Kalbin Pasını Silecek Hakikat Cilası
- Abdulkadir Geylani

- 18 Haz
- 11 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 Haz
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu: “Kalpler paslanır. Onun cilası ise Kur’ân okumak, ölümü çokça anmak ve zikre devam etmektir.” Bu söz, yalnızca bir öğüt değil; ruhun derinliklerinden gelen bir uyarıdır. Çünkü insanın kalbi zamanla kararır, bulanır ve hakikati göremez hâle gelir. Bu kararma, çoğu zaman dünya sevgisinden, mal hırsından, makam arzusundan ya da dünyevî heveslerden doğar. Kalp bunlara meylettikçe nurdan uzaklaşır, Rabbini gözetmeyi unutur.
Kalpteki pas, bir hastalık gibidir. Dışarıdan bakıldığında görünmeyebilir ama içten içe insanı çürütür. Dünya sevgisi kalbe yerleştiğinde verâ duygusu kaybolur. Haram ile helali ayıran çizgi silikleşir. İnsan, elde ettiği her nimeti kendinden bilir, Allah’ın lütfu olduğunu unutmaya başlar. Bu unutkanlık, kişiyi gaflete ve nankörlüğe sürükler. Kalp artık verâsız olur; yani harama karşı hassasiyetini yitirir. Haramla helali biriktirmeye başlar, sonra da kazancının hesabını yapmaksızın tüketmeye devam eder.
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu kalp hastalığına karşı en etkili tedaviyi de göstermiştir: Kur’ân okumak, ölümü tefekkür etmek ve kalbi zikirle diri tutmak. Zikir sadece dilde dönen kelimeler değildir. Zikir, kalbin Allah ile yaşaması, Onun murakabesine daima açık olmasıdır. Gerçek zikir, insanı kötülükten uzaklaştırır, hayâ duygusunu canlı tutar ve kalbi sürekli arındırır. Göz görmese de Allah görür; işte bu şuurla yaşayan bir kalp pas tutmaz.
Kimi insanlar vardır ki, hasta olduğunu bilir ama tedaviyi kabul etmez. Doktor ilacı önerdiğinde, onu almaz ve “niye iyileşemedim” diye hayıflanır. Kalbi paslanmış insan da böyledir. Hakikatin reçetesi bellidir ama uygulamazsa şifa bulamaz. Hâlbuki Kur’ân, sadece okunmak için değil, kalbe indirilsin diye nazil olmuştur. Ölüm ise gafleti silmek için her gün ruhun kulağına fısıldayan bir gerçektir.
Bu yüzden her kim kalbinin diriliğini istiyorsa, Kur’ân’ı rehber edinmeli, ölümü unutmamalı ve zikrullahı hayatının merkezine koymalıdır. Aksi hâlde kalp kararıp taşlaşır; ne nasihat işitir, ne de hakikati idrak eder. Böyle bir kalp, konuşur ama hissetmez, işitir ama anlamaz olur.
Ey gönlünde nur arayan kişi… Kalbinin pasını kendi ellerinle sil. Ve unutma; paslanmış bir kalp, Rabbini unutur, ama cilalanmış bir kalp daima Hakk’ı görür.
Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki kalpler paslanır. Kalplerin cilası ise Kur’an okumak, ölümü çokça anmak ve zikir meclislerine devam etmektir.”
Kalp paslanır. Onu tedavi etmenin yolu; Hz. Peygamber (sav)’ in anlattığı yöntemle gidermektir. Aksi halde kalp kararmaya başlar. Nurdan uzaklaştığı için kalp kararır. Kalp dünyayı sevdiğinden, verâ göstermeden dünyaya meyletti- ğinden dolayı kararır. Kalbine dünya sevgisi yerleşen kişinin verâsı yok olur. Verâsı yok olunca da haram ve helali orada toplamaya başlar. Dünyayı biriktirmeye başlarken de iyiyi kötüden ayırma kabiliyeti kaybolur. Rabbinden utanma hissi kalkar, Rabbinin kendisini murâkabe ettiğini unutur
Ey cemaat!
