu isim ona sadece karakter değil, görev de verir.
O görev, ateş gibi olmaktır:
İlerle, yak, dönüştür… ama yakarken yok etme,
yakarken uyandır.
Bu yüzden Koç’un fıtratında çabuk parlayan bir öfke yok değildir.
Ama o öfke, bilinçle terbiye edildiğinde bir irade ateşine dönüşür.
Bu, zor zamanlarda ortaya çıkan bir kor ruhudur.
Ve bu ruh, eğer yönünü bulursa,
İlahi Esma’nın tecellisinde bir halka olur.
Dünyada yürüyen bazı ruhlar vardır;
onlara lider denir, öncü denir, yol açan denir…
Ama onların gizli adı, bazen sadece göklerde bilinir.
İşte Koç, o adı arayanlardan biridir.
Ruhu, o isme ulaşmak için cesurca yola çıkanlardandır.
Peki nedir o isim?
Hangi Esma, Koç’un ateşini yönlendirir?
Hangi İlahi isim, onun içindeki kudreti dengeye taşır?
Hangi kelime, onun varlığındaki “ilk hareket”i açıklayabilir?
Bu bölümde, Koç burcunun hem fiziksel hem ruhsal ateşini tanıyacak,
onun cesaretle harmanlanmış kader çizgisini okuyacak
ve ona yazılmış olan İlahi Esma’yı birlikte arayacağız.
Çünkü…
Her burç, bir yönü gösterir.
Ama o yönün nihai istikameti, Esma’dadır.
Ve Esma’yla birleşen bir burç, artık sadece karakter değil,
bir misyon taşır.
Koç’un misyonu nedir?
Onun taşıdığı “kudret ateşi” neden vardır?
Ve bu kudret, ne zaman bir rahmete, ne zaman bir imtihana dönüşür?
Hepsini tek tek çözeceğiz.
Ama önce…
Koç’un içindeki ateşi tanıyalım.
Çünkü o ateşin kaynağı, sadece yıldız değil…
bir Esma’nın fısıltısıdır.
KOÇ’UN ATEŞİ VE KUDRET YÖNÜ : İBN ARABİ’YE GÖRE UNSURLAR VE HAREKET
İbn Arabi Hazretleri’ne göre bu âlem dört temel unsurdan kuruludur:
Toprak, su, hava ve ateş.
Ama bu unsurlar sadece fiziksel maddeler değil;
her biri bir Esma’nın tecellisidir.
Ateş, onun nazarında sadece yakıcı bir güç değil, irade, hareket, celal ve kudretin suretidir.
Ve en çok da “El-Kahhâr”, “El-Cebbâr”, “El-Kâdir” gibi celalî Esma’ların tezahür alanıdır.
Koç burcu bu elementle doğmuştur.
Ve bu, sadece mizacını değil, onun varoluş niyetini de belirler.
Çünkü İbn Arabi’ye göre insan ruhları, Esma’dan aldıkları paya göre bir mizaca bürünür.
Bu mizaç, onların hal, hizmet, ve imtihan yollarını belirler.
Koç’un ateşi, harekete meyyaldir.
Duramaz.
Bekleyemez.
Sükûn ona yabancı gelir.
Çünkü o, Esma-i Hüsna içinde hareketi başlatan kuvvetin tecellisine sahiptir.
İbn Arabi, Fusûsü’l-Hikem’de şöyle der:
“Her hareket bir isimle başlar. Ve her başlangıç, O’nun bir sıfatına dayanır.”
Bu söz, Koç’un ruhuna adeta doğrudan yazılmış gibidir.
Çünkü o, harekete geçen ilk burçtur.
Başlangıçtır.
İrade alevinin ilk kıvılcımıdır.
El-Kâdir: Kudretin sahibi olan Allah’ın ismidir.
Koç, bu ismin “hareket kabiliyeti”ni taşır.
O bir şey diledi mi yapar.
Ama bu kudret, eğer kalp terbiyesiyle arınmazsa, öfkeye, sabırsızlığa ve kırıcı cesarete dönüşebilir.
El-Cebbâr: Kuvvetle iş gören, irade koyan, bastıran.
Koç, bu ismin gölgesiyle sınanır.
Hayat ona zorluklar verdiğinde, onun içinden bir “yenilmezlik” arzusu uyanır.
Ama unutmamalı ki Cebbâr, aynı zamanda merhametiyle koruyan bir kuvvettir.
Koç bu inceliği öğrenirse, sadece öncü olmaz;
rahmet taşıyan bir lider olur.
