İnayet Yıldızı. İbn. Arabi Hz.
- Sesli Terapi

- 18 Haz
- 9 dakikada okunur

İslâm-i Feleklerden ilki kutbun kalbinden doğan İnayet Yıldızıdır.
İslâm veimânın ilk kelimesi LÂlLÂHEİLLÂLLAHdır. BİSMİLLÂHİRRAHMANİRRAHİYM
Ve Sallallahû a'lâ Seyyidenâ Muhammedîn ve Âtihî ve Sahbîhi ve Selleme teslîman kesîran.
Ey Bedr Munâdi'nin çağrısına süratle yönel ki kendini kötülüklerden koruyasın.
Seni Hak'ka, ulaştıran ni'metlerden ötürü nankörlerin yapamadığı şükr vazifesini ifâ et.
Sana gelen Hak'kın nûr'undan (hikmeti) al. (Bundan sonra) boş fısıltılara meyi etme.
Her kim ki kazâ-i ilâhi kendisini rızâ-ı ilâhi'den geri bırakmışsa o murekkeble yazı yazmayı terk etsin.
(Madem öyle) öyle ise İlâhi Sıfatlarla ahlakını güzelleştirmeye çalış ve (sebeblere güvenmeyi kalben terk ederek) bütün nesnelerde (tecelli eden) Allah'ın Sıfatlarına nazır ol.
Dâ'vet-i ilâhiyeye muhatap olduğun vakit de kulaklarını (O'nun dışındaki çağrılardan) muhafaza et.
Sen ilâhi dâ'vaya çağrıcı olduğun zaman sözlerinde samimi ol.
Cevvad ve Vâhibin ikrâmlarıyla hâz almak diliyorsan, Mevlâ'nın rızâsı için fakr elbisesini kendine giysi edin.
Ve, Mevlâ'nın huzuruna fakîr (zelîl) olarak çıktığında "Ey Padişâh'ım (senden başkasına olan) güvenimi kalbimden kaldır.
Ve, "Visal şarâbını bana kana kana içir, öyle şarâb ki devamlı suda uzak kalanlar şekva ederler ondan.." de.
(Öyle uzak kimseler ki) ay çiçeğinden başka yiyecek görmediklerinden ötürü uzun bir müddet azıksız olarak şaşkın kalmışlar..
Tâ ki çok kınayanlar acı ve ızdıraplarla ölünceye ve düşmanlık ateşi sönünceye değin.. Sen onlara Rahmet azığı olmaya devam et.
insanlar dalâlet ehli olup da inayeti ilâhi ile: hidâyete geldikten sonra, mürşid olmalarına şaşırırlar.
Musa'dan başkası Tür dağının eteklerinde ki Eymen vadisinde nâleyn'i (ayakkabılarını) çıkarmadı. Evet, (ayakkabısı) nâleyn'i çıkartılan kimsenin sözleri doğruluk rütbesine ulaşır.
Eğer sen Haşemi'nin vârisi isen, o verasetle doğruluk yolundan git. Ve, papuçlarını giyin.. Zira, papuçlarını giyinmeyen kimse çukurlu bozuk yollarda kalır.
Ve papuçlarını giyin.. Zira, çukurlu yerlerde papucunu giyinmeyen kimse nasıl yolculuk edebilir..
Dikilmiş elbise ile dikilmemiş kumaş acaba eşit olabilir mi..???
Hak'kın Kudret eserlerini bu âlemde müşahede edemeyen kimse heiâktadır.
Kalb de vâki olan kudsî bineklerde (ilhamlarda) (nefs ve şeytan'ın) hilelerini gördüğün anda, o hileleri İlhâm-i Rahmâni'den temyiz et.
İlhamların ilk gelişin de sırr'ın sırrlarla gizlice konuştuğu anlarda (ilham eseri olan) ilimleri tertible,
(1) Bütün bu anlatılan şeyler, nefs muhasebesinde kullanılan üsluplardır.
"Papuç'tan" maksâd, ilim olması gerekir.. Zira halkın içine girdiğin zaman bilgi silâhını kuşanmak gerekir.. Tâ ki insanlara doğruyu yanlışlardan ayırd etmeye sebeb olsun..