Peygamberinizin sözlerini kabul ediniz, onun size anlattığı tedaviyi uygulamak suretiyle kalplerinizin paslarını silerek onu parlatınız. Şayet sizlerden biri hastalansa da doktora gitse, doktoru da ona bir takım ilaçları tavsiye etse, o kişi ilaçları kullanmadığında iyileşmesi mümkün olur mu? İster halvet halinde, isterse halk arasında dola- şırken Rabbinize karşı murakabe halinde olun. Rabbinizi daima görüyormuşçasına gözünüzün önüne getiriniz. Siz O’nu göremeseniz de O sizi görüyor. Devamlı bu haleti ruhiye içerisinde bulunun. Gerçek zikreden; kalbiyle Allah Teala’yı anandır. Kalbiyle Allah Teala’yı anmayan; gerçek zikreden değildir. Dil kalbin kölesidir ve ona tabidir. Vaazları dinlemeye devam et. Zira kalp vaazları dinlemekten uzak olursa körelir.
Gerçek tevbe; bütün hallerinde Allah Teala’nın emirlerine saygı ve hürmet göstermendir.
Bundan dolayı Allah dostlarından biri rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
Bütün hayırlar şu iki cümlededir.
1- Allah Teala’nın emirlerine tâzim göstermek.
2- Allah Teala’nın mahlûkatına karşı şefkat göstermek.
Allah Teala’nın emirlerine tâzim göstermeyen, Allah Teala’nın mahlûkatına karşı da şefkat gösteremez. Zira o kişi Allah’tan uzaklaşmıştır.
Allah (cc) Musa (as)’a şöyle vahiy etmiştir: “Merhametli ol ki ben de sana merhamet edeyim. Şüphesiz ki ben çok merhametliyim. Merhametli olana ben de merhamet ederim ve onu cennetime sokarım. Merhametlilere müjdeler olsun!”
Ömrünüzü; yediler yedik, içtiler içtik, giydiler giydik, biriktirdiler biriktirdik, diyerek ziyan ettiniz. Kim kurtuluşu isterse; kendini haramlardan, şüpheli şeylerden, şehvetlerden korusun ve sabırlı olsun. Allah Teala’nın emirlerini yerine getirme, yasaklarından kaçınma ve kadere boyun eğme konusunda da sabırlı olsun
Allah dostları; Allah (cc) ile sabretmişlerdir. O’ndan uzak olmaya sabredememişlerdir. O’nunla beraber olmak için, O’nun için O’nun yolunda sabrettiler. Onlar Allah Teala’ya yakın olmak istemiş ve nefislerinin, hevalarının ve tabiatlarının evlerinden çıkmışlardır. Şeriatın kılavuzluğunda Rablerine yürümüşlerdir. Bu yürüyüş esnasında afet, korku, musibet, tasa, keder, açlık, susuzluk, çıplaklık, zillet ve hakaretler karşılarına çıkmış fakat onlar buna aldırmamış, Allah Teala’ya yürüyüşlerinden geri dönmemişler ve içerisinde bulundukları durumlarında da bir değişiklik yapmamışlardır.
Onlar gidişatlarını kesintiye uğratmaksızın ileri doğru gitmişlerdir. Kalp ve bedenlerinin bekâsını gerçekleştirmek için onlar bu hal üzere devam etmişlerdir.
Ey cemaat!
Allah Teala’ya kavuşmak için amel edin. O’na kavuş- madan O’nun huzuruna çıkmadan önce O’na karşı hayalı olun. Mümin önce Allah Teala’ya sonra da mahlûkata karşı hayalı olandır. Dini konularda ve şeriatın sınırlarına tecavüz edildiğinde/saldırıldığında utanma olmaz. Bu durumda müminin utangaç olması helal olmaz. Aksine Allah’ın dini uğrunda, şeriatın sınırlarını muhafaza etmede ve yaratıcının emirlerine uymada daha girişken olmalıdır.