El-Mubdi: Başlatan.
İbn Arabi’ye göre bu isim “yaratılışın ilk zuhur noktası”dır.
Koç’un kaderinde bu ismin izi belirgindir.
Onun hayattaki görevi, birçok kişi için “ilk adımı atmaktır.”
İlk konuşan, ilk soran, ilk düşen, ilk ayağa kalkan…
Ama bu isimle sınanmak kolay değildir.
Çünkü ilk olan her şeyde yalnızlık vardır.
Koç’un içsel yalnızlığı buradan gelir.
Kalabalıklar içinde olsa da, bir “öncü ruhun yalnızlığı” onun kaderidir.
İBN ARABİ’DE MİZAÇLAR VE RUHUN YAKINLIĞI
İbn Arabi Hazretleri “insanın mizacıyla taşıdığı Esma arasında derin bir uyum vardır” der.
Ve bunu şöyle izah eder:
“Kul, mizacındaki eğilimi anlamazsa, Esma’dan gelen işareti de anlayamaz.”
Koç burcu, ateş mizacıyla yaratılmıştır:
Sıcak ve kuru.
Bu mizaç, hareketi, öncülüğü, kararlılığı ve bazen de sabırsız öfkeyi getirir.
Ama İbn Arabi der ki:
“İnsanın zahiri mizaçta ne kadar celal varsa, bâtında o kadar cemâl gizlidir.
Zıttı içindeki sırrı ortaya çıkarır.”
Yani Koç’un dışı kudretle parlıyorsa,
onun içinde aslında bir merhamet ırmağı akmaktadır.
Ama bu ırmak, Esma’yla temas ettiğinde açığa çıkar.
Yoksa kuru toprağın altında kalır.
İşte bu yüzden Koç’un ruhuna yazılan Esma, onun sadece mizacını değil, kalp hakikatini de taşımalıdır.
Bu noktada öne çıkan üç Esma daha vardır:
• El-Hayy: Can veren, dirilik kaynağı. Koç’un tükenmez enerjisinin sırrı.
• El-Metin: Dayanıklı, sağlam, sarsılmaz. Koç’un irade sabrına giden yol.
• En-Nur: Aydınlatan, yön veren. Koç’un karanlıkta bile yol açma potansiyeli.
İbn Arabi’nin diliyle söyleyelim:
Koç’un kudreti bir “görünüş” değil, bir “emanet”tir.
Ve o emaneti taşıyabilen ruh, yalnızca güçlü değil, irfani bir öncü olur.
Bu kudret, sadece savaşmak için değil, yön göstermek ve aydınlatmak içindir.
KOÇ’UN İLAHİ ESMASI: EL-KÂDİR Mİ EL-CEBBÂR MI?
Koç burcu, zodyak çemberinin en başında durur.
O, henüz hiçbir şey ortada yokken yola çıkan,
hiçbir garanti verilmemişken inanan
ve karanlıkta dahi yürümeye cesaret eden ruhtur.
Peki bu cesaretin kaynağı nedir?
Bu sorunun cevabını İbn Arabi şöyle verir:
“Kulun içinden doğan her hâl, bir ismin çekimiyle gelir.
Ama o isim bazen açıkça tecelli eder, bazen gölgede kalır.
Açık olan, hal olur; gizli olan, sınav.”
Koç’un hâli açıktır: güç, irade, hareket, öncülük.
Ama bu halleri yöneten iki büyük Esma vardır:
El-Kâdir ve El-Cebbâr.
EL-KÂDİR – Kudreti Yaratan İsim
Allah’ın “kudret sahibi” ismi.
Bir şeyi dilediği gibi var etme, şekillendirme ve değiştirme kudretidir.
Koç’un içindeki hareket isteği,
sürekli bir şeyleri başlatma arzusu,
durmaz iradesi,
hep bu ismin yansımasıdır.
El-Kâdir’in tecelli ettiği bir kul:
Zorluklardan korkmaz.
Bir şeye “başlama” enerjisi boldur.
Karar verir ve uygular.
Kendini güçlü hissetmek ister, çünkü yaratılışta güçle boyanmıştır.
Ama El-Kâdir isminin gölgesi vardır: taşkınlık, acelecilik, kararları zorla uygulatma arzusu.
İbn Arabi şöyle der:
“Kudret, kemâl ile birleşmezse azaba döner.”
Yani güç, hikmetsiz olursa zulme dönüşebilir.
Koç’un El-Kâdir ismini taşıması, onun sürekli hareket hâlinde oluşunu anlamlı kılar.