Allah'ın huzurunda ise, Hazreti Musa gibi papuçlarını çıkarması gerekir. Zira, O huzurda
bilginin fâideden ziyâde zararı olur. (Mütercim) Ve heran gelmek ve gitmek özelliği bulunan her sırrın vehminde ilimleri gözet.
Ve kâlb'e gelen ilhamları sekr hâlinde iken meclisinde bulunanlar ve bulunmayanlara hemen dağıtma!.
Eğer sekir hâlinden intibah ederek dönüşün sana bağışlanırsa, hazır ve gâib olanlar arasında ayrım yap. Küheylan ile vahşi eşeklerin birlikte olduğu zamanda develere binmekten sakın. Yani, sür'âtle gelip giden bir takım ilhamlar ile ısrarla tekrar tekrar aynı gelen ilhamların ikisini bırakıp nefsin hoşlanacağı, kıymettar surette gelen Şeytan'ın hilelerine binmekten sakın.
Kalb'e vâkî olan her vehm ve ilham da bir çok hikmetlere anahtar olabilecek sırlar vardır.. Sakın hal. Kâlb'e gelen bu tür ilhamları boş ve abes şeylerdir diye kulak ardı etme!. Şunu bilmek gerekir ilimler yâ bilinenleri tertibleyip o tertiple bilinmeyenleri açığa çıkarmakla elde edilebilir. Veya direk ilhamlarla gelir. Sofiler ikinci şıkkı tercih etmişlerdir.
Yalnız ilhamları İslâm ölçüleriyle ölçmek şarttır.
Mü'min, yapacağı işlerde teenni ile hareket etmek zorundadır. Teenni ise, yapacağı işin Allah'ın emirlerine uyup uymamasını ölçmeye sebeb olur. Zira mü'min irâde ettiği işi yapmak için sür'âtle Kur'ân'a ve Rasûlullah Efendimizin Sünnetlerine başvurur ve onun izni dairesinde yapacağı veya yapmayacağı işe teşebbüs eder. Konuşmakta bu durumdadır... Öyleyse kâlb'e gelen ilhamları konuşmadan önce Kitâb ve Sünnet ve icmâ-i Ümmette müracaat etmek zaruridir. Mütercim.
Seni, o yarışın yükseklikleri, hedefine ulaşmandan alıkoymasın. Ve, o yarışı güçlükle elde edebilen mühimmatını kazanmaya sabırla çalışarak elde et.
Ve (Omühimmatlara ulaşmak için) baş gözünü, gönül gözüne bağlayarak sana hikmetleri bağışlayan Zât'ın kereminde tefekkür et.
Ve o hikmetlerin kabul görülmesindeki hükmü de, O Zât'a nisbet et ki, dayanağı olan kimse olasın. Yani, olan biteni kendine nisbet etme. Bu makamla alâkalı açıkladıklarım hususunda, başkalarının sözleri, seni aldatmasın. Zira Hak, karmakarışık duruma giren kalbe nida etmiş.
Yani, hakikâte ermek; Tevhîd-i Kıble etmek lüzûmiyetiyle gerçekleşir. Tevhid-i Kıble ise, itimâd edilen zatlardan birisinin sözleriyle amel etmek suretiyle oluşur. Amma bir ondan, bir bundan seyr-u suluk hususunda ihtilâfı gerektirecek tarzda Hakk'ın nidasını anlamaya engeller
oluşur. Ve bu makam derûnidir. Nasıl ki, küheylanın olmadığı yerde hiç kimse o asil atı, emsali bulunmadığından dolayı tanıyamaz...
Öyle ise şiddetli rüzgârların getirdiği ilim ve hâlle Hak'la ol. erken Hak'kın sıfatlarıyla vasıflan. Amma, Hak'kın zatiyle Hak'la olmaya kalkışma!..
Zira, varlığını Hakk'ın varlığına mukayese etmek bizzat mûhâl bir kıyaslamadır.
"O"nun Zât'ını bilmek arzu ve sevgisini taşıma. Zira, muhiblerin kalblerinin susuzluğu şiddetlidir.
Hasret gerektirecek bir şeye aşık olan kimseye kalbin harareti dâima o şeyden şikâyetçi olur
Muhabbet ettiğin Zât'a ayrılık gözüyle bakarsan, kulluk hikmetini
bilirsin.
Ve hazm etmenin, tembellik, sulhun ve celladın hikmetini de bilirsin.
Âlemde ki zıtlık hikmetini, sayıları az olan hikmet sahiblerinden başkası göremez.