Bu konuda Allah (cc) şöyle buyurmaktadır: “Eğer Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, Allah’ın dini husunda onlara karşı acıma duygusu sizi engellemesin.”12
Her kim Resûlullah (sav)’e tabi olursa, Resûlullah (sav)
o kişinin sırtına zırhtan elbise, başına miğfer giydirir ve kılıç kuşandırır. Edebinden, şemailinden ve ahlakından örnekler sunar ve ona kendi mânevî elbisesini giydirir. Ümmeti olduğu için de büyük sevinç duyar. Bundan dolayı Rabbine şükreder. Resûlullah (sav) onu ümmeti arasında vekil yapar, insanları Allah Teala’nın kapısına davet etsinler ve onlara kılavuzluk yapsınlar diye atar. Allah (cc) bu kulunun ruhunu kabzedince ümmetinin arasında onun yerine geçecek birini atar. Milyonlarca insan arasından çıkan bu kişi son nefesine kadar bu görevi sürdürür. Bunlar halka rehberlik yaparlar ve halkın eziyetlerine katlanarak onlara daima nasihat ederler. Münafık ve fâsıkların yüzlerine gülerek, onları içerisinde bulundukları ortamdan kurtarıp Hakkın kapısına yöneltmek için her çareye başvururlar.
Bundan dolayı Allah dostlarından biri – rahmetullahi aleyh - şöyle dedi:
Fasıkın yüzüne ancak arif olan kişi güler. Onun yüzüne gülmesi, onu tanımıyor görüntüsü vermesindendir. Oysa ki arif kişi onun din evinin harap olduğunu, kalp yüzünün kapkara olduğunu, aldattığını ve kirli ilişkiler içerisinde olduğunu bilir.
Fasık ve münafık kişi de kendilerine güler yüz gösterdi- ğinden dolayı arif kişinin onları tanımadığını zanneder. Oysa ki onların ne durumda oldukları arif kişiye gizli değildir. Arif
kişi bir bakışta, bir görüşte, bir kelime ve bir hareketlerinde onların gerek içlerini gerekse dışlarını anlar.
Yazıklar olsun sizlere! Sizler, sâdık, arif ve ilmiyle amil kişilere bu durumun gizli kalacağını zannediyorsunuz. Daha ne zamana kadar ömürlerinizi bir hiç uğruna tüketeceksiniz? Ey ahiret yolunu şaşırmış kimseler! Sizlere ahiret yolunu gösterecek rehberler arayınız.
Allahu Ekber!
Ey kalpleri ölmüş kişiler!
Ey sebeplerden dolayı şirke düşen müşrikler!
Ey etrafındaki putlara, kuvvetlilere, maişetlere, sermayelere, şehirlerinin sultanlarına kul olanlar!
Bütün bunlar kişiyi Rabbine perdeleyen nesnelerdir. Her kim ki zarar ve faydayı Allah’tan başkasında görü- yorsa, o kişi Allah’ın kulu değil, zarar ve faydayı kendisinden gördüğü şeyin kulu olur. O bugün öfke ve perde ateşinde, yarın ise Cehennem ateşinde olacaktır. Allah Teala’nın azabından ancak takvâ sahibi, muvahhid ve ihlaslı tövbekârlar kurtulur.
Önce kalplerinizle, daha sonra da dillerinizle tevbe ediniz. Tevbe; iktidarın el değiştirmesidir.
Tevbe; nefsinin, arzularının, şeytanının ve kötü arkadaşlarının üzerindeki etkilerinin kalkmasıdır.
Tevbe ettiğinde kulağını, gözünü, dilini, kalbini ve bütün organlarını değiştirmiş olursun. Yiyeceğini ve içeceğini haramın kirlerinden ve şüphelerinden arındırmış olursun. Geçiminde, alış verişlerinde verâ sahibi olursun. Bütün düşüncelerini Mevlâ’na tahsis edersin.
Adetlerin yerine ibadetleri, isyanların yerine itaatleri getirirsin. Şeriatı doğru yaşamanın neticesinde ve onun tanıklığıyla hakikate ulaşabilirsin. Zira şeriatın, lehine tanıklık yapmadığı her hakikat zındıklıktır. Senin için bu durum gerçekleşirse, diğer insanları gördüğünde onların kötü ahlaklarından uzak kalırsın. İşte bu durumda dışın korunduğu gibi için de Rabbinle meşgul olur. Bu durumlar sende gerçekleştiği zaman, bütün dünya önünde serilse, sana bütün imkanlarını sunsa bütün insanlar, geçmiş ve gelecek insanların tamamı sana tabi olsa, bu durum sana zarar vermez ve seni Mevlâ’nın kapısından çeviremez. Çünkü sen:
O’nunla kâimsin.