Ama bu hareketi niyetle, bilinçle, hikmetle birleştirmezse, o güç kendi özünü bile yakabilir
EL-CEBBÂR – Onarıcı Kudret
Cebbâr, genelde korkutucu bir isim gibi bilinir: “Zorla yöneten, hükmeden, bastıran…”
Ama İbn Arabi’ye göre bu isim aynı zamanda kırılanı onaran, düşeni kaldıran, eksikleri tamamlayan bir rahmet tecellisidir.
Bu isimde, hem celal hem cemâl bir aradadır.
Cebbâr olan Allah, bazen kırar ama onarmak için.
Bazen yıkar ama yeniden kurmak için.
Koç burcu bu ismin “celalî” yönünü çok iyi taşır.
İrade koyar.
Yol açar.
Direnir.
Ama esas dönüşüm, Cebbâr’ın “merhametli onarıcı” yönüyle olur.
Koç’un içindeki Cebbâr tecellisi:
Liderlikte ortaya çıkar.
Başkasının derdine güç olur.
Onarıcı kudret hâline gelir.
Hakkı savunurken gölgesiyle değil, nuruyla davranmaya başlar.
Cebbâr, Koç’un sınavıdır.
Çünkü onu önce “zorlayan” hâliyle tanır.
Sonra “hakkı gözeten, onaran, şefkatle bastıran” haliyle yaşar.
Ve bu, Koç’un en olgun halidir.
İbn Arabi şöyle der: “Cebbâr olan, kalbinde kırıkları tamir etmeyi bilen kimsedir.”
Şimdi şu soruyu yeniden soralım:
El-Kâdir mi, El-Cebbâr mı?
Cevap şudur: Koç’un varlığı El-Kâdir ile başlar, Cebbâr ile tamamlanır.
Yani onun Esma’sı bir tane değil, bir dizilimdir.
Ama özündeki en yüksek tecelli, Cebbâr’ın merhametli iradesidir.
Çünkü Koç, sadece yol açmak için değil,yol açarken başkalarını da ayağa kaldırmak için yaratılmıştır.
KOÇ BURCUNUN RUHSAL SINAVLARI VE ESMA’NIN DERİN YANKISI
Koç olmak kolay değildir.
Zodyak çemberinin en başında olmak, sadece bir yer tutmak değil; bir yük taşımaktır.
İbn Arabi der ki: “İlk olan, kendini en çok sınanmış hissedendir. Çünkü onun ardında örnek alınacak biri yoktur.”
Koç’un en büyük sınavı da işte burada başlar: İlk olmak.
İlk adımı atmak, ilk düşüşü yaşamak, ilk direnişi vermek.
Ve bu “ilk” olma hali, onun içindeki Esma yankısını harekete geçirir.
Özellikle El-Cebbâr tecellisi…
Onu yükseltebilir de, yıkabilir de.
Çünkü bu isim, iki yönlüdür:
Bastırır ve onarır.
Koç hangisini yaşarsa, ona dönüşür.
1. Sabırsızlık ve Acelecilik;
Koç’un içindeki hareket dürtüsü, onu çoğu zaman sonucu beklemeden eyleme sürükler.
Sabır, onun için öğrenilmesi gereken bir fazilettir.
Ama bu sabırsızlık, aslında El-Kâdir isminin gölgesidir.
Çünkü kudret ister ki hemen tecelli etsin.
Ama İbn Arabi der ki: “Zamanı olmayan kudret, zulme döner.”
Koç bu yüzden bazen kendi iç iradesinin kurbanı olur.
Kendi ateşiyle yanar.
2. Kırıcı Cesaret ve Yıkıcı Doğruluk
Koç dürüsttür.
Ama bazen o dürüstlük, merhametsizleşir.
Sözleri doğru olsa da, söyleme biçimi kırıcı olur.
Bu, El-Cebbâr isminin celalî tezahürüdür.
Koç, gerçeği söyler ama nasıl söylediğini unutursa,
“hakikat” değil “sertlik” olarak algılanır.
Oysa İbn Arabi şöyle der: “Hakikat, ancak lütufla beraber söylendiğinde kalbe yerleşir.”
Yani Koç, Esmasıyla tam temas edebilmek için sadece doğruyu söylemeyi değil,
rahmetle söylemeyi öğrenmelidir.
3. Ruhsal Yalnızlık
Koç’un liderliği, çoğu zaman yalnızlığa çıkar.
O önde yürürken, arkada kimsenin gelmemesi onun kaderidir.