Şüphenin büyük düz kayalarını ağaçla vurana bak!. Ve, böyle yapan genç adam diyet alandır.
O genci müşkülen çözümleyen dost edinirsen, ateşlemekte kendine onu tetik gibi bulursun..
Su, rûh için ilim azığıdır.. Cisim, ateş için azık gibidir..
Su dünya yurdundan gelip geçerse, âhıretin için onu bulamazsın.
Velevki onun ateşi yatakta ölen kimsenin sertleşmesi gibi, geceye değin devam etmede.
Sen hür irâde sahibi isen, ben sana öyle sırlar açıkladım ki, o sırlarla tetiği ateşleye bilirsin. Her kim ki Hak'kı ilmi zevk ile bilirse onda tuğyanla hidâyet birleşmez.
Öyle ise habîb-i keşf cihetiyle kendisine gelen kimse, uyku lezzetinin ne olduğunu bilemez.
Allah Rasûlü Aleyhisselâm gibi. Zira, o Rasûl'ün kalbinde uyku denen şey mevcûd değildi.
Şayet ekin tarlada olgunlaşırsa, insanlar o ekinin hasadıyla meşgul olurlar..
Veyahud düşman orduları bir kal'aya girse o ahali cihada süratle başlar..
Allah için söyle ey halilim!. Hiç halis ipekten yapılan döşek ceviz ağacına benzer mi?
Hayır! Aynen öylede kendisine yönelmemiz emredilen Zât'ın katında iyilikler kötülükler gibi değildir. Senası yüce ve esmaları mukaddes Rabbimiz şöyle buyurdu: «Benim muvaffakatiyyetim ancak Allah'ın yardımıyladır.» (Hûd Sûresi, Âyet: 88)
Allah Subhanehû bu âyette kula verdiği tevfîk-i, Zât'ının esma, sıfat ve fiilleriyle bağlantısı olan İsm-i Azam "ALLAH" lafza-ı celâline nisbet etti..
Niye?.
Zira, Lafzâ-ı Celâl taalluk içindir, tehalluk için değildir. Yani, lâfza-ı celâl kul baz alarak belirli bir ahlâk elde edemez. Fakat Esmâ-ı Hüsna'nın her birisinde işaret edilen ahlâkla kul ahlâklanabilir.
Bu said yıldızın hilalinde İnşaallahû Teâla tevfîk'in lâfza-ı celâle isnadındaki güzel hikmetlere işaret edeceğiz.
BİRİNCİ FELEK
Ey necib ve hür oğlum!..
ALLAH sana muvaffakiyet versin. Şimdi, Tevffki sana izah edeceğim..
Tevffk; ebedi sa'detin anahtarı, Nebî-ı Zişânin yolunda sülûka kulu vâsıl edici ve ilâhî ahlâkla ahlâklanmasına rehberdir.
Tevfîk-i ilâhi'ye nail olan kişi, büyük ganimeti eide etmiştir.
Tevfik-i ilâhiden mahrum kalan kimse de hayrın tamamını yitirmiştir.
Ey Azîz!..
Tevfîk; kulun çalışarak elde edeceği bir şey değildir.
TevfTk, Allah'ın kendi huzuruna seçtiği hâs kullarının kalblerine ilkâ ettiği bir nûr-u ilâhidir.
Kulun kurtuluşu ancak Tevfîk-i İlâhî ile gerçekleşir. Kul yüce derece ve mertebelere de ancak Allah'ın yardımıyla ulaşabilir.
Tevfîk hibe edilen bir sırr ve kulun kalbinede kondurulmuş bir nurdur. Kulun İrâdesi tevfîk'in özelliklerini ve hakikâtlarını bilmesi itibariyle, tevfîkle vasıflanması ve tevfîkin kulda peyda olmasında Allah'ın İrâdesinin bağlantısı vardır. Böylece de, kul için bu irâde hâsıl olur ve o irâdeyi kendi kesbi olduğunu tahayyül eder.
Halbuki kulun tevfîkle vasıflanmasında ki gerçek sebeb; Allah Subhânehû'nun iradesidir. Fakat kul, kendisini tevfîkin talebine sevk eden irâdesinin, İlâhi Tevfîkin eseri olduğunu bilemedi.