O’na yönelmişsin.
O’nunla meşgulsün.
O’nun celâline ve cemâline nazar etmektesin.
O’nun celâline baktığında parça parça olursun.
Cemâline baktığında toplanırsın. Celâli görme anında korkar, Cemâli görme anında da umut beslersin. Celâli gördüğünde silinirsin, Cemâli görme anında da var olursun. Bu zevki tadan kimselere müjdeler olsun!
Allah’ım! Bizlere sana yakın olma zevkini tattır. Bizi sana olan ünsiyet içecekleri ile sula.
“Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi Cehennem ateşinden koru”
Düzenlemesinde ve ilminde Allah Teala’ya nefislerinizle, arzularınızla ve tabiatınızla ortak koşmayınız. Kendiniz ve başkaları hakkında O’ndan korkunuz.
Allah dostlarından biri rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
Halk içerisinde Hakka uy fakat Hak yolunda halka uyma. Kırılan kırılmış, onarılan onarılmıştır. Hakk’a uymayı Allah’ın salih kullarından öğreniniz. İlim yaşanmak için yaratılmıştır. Yoksa kuru kuruya ezberlemek ve halka konuşmak için değil. Önce öğren sonra yaşa, daha sonra da onu başkasına öğret. Öğrenip amel ettiğin zaman; ilim senin hakkında konuşur. Eğer ilim dili susarsa; ilmin dilinden daha çok amel dili senin hakkında konuşur.
Allah dostlarından biri rahmetullahi aleyh şöyle demiştir:
Ânı seni etkilemeyenin, vaazı seni etkilemez. İlmiyle amel eden ilminden hem kendisi faydalanır, hem de başkası faydalanır. Allah (cc) beni sahip olduğum huzur halleri miktarınca, dilediği gibi konuşturur. Eğer böyle olmazsa sizinle benim aramda düşmanlık oluşur. Benim malım mülküm sizlerindir. Benim hiçbir şeyim yoktur. Eğer bana ait bir şey varsa onu da sizlerle paylaşmaktan çekinmem. Sizlerle benim aramda size yaptığım nasihatten başka bir şeyim yoktur. Onu da kendim için değil Allah (cc) için yapıyorum. Kadere rıza göster, eğer kadere rıza göstermezsen kader belini kırar ve seni mahveder. O’nun tercihinde O’nunla birlikte yürü. Aksi takdirde seni boğazlar. Sana merhamet edip, seni terekesine alıncaya kadar O’nun önünde diz çök.
Allah dostlarının ilk işi helal kazançtır. Onlar şeriatın öngördüğü ölçüde, dünya malından ihtiyaçları kadar alırlar. Hatta onlar kazanmaktan aciz kalırlarsa, tevekkül ederler. Kalpleri mühürlenir, organları bağlanır ve dünyadaki rızıkları sıkıntı ve zorluk çekmeden önlerine hazırlanmış bir halde gelir. Mukarreb kişilerden ahirette kendi gücü ve iradesi olmaksızın cennet nimetleriyle taltif edilir. Allah Teala’nın mukarreb kulları dünyadaki nasiplerinde rıza gösterdikleri gibi ahiretteki nasiplerinde de Hakk’a rıza gösterirler. Allah (cc) dünyada ve ahirette mukarreb kullarına nasiplerini tastamam verir. Çünkü Allah (cc) zerre miktarı dahi olsa asla kullarına zulmedici değildir.
Ey evladım!