Bu yalnızlık, onu bazen sert, bazen içine kapanık, bazen de öfkeye yatkın kılar.
Ama bu yalnızlık onun zayıflığı değil, Cebbâr’ın içe dönük tecellisidir.
Çünkü El-Cebbâr ismiyle yaratılan kişi, önce kendi içine hükmetmeyi öğrenmek zorundadır.
Kendi duygularına, iç yangınına, hırsına...
4. Tekrar Eden Dönüşler
Koç hayatında aynı sınavları tekrar tekrar yaşar: Bir adım atar, düşer.
Cesurca sever, incinir.
Hakkı savunur, dışlanır.
Bu tekrar, boşuna değildir.
İbn Arabi der ki: “Esma, kendini kulda açana dek aynı perdede dönmeye devam eder.”
Yani Koç, bu döngüleri sadece kader sanmamalı.
Her tekrarda içinden bir Esma daha fazla ışık verir.
5. Dua Etme Güçlüğü – Sığınamama
Koç güçlü olmayı sever.
Ve bu yüzden bazen zayıf görünmekten korkar.
Ama bu, dua ile olan bağını da zayıflatabilir.
Oysa dua, El-Cebbâr’ın rahmet kapısıdır.
Koç bunu fark ettiğinde, güçlülüğünü bırakıp sığınmayı öğrenir.
Ve işte o anda gerçek kudret başlar.
Çünkü İbn Arabi’ye göre: “Kişi, zayıflığını kabul ettiğinde Rabbinden gelen ismin nurunu taşımaya başlar.
KOÇ’UN ESMAYLA TEKÂMÜLÜ
Koç’un en büyük tekâmül yolculuğu şuradadır:
Kendi gücünün Allah’tan geldiğini fark ettiğinde, bu güç artık egodan değil,
Esma’dan akan bir iradeye dönüşür.
Ve işte o zaman Koç:
Yakmaz, aydınlatır.
Yıkmaz, dönüştürür.
İlerler, ama geridekini de unutmadan.
Lider olur, ama iz bırakmak için değil; ışık bırakmak için.
KOÇ’UN ESMA İLE HİZMETİ: KUDRETLE KORUYAN, CESARETLE YOL AÇAN
Her ruh, bir ismin gölgesiyle yaratılır.
Ama o gölge yalnızca onun üstüne düşmez.
Yanındakileri de serinletir.
İbn Arabi Hazretleri şöyle der: “Kul, Rabbi’nden gelen ismin nurunu taşıdığında, o nur sadece onun yolunu değil, başkasının karanlığını da aydınlatır.”
İşte Koç burcu da böyle bir nur taşır.
Ama bu nur parlamadan önce, ateşin içinden geçer.
Koç’un içindeki El-Cebbâr tecellisi, onu hem koruyucu hem de dönüştürücü yapar.
O, düşenin omzuna el koyan…
zorbalık görenin önünde duran…
karanlıkta kalanlara “gelin, buradan çıkılır” diyendir.
Çünkü Koç’un hizmeti sadece yol açmak değil, birilerine cesaret vermektir.
Ve bazen Koç bunu hiç bilmeden yapar.
Varlığıyla, duruşuyla, ısrarıyla…
Bir bakışıyla bile başka bir ruhun silkinişine sebep olabilir Koç’un Hizmeti: Önce Giden, Ama Geri Dönmeyi Bilen.
Koç hızlıdır, ilk gider.
Ama onun hakiki hizmeti, geri dönüp başkasına da “yol buradan” demesidir.
İbn Arabi der ki: “Hak yolcusunun kıymeti, yalnız yürüdüğünde değil; arkasına dönüp başkasını uyandırdığında artar.”
Koç’un bu yönü genelde gölgede kalır.
Çünkü insanlar onun ateşini, öfkesini, aceleciliğini görür.
Ama onun iç dünyasında bir koruma duygusu, bir onarma arzusu, bir adalet hissi büyür.
Ve işte bu, onun İlahi hizmetini şekillendirir.
Koç’un Hal Dili: Varlığıyla Konuşan Esma
Koç bazen susar.
Ama o suskunlukta bile bir duruş vardır.
O duruş, “hakkı savunmaya hazırım” diyen bir ruhun halidir.
İbn Arabi’ye göre “hal” dilini konuşanlar, kelimeye ihtiyaç duymadan Esma’yı yaşatırlar.
Koç bu anlamda bir hal taşıyıcısıdır.
O konuşmadan da korur.
O sormadan da sahip çıkar.
O fark ettirmeden de ilham olur.