Evet!., ilâhi Tevfîk olmamış olsaydı kulun irâdesi gerçekleşemezdi. Zira, kulun tevfîki irâde etmeside İlâhi Tevfîkdendir. Ancak insanların çoğu bunu bilincinde değildir.
Şimdi tevfîki anlattığımız tarzda isbât ettiğimizde, insanlar, ancak Hakîm, bağışlar yapan ve kula muaffakiyeti veren Zöt'tan tevfîk'in kemâlini taleb edebilirler.
Tevfîk'in kemâli ne mânâya geidiğini şöyle izah edebiliriz: Kulun bütün fiil ve hâllerinde tevfîki ilâhinin kula arkadaşlık etmesidir.
Kulun hâlleri şöyle taksîm edilmiştir.
1- İtikâd,
2- Kalb’e gelen ilhâmlar,
3- Akıl ve kalbinde doğan nûrlar, 4- Müşahedeler,
6- Mükâşafeler,
7- Zairi ve batini bütün fiiller
Netice-i Kelâm:
Kul, bütün hâllerinde İlâhi Tevfîk'in kendisine devamlı surette arkadaş olmasını taleb etmesi, tevfîkin kemâl mânâsıdır.
Öyle ise, kul zâten kendisine verilen muvaffakiyetin artmasını tâleb eder. Yoksa tevfîk bölünmeyi kabul eden bir şey değildir. Zira, tevfîk insanla kâim olan mânâlardan bir mânâdır. Mânâ ise bölünmeyi kabul etmez. Tevfîke nisbet edilen noksanlık ise, Tevfîk-i İlâhinin kulun her hangi bir fiilinde kul ile kâim olması ve diğer bir fiilinde kul ile kâim olmaması itibariyledir.
Tevfîk-i İlâhinin kulun bütün fiillerine olan beraberliği de aynı anlattığımız gibidir.
Artık bu izahlarımızda kulun tevfîki Allah'tan istemesinin hikmeti de zahir oldu.
İlerde şunu da izah edeceğiz:
— Kul Allah'tan tevfîki istediği vakitte kulda Tevfîk-i İlâhin yoktu denilemez. Zira kulun isteme fiilinde yine ilâhi muvaffakiyet vardır. Tevfîk lâfzı Arap dilinde muvafakat babından Tefti babına intikâl etmek suretiyle türetilmiştir. Tevfîk de kulda sudur eden fiillerin peyda olması esnasında zâten kulda kâim bir mânâdır. Dolayısıyla kulla kâim bulunan o Tevfîk-i İlâhi kulu, kuldan sudur edecek fiili hakkındaki islâm ölçülerine muhalefet etmesinden engeller. Fakat bu engellemesi sadece kendisinde sudur edecek olan fiilde gerçekleşir. Diğer fiilleriyle alâkası olmayabilir. Öyle ise hükmü böyle olan her mânâya tevfîk ismi verilir.
Ey Oğulcuğum!..
Günahkarı kendisi için meşru olan her hangi bir ameli yapmaya muvafık olursa o günahkar olmaz.
Fakat meşru haklarından herhangi birisine muvafakati gerçekleşmezse, o zaman İslâm'a muhalefet etmiş olur. Zira kaidedir bir mahal şeyden veya onun zıtından boş kalmaz. Tabiatın boşluğu kabul
etmediği gibi. Kulda yapacağı fiilinin mahalidir. Dolayısıyla ya o fiil İslâm'a muvafak veya muhalif olması zaruridir.
Bazen bir zamanda, kulun yaptığı bir fiilinde, tevfîk kendisiyle kâim olduğu gibi, aynı o anda diğer bir fiilinde kendisiyle kâim olmayabilir. Buna misâl: Gasb edilen bir evde namazı edâ eden musallidir. Zira o salâtı edâ etme fiiliyle tevfîk kendisiyle kâim olmuştur. Fakat aynı anda salâtı kendisinde edâ ettiği yeri gasb etmesinden ötürü tevfîk kendisiyle kâim değildir. Öyle ise aynı anda kulda hem tevfîk hem de hizlan kâim olabilir.
Hizlan ise; Allah'ın razı olmadığı bir fiili kulun talebi üzere Allah'ın kulda muvaffakiyet vermesine denir. İşte bu anlattığımız sebebden dolayı kul, Mevtasından tevfîk'in kemâlini ister.. Böylece de kul, İlâhi Tevfîk'in kendisine bütün hâllerinde arkadaşlığını istemiş olur. Tâki kul, hiçbir fiilinde şeriat ölçülerine muhalefet etmesin.