Himmetin miktarınca sana verilir. Hakk’ın dışındakilerden kalbinle uzaklaş ki Hakk’a yakın olasın. Kendine ve halka karşı ölü gibi ol. İşte o zaman seninle Rabbin arasındaki perdeler kalkar. O kişi:
- Nasıl ölebilirim?” diye sordu. Ben de:
- Nefsine, arzularına, tabiatına, adetlerine ve halka uymayarak, sebeplere sarılmayarak, onlara karşı ölü gibi duyarsız ol. Onlardan ümidini kes. Onlarla şirk koşmayı ve Hakk’ın dışındaki bir şeyi istemeyi de terk et. Bütün işlerini, Allah Teala’nın nimetlerini elde etmek için değil bilakis sadece O’nun rızasını kazanmak için yap. O’nun tedbirine, takdirine, kazasına ve fiillerine rıza göster. Bütün bunları yaptığın zaman; diğer şeylere karşı ölü, Hakk’a karşı diri olursun ve O’nunla dirilirsin. Kalbin Hakk’ın meskeni olur. Allah (cc) kalbini dilediği gibi çevirir ve O’nun yakınlık kabesinde olur, O’nun örtülerine sarılır, Hakk’ın dışındakileri unutarak sadece O’nu zikretmeye başlar.
Cennetin anahtarı: “Lâ ilâhe illallah Muhammedü’rrasûlullah” sözüdür. Bugün de yarın da cennetin anahtarı şeriatın sınırlarını koruyarak kendinden, senin dışındaki insanlardan ve Hakkın dışındaki her şeyden fâni olarak söylenecek bu sözdür.
Allah Teala’ya yakın olmak, Allah dostlarının cenneti, O’ndan uzak olmak ise cehennemleridir. Allah dostları sadece bu cenneti isterler ve sadece bu cehennemden korkarlar. Allah dostlarının bunun dışında korkacakları bir cehennemleri yoktur. O cehennem sıradan bir müminden yardım isteyip ondan kaçarken, İhlas sahibi Allah aşığı bir müminden nasıl korkup kaçmaz? Mümin kişinin dünyada da ahirette de halleri ne kadar da güzeldir. Mümin kişi dünyada Rabbinin kendinden razı olduğunu bilince hiçbir şeye aldırış etmez. Nerede bulunursa orada kısmetini alır. Her nereye yönelirse oraya Allah Teala’nın nuruyla bakar. Onun yanında zulmet yoktur. O karanlıklardan uzaktır, onun bütün işaretleri, bütün güvencesi, bütün tevekkülü sadece Allah’adır.
Mümin bir kimseye eziyet etmekten sakının. Zira bu işkence, eziyet eden kişinin vücudunda bir zehir haline dönüşür. İşkencecinin fakirliğine ve cezaya müstahak olmasına sebep olur.
Ey Allah Teala’yı ve O’nun seçkin kullarını tanımayan cahil kişi! Bu müminlerin gıybetini yaparak onun lezzetini tatma, zira o öldürücü bir zehirdir. Sakın! Aman ha sakın! Sakın ha bunu yapma! Sakın ha! Onlara dil uzatma, zira onları seven ve koruyanlar vardır.
Ey münafık! Senin kalbine nifak şüphesi asılmış, senin için ve dışına şüpheler hakim olmuş. Bütün yaşantında tevhit ve ihlas ile amel et ki; nifak şüphelerini giderip şifa bulabilesin. Sizler ne kadar da çok şeriatın sınırlarını çiğniyor, takvâ zırhlarınızı parçalıyor, tevhit elbiselerinizi kirletiyor ve iman nurunuzu söndürüyorsunuz. Bütün bu işlerinizde ve davranışlarınızda Rabbinizi ne kadar da kızdırıyorsunuz. Şayet içinizden biri kurtuluşa erse ve itaatle amel etse; bu kişi de hemen kibir, gösteriş ve insanların övgüsünü beklemeye başlıyor. Sizlerden her kim Allah Teala’ya gerçek manada kul olmak isterse; insanlardan uzaklaşsın. Zira yapılan amelleri halkın görmesi o amelleri boşa çıkarır. Bu konuda Hz. Peygamber (sav) efendimiz şöyle buyurdu:
“Uzlete çekiliniz, zira uzlet ibadettir. Çünkü uzlet sizlerden önceki salih zatların adetlerindendir.”