Başkalarının Duasına Dönüşen Ruh
İbn Arabi’nin şu sözü bu noktada anlam kazanır:
“Bazen bir kulun varlığı, bir başka kulun duasına verilmiş cevaptır.”
Koç’un taşıdığı Esma, belki bir çocuğun korunması, bir hak sahibinin susmaması, bir toplumun uyanması için verilmiştir.
Ve Koç bunu bilmez.
Ama içindeki kıpırtı, onu hep bir mücadeleye çeker.
Ve o mücadele, onun hizmetidir.
Yani Koç, bir lider değil sadece.
Bir cevap.
Bir yol.
Bir kıvılcım.
Cebbâr ismini taşıyan biri, eğer içindeki celal hâlini dengelemezse, zorbalıkla karışır.
Ama onu rahmetle, şefkatle, tefekkürle taşırsa, Cebbâr olur ama kırmaz.
Yıkar ama inşa eder.
Kuvvet gösterir ama korkutmaz.
Korur.
Ve işte Koç’un hal olması gereken yer burasıdır:
Önden giden ama geridekini unutmayan,
Güçlü olan ama zayıfın hakkını gözeten,
Yanıp geçmeyen ama ışık bırakandır.
YA RABBİ, KUDRETİNİ BENDE EMNİYET EYLE
Ey Rabbim…
Sen kudret sahibisin.
El-Kâdir isminle yaratır,
El-Cebbâr isminle hükmedersin.
Ben, ateşle geldim bu dünyaya.
İlk adımı atan oldum.
Sözü önce söyleyen…
Yolu önce yürüyen…
Ama bilirim ki, ilk olmak yetmez.
Doğru yolda olmak gerekir.
Ya Rabbi…
İçimde taşıdığım bu kudret,
bana ait değil biliyorum.
O, Senin fısıldadığın bir isimden iz taşıyor.
Beni ben yapan değil,
beni Senden yapan bir sır.
Ama bazen zorlanıyorum.
Sabrım eksiliyor,
öfkem büyüyor,
sözüm kırıyor,
hâlim sarsıyor…
Ya Rabbi…
İsminden gelen bu kuvveti,
nefsimin eline bırakma.
Beni benliğimle değil,
Senin nurunla dengele.
El-Cebbâr isminle koruduğun gibi,
beni de merhametle onar.
El-Kâdir isminle var ettiğin gibi,
beni de hikmetle yaşat.
Birilerine yol açmam gerekiyorsa,
yolumu da, yönümü de
Sen aç Ya Rabbi.
Bir yüreği kaldırmam gerekiyorsa,
önce benim yüreğimi
Sen onar.
Bir ateş taşıyorsam içimde,
yakmak için değil,
aydınlatmak için olsun.
Bir kudretim varsa,
o kudret Senin adınla emniyette kalsın.
Ben ne zaman güç göstersem,
Seninle hatırlayayım.
Ne zaman sustursam bir fırtınayı,
Seninle durulayım.
Ve her hâlimde…
Senin Esma’na uygun yaşamayı
nasip eyle bana.
Amin.
Kaynakça
İbn Arabi. Fusûsü’l-Hikem. Çev. Ekrem Demirli. İstanbul: Litera Yayıncılık, 2013.
İbn Arabi. el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye. Çev. Ekrem Demirli. İstanbul: Litera Yayıncılık, 2018.
İbrahim Hakkı Erzurumi. Marifetname. İstanbul: Bedir Yayınevi, 2002.
Gazali, İmam. Kimya-yı Saadet. Çev. A. Faruk Meyan. İstanbul: Şule Yayınları, 2016.
Geylani, Abdulkadir. Fethu’r-Rabbani ve’l-Feyzu’r-Rahmani. İstanbul: Hakikat Kitabevi, 2008.
Nasr, Seyyid Hüseyin. İslam’da Bilgi ve Maneviyat. İstanbul: İnsan Yayınları, 2009.
Corbin, Henry. İslam’da Hayal Alemi: İbn Arabi’nin Kozmolojisi. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2003.
Öztürk, A. Şaban. "İbn Arabi’de Esma Teorisi ve Kozmik İnsan." Tasavvuf Araştırmaları Dergisi, cilt 18, sayı 1, 2017, ss. 45-72.
Uğur, Fatih. "Marifetnâme’de Astrolojik Yorumların Tasavvufi Arka Planı." Dini Araştırmalar Dergisi, cilt 22, sayı 3, 2021, ss. 112-130.

$50
Product Title
Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button

$50
Product Title
Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

$50
Product Title
Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.