Açıkladığımız tarz üzere kulla kâim olan Tevfîk-i İlâhi tam ve kâmil olursa, artık o tevfîk; Hıfz-ı İlâhi ve ismet diye ta'bir edilir. Yani, böyle olan kul, ALLAH'ın koruması altında olur.
Allah Tealâ vakitlerin aleyhimizde geçip gitmesinden ve gafletin neticelerinden cümlemizi muhafaza etsin.
ALLAH, hayırlarla cömertlik yapan Cevâd-ı Mutlakdır.
Ey Oğulcuğum!..
Tevfîk: Kul yaratılmadan önce, Allah'ın katında kul için olan inâyet-i ilâhi'dir.
Tevfîk: Allah kulu icâd ve hitâb ettiği esnada kulun üzerine olan en yüce ihsanıdır.
Tevfîk'in İlâhi bir inayet ve ihsan olduğuna, Allah'ın şu buyruğu delâlet etmektedir.
«İmân edenlere Rab'leri indinde kendileri için muhakkak bir kadem-i sıdk olduğunu müjdele.»
İmân edenler daha yaratılmadan önce kendileri için bu kadem İlmi İlâhide gerçekleşmiştir. Bu kadem de Allah'ın kendi Zâtına yazdığı Rahmeti İlâhidir.
Vakta ki Allah Tealâ, Kerem sıfatıyla Ayân-ı Sabiteleri icâd etti ve onların varlığını açığa çıkardı, lûtfuyla onların ihtiyaçlarını üstlendi.
Artık, Allah Azze ve Celle onları tevfîk'in hakikâtlarıyla donattı ve onlara, O'na ulaştırıcı yolları açıkladı
Enbiyâ'ya melekler, Evliyaya da Enbiyâ'lar ve meleklere de yaratılışları vasıtasıyla açıkladığı gibi.. Böylece onlar güneşe giden aydınlık yolu üzere hidâyeti kabullendiler. Ve Mi'raca vesile olan yükseliş kanatlarına binerek uruc ettiler. Artık Tevfîk, bütün hâllerinde onları yalnız bırakmayan sadık bir arkadaş olmuştur. Tevfîk onları Allah'a yaklaştıran amellere yön vermekten de geri kalmadı.
Allah'ın rızasına vesile olacak ameller; kalbî, nefsi ve duyu organlarına mütevecih muamelattan ibarettir.
Tevfîk-i İlâhi onları himmetlerinin fevkine varıncaya değin yönlendirdi..
Tevfîk-i İlâhi onları hazreti Cud ve Kerem Makamına indirdi.
Onlar o ni'metler deryasında ve Cennet nimetleri içinde gark oldular. Ve Tevfîk-i İlâhi onları istivaya benzer bir makama çıkardı.. O makamda Allah'ın onlara, vermeyi takdir kıldığı nimetleri bağışladı.
Bütün bu olan bitenlerin esnasında, Hak'kın onların işlerini üstlendiğini bildiler. Halbuki daha "İNSAN" namıyla yâd edilen bir şey değildiler..
Sonra, onlar için duâ etme mahallinde Allah'a sözlü yakınlıkları, o işlerden uzak olduklarını gösterdi. Zira, Allah'ın ihsan ettiği bunca cesim ve lâtif nimetlere karşı şükür etmeyi irâde ettiler. Halbuki Şâkir meşkûr ve Zâkir mezkûr idi. Dolayısıyla bu hakikât onları, irâde ettikleri sözlü Şükür'den engelledi.. Artık kul, bütün gücünü sarf etmesine rağmen, Allah'a hamd ve sena etmekten aciz oldu. Ve, bu hâlin senanın fevkinde olduğunu gördüklerinden, şaşkınlık ve hayret makamında durakladılar... Sonra, insanlar kendilerinden açığa çıkan Allah'ı övmeleri sena etmeleri, ancak Allah'ın kendi fiiliyle Zâtını sena etmesi olduğunu bildiler.
İnsanların böyle idrâk etmelerinin lüzûmiyetini yazacağımız âyet delâlet etmektedir.