İmana, yakîn inanca; kendinle ve başkalarıyla değil, sadece Allah Teala’da fâni olup, O’nda var olarak ulaşırsın. Bütün bunları Rasûlullah (sav)’ ı razı ederek ve Şeriatın sınırlarını muhafaza ederek yapmalısın. Okunup işitilen yüce Kur’an’ın hoşnutluğunu da almalısın. Bunların dı- şında söz söyleyenlerin hiçbir kıymeti yoktur. Mushaflarda ve Levhalarda olan bu Kur’an Allah Teala’nın kelamıdır.
Onun bir ucu Allah Teala’nın elinde, diğer bir ucu da bizim elimizdedir.
Allah Teala’ya sarıl, O’nun dışındakilerden ilgini kes. O’na bağlan. Çünkü O, dünyada da ahirette de sana yardımcı olarak yeter.
Gerek yaşantında gerekse ölümünde O seni korur. Bütün hallerde senden sıkıntılarını giderir. Sen eğer Allah Teala’ya O’nun dinine ve kitabına hizmet edersen, O da sana bu hizmetinin karşılığını verir ve seni gönül elinden tutarak kendi huzurunda durdurur. O’nun kitabıyla amel etmenin sonucu olarak da sana kalp kanatları verir. Sen de bu kanatlarla Rabbinin huzuruna uçarsın.
Ey Sufî elbisesi giyen!
Bu elbiseyi sırrına, kalbine, nefsine ve bedenine giydir. Zahitliğin başlangıcı burasıdır. Yoksa zahitlik dışardan içe doğru değildir, (zahitlik önce içte başlar sonra dışa doğru bir yol takip eder). Sırrın berraklaşırsa, bu berraklık sırasıyla kalbe, nefse, organlarına, yiyeceklerine, giyeceklerine ve bütün hallerine sirayet eder. Önce evin içi onarılır, evin içini bitirdikten sonra kapıyı ve dış cepheyi yapmaya başlarsın. Bâtınsız zâhir, Yaratıcısız yaratık olmaz. Kapısız ev, kilitsiz kapı olmaz.
Ey ahiretsiz! Ey yaratıcısız yaratık!
İçinde bulunduğun bu hallerin kıyamet gününde sana hiçbir faydası olmayacak. Tam aksine sana zararı olacak. Elindeki eşyaya kimse alıcı olmaz. Senin buradaki eşyan riya, nifak ve isyanlarındır. Bunlar ahiret pazarında alınıp satılmayan şeylerdir. Önce Müslümanlığını düzelt, sonra al. İslam kelimesi; ‘İstislâm’ sözcüğünden türemiştir. Eğer sen Allah’ın işini Allah’a teslim edersen, nefsini O’na teslim etmiş olur, O’na güvenir, kendi güç ve kuvvetini unutursun. Dünyada elinde olan bütün her şeyi O’na itaatte harcarsın. Taatlerle amel eder, itaatlerini O’na sunar ve bu itaatleri de unutursun.
Senin bütün amellerin içi boş bir ceviz gibidir. İhlassız olarak yaptığın bütün ameller içinde çekirdeği olmayan bir kabuk, ruhsuz bir odun parçası ve anlamsız bir resim gibidir. Bu ise münafıkların amelidir.
Ey evladım!
Bütün mahlûkat birer alettir. Allah (cc) ise bu aleti yapan ve onda tasarrufta bulunandır. Bu gerçeği gören aletlere takılmaktan kurtulur, aletlerde tasarruf yapanı görür. Halkla beraber bulunmak öfke, külfet ve sıkıntıdır. Hakla beraber olmak ise sevinç, güzellik ve nimettir. Sen senden öncekilerin geçtiği yoldan ayrıldın, artık seninle onlar arasında hiçbir bağ kalmadı. Sen kendi görüşünle yetindin, seni marifet ehli kılacak ve terbiye edecek bir zâtı da üstat olarak seçmedin.
Ey yoldan sapmış!
Ey cinlerin ve şeytanın oyuncağı olmuş kişi!
Ey nefsinin, hevasının ve tabiatının kölesi!