«Zaten size az bir ilimden başkası verilmemiştir.» (İsrâ Suresi, Âyet: 84)
Öyle ise, az bir ilim de Allah'ın inâyetiyle bize bağışladığı bir terazidir. Çok ilme ulaşmamız ise bizim için mümkün değildir. Öyle ise ilimde çokluk iddia edebileceğimiz şeylerden değildir.
Muhakkik şeyh, herşeyi inceleyip yontandır. Fakat o, yaptığı işlerde samimidir.
İddia sahibi ise, o da herşeyi inceleyip yontar.. Fakat o, yaptığı işlerde samimi değildir. Bu makamda Allah Rasûlü Aleyhisselâtu vesselam şöyle buyurdu;
«Senin med ve senanı sayamam, sen kendini övdüğün gibisin.»
(Ebû Davud ve Tirmizi)
Ve Sıddık-ı Ekber'de - Allah ondan razı olsun- bu makamda şöyle buyurdu;
— "Allah'ı idrâk, idrâk edilemeyeceğini idrâk etmektir."
Yaratıcısını idrâk etmeyi kasd edene şöyle söyle!..
— "Allah'ı idrâk, idrâk edilemeyeceğini idrâk etmektir. Kim Allah'a hayretle kulluk ederek yaklaşırsa, işte o nihayet Rahmanı idrâk edendir. Gerçekten Allah'ı idrâk etmemek nusuk semâsında cevelan eden feleklerin doğuş sebebi olan duha vaktindeki Güneş'tir.
Tevfîk'in başlangıcı, ortası ve gayesi vardır.
Ey Oğulcuğum!..
Tevfîk, her fazilete yönlendirici, temiz sıfatlara uiaştıncı ve gözleri cilalayan, sırlan islah eden ve kalbe hulûsiyeti veren bütün güzel ahlâklarıda celb edici olduğunu bii.
Tevfîk kalbde ki kilitleri açan, kalblerde ki şek ve şüpheleri gideren, kalblerin varlık hikmetini bağışlayan ve azâmet-i İlâhiyeyi öğretendir.
Tevfîk, kulun istikâmeti taleb etmesine sevk eden, esas muharrik ve kulu selâmet yoluna ulaştırıcıdır.
Tevfîkle vasıflanan her kul, hidâyete erip doğruluk üzere olur. Tevfıkden mahrum kalan da rezil ve rusva olur..
ALLAH emirlerine muhalif olmaktan ALLAH a sığınırız.
Tevfîkin başlangıcı İslâmı, ortası imânı ve nihayeti ihsanı sana verir.
Tevfîkin başlangıcı olan İslâm, kan ve malı korur.
Tevfîkin ortası olan imân, nefisleri sapıtma ve saptırma zulmünden muhafaza eder.
Tevfîk'in sonu olan ihsan, ruhu Allah'tan başkasına bakmaktan engellediği gibi rûh'a murakabe ve Allah'tan utanmayı bağışlar.
Öyle ise...
Nefis, Cennette şehvetlerini yerine getirmekle mutlu olur. Göz, Rahmanı görmekle huzur bulur.
Ruh, nimetlerin hakikâtlarından lezzet alır.
Ey Oğulcuk!
Tevfîkin ulaştırdıklarında tefekkür et!..
Öyle ise, bütün hâllerinde seni tevfîk'e davet eden, hiçbir iyilik yoktur ki Allah sana vermesin. Artık sana düşen, onları geri çevirmemektir.
Tevfîkin mebdei, sana ilim ve ameli ihsan eder. Ortası, seni pis hedeflerden temizler. Sonu, varlık ve ezelin sırrlarım verir.
Tevfîkin başlangıcı seni hislerinden, ortası nefsinden uzaklaştırır ve sonu sana senin güneşinle cömertlikte bulunur.
Tevfîkin başlangıcı sana kerametleri ihsan eder.. Ortası, seni sıfatlardan fâni kılar.. Sonu, seni Zâtla mutlu eder.
Tevfîkin başlangıcı sana Cennetle, ortası varlıkla ve sonu varlığın fenasıyla şahidlikte bulunur.
ALLAH'tan başka umutlarımızı
bağlayabileceğimiz bir varlık mevcûd değildir.
Menân ve bütün nimetleri bağışlayan ALLAH bütün noksan sıfatlardan münezzehtir.

$50
Product Title
Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button

$50
Product Title
Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

$50
Product Title
Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.