Yazıklar olsun sana! Dilsizleştin, Allah Teala’ya yalvar, pişmanlık ve özür ayaklarıyla O’na yönel ki, Allah (cc) seni düşmanlarından kurtarsın. Seni denizin dibinden ve helak olmaktan kurtarsın. İçerisinde bulunduğun durumun sonunu düşünürsen, bu işleri terk etmek sana kolay gelir. Sen gaflet ağacının altında gölgeleniyorsun, onun gölgesinden çıkarsan güneş ışınlarını görebilir ve yolu tanıyabilirsin. Gaflet ağacı cehalet suyu ile yetiştirilirken, uyanıklık ve marifet ağaçları tefekkür suyu ile tevbe ağacı ise pişmanlık suyu ile yetiştirilir. Muhabbet ağacı da muvâfakat suyu ile yetiştirilir
Ey evladım!
Şu ana kadar çocukluk ve gençlik dönemlerini ya- şadın, bundan dolayı mazeretin vardı. Ama şimdi kırk yaşına yaklaştın, hatta kırk yaşını da geçtin hala çocukların oyunlarını oynuyorsun. Cahillerin arasına karışmaktan, çocuklarla ve kadınlarla halvet halinde kalmaktan sakın. Takvâ sahibi yaşlı kimselerle arkadaş ol. Cahil gençlerden uzak dur. Halktan uzaklaş, onlardan sana gelen kimselere karşı doktor gibi ol. İnsanlara karşı, çocuklarına şefkatli olan bir baba gibi ol. Allah Teala’ya çokça itaat et. O’na itaat etmek O’u zikretmektir.
Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
“Allah Teala’ya itaat eden kişi, namazı, orucu ve Kur’an okuması az da olsa O’nu zikretmiştir. O’na isyan eden kişi, namazı, orucu ve Kur’an okuması çok da olsa O’nu unutmuştur.”15
Mümin, Rabbine itaat eder, O’na uyum sağlar, O’nunla sabır gösterir. Mümin, hazlarında, konuşmasında, yemesinde, giyiminde ve bütün tasarruflarında daima temkinli olur. Münafık tasarruflarının hiç birinde bu şeylere aldırış etmez.
Ey evladım!
İşlerinde daima düşün, sende olmayan hasletleri nefsinde gerçekleştirmeye çalış. Sen ne doğrusun, ne dost, ne seven, ne uyum sağlayan, ne râzı olan ve ne de ârif olan birisin. Bir de marifetullah iddiasında bulunuyorsun. Bana söyle bakalım Allah Teala’yı bilmenin alameti nedir?.. Sen kalbinde hikmet ve nurlardan ne gibi şeyler görüyorsun? Allah Teala’nın velîleri ile Allah Teala’nın peygamberlerinin varisleri olan Abdalların alametleri nedir? Sen, herhangi bir iddiada bulunan kişinin görüşlerininin kendisinden bir belge istenmeden hemen kabul edileceğini ve miyar taşına vurulmayacağını zannediyorsun. Marifetullâh sahibi kişilerin niteliklerinden biri de musibetlere karşı sabretmeleri, kendisi, ailesi ve tüm insanlar hakkında ve bütün durumlarda Allah Teala’nın kaza ve kaderine rıza göstermeleridir.
Ey evladım!
Aynı kalpte hem Allah (cc) sevgisi hem de başka sevgiler bulunmaz. Allah (cc) şöyle buyurmuştur:
“Allah, insanın içinde iki kalp yaratmamıştır.”
Dünya ile ahiret, Allah (cc) ile mahlûkat bir arada olamaz Fâni olan şeyleri terk et ki; fâni olmayan şeyleri elde edesin. Kendini ve malını Allah (cc) yolunda feda et ki; cenneti elde edesin. Allah (cc) şöyle buyuruyor: “Allah müminlerden, mallarını ve canlarını cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. (Bu), Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah’tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır? O halde O’nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır.
Kalbinden mâsivayı çıkar ki; Allah’a yakınlık elde edesin ve dünya ve ahirette dostluğunu kazanasın. Ey hak sevdalısı! Nereye dönersen dön, Allah Teala’nın takdiriyle beraber dön. Hakk’a yakınlık meskeni olan kalbini temizle!

$50
Product Title
Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button

$50
Product Title
Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

$50
Product Title
Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.




