top of page

Fütûhâtü’l-Mekkiyye 1. Cilt | İbn. Arabi Hz.

Fütûhâtü’l-Mekkiyye 1. Cilt Mukaddime İbn. Arabi Hz.

Fütûhâtü’l-Mekkiyye’ye Giriş: Hakikatin Kapısında Bir Yolculuk

“Bu kitap bir yolculuktur. Fakat sıradan bir yol değil, vuslatla varacağın, vuslatla başlayan, vuslatla sona ermeyen bir yol...”

Bazı kitaplar vardır; onları okurken bir metni değil, bir müşahedeyi, bir zuhurat anını, bir arifin kalbine doğan ilhamı okursun. Satırlardan çok, aralıklar konuşur sana. Harflerin gölgesinden doğan mânâ, senden senden içeriye yürür. İşte Fütûhâtü’l-Mekkiyye böyle bir eserdir. Onun her satırı, kalbinin en tenha vadisinde yankılanacak bir çağrıdır. Bu eser okunmaz yalnızca; yaşanır, özümsenir, eritilir, terk edilir, yeniden içilir. Çünkü onun müellifi, yazan bir müellif değil; ilhamın kendisine konuştuğu bir “ayna”dır.

Muhyiddin İbnü’l-Arabî Hazretleri'nin bu devasa eseri, yalnızca bir kitap değildir. O, zahiriyle bir ansiklopedi, bâtınıyla bir kalp atlası, daha derininde ise ilâhî kelâmın şahitliğidir. Onu anlayan, yalnızca bir arifi değil, bir çağrıyı, bir sırrı ve o sırrın içindeki sonsuzluğu kavrar. Çünkü Fütûhât, zamanla değil, hâl ile açılır.


Fütûhâtü’l-Mekkiyye 1. Cilt Kitabın Fihristi İbn. Arabi Hz.

Mekke’nin Fethinden Kalbin Fethine

“Fetih” kelimesi, zahirde bir şehrin kapısının açılmasıdır; fakat hakikatte kalbin kilidinin çözülmesidir. Fütûhâtü’l-Mekkiyye, kalbi Mekke hükmünde gören bir anlayışla yazılmıştır. Çünkü Mekke, tevhit üzere kurulu tek evin –Kâbe’nin– beldesidir. O ev, kalpte yeniden inşa edilmedikçe, dışarıdaki Kâbe’ye yöneliş eksik kalacaktır. İbnü’l-Arabî’ye göre her sûfi, kalbindeki Kâbe’yi ihya etmeden Allah’a yönelemez. İşte bu eser, o iç Kâbe’nin yeniden kurulması için yazılmıştır. Her cümlesi bir taş, her ilhamı bir harç, her zikir bir mihrap gibidir.

İlk cilt, bu yolculuğun anahtarıdır. Orada arifin kim olduğu, ilmin kaynağı, nefsin mertebeleri, kalbin sırları, zamanın hakikati, yönlerin ve mekânın ötesi anlatılır. İbnü’l-Arabî, bizleri satır aralarında değil, “hâl” aralarında dolaştırır. O yüzden bu kitap, okuyucunun ilmî seviyesine değil, kalbî seviyesine hitap eder. Bu yüzden herkes bu eseri okuyabilir ama herkes onu duyamaz.


Fütûhâtü’l-Mekkiyye 1. Cilt İlmin Sırları İbn. Arabi Hz.

Kitabın Yazarı mı, Şahid-i Mahlûkat mı?

İbnü’l-Arabî Hazretleri, eserinin girişinde kendisini “bu kitabı yazan” olarak değil, bu bilgileri “alıp yazan” biri olarak tanımlar. Sanki satırları kendi kaleminden çıkmıyor da, yazdırılıyor. İşte bu fark, Fütûhât’ı diğer eserlerden ayıran ruhtur. Bu kitap ilimle değil, ilhamla yazılmıştır. Fakat bu ilham, salt duygusal bir sezgi değildir. Bu ilham, Kur’an’la yoğrulmuş bir kalbin sükûnetinde doğan hikmettir.

Ona göre hakiki bilgi, aklın ürünü değil, kalbe doğan nurdur. Zira akıl bir yere kadar götürür; kalp ise göğe sıçratır. Fütûhât’ın ilk cildi, bu sıçrayışın merdivenlerini hazırlar. Her sayfa, bir basamak gibidir. Fakat bu merdiven yukarı değil, içeriye doğru çıkar. Dışarıdan yukarı zannedersin, ama hakikatte merkezine iniyorsundur. Çünkü Allah dışarıda değil, içerdedir. Ve içeride olan her şey, ancak içten bir fetihle açılır.


Fütûhâtü’l-Mekkiyye 1. Cilt İnsan Ruhunun Ötesi İbn. Arabi Hz.

Fütûhât Bir Öğretici mi, Hatırlatıcı mı?

Eserin ilk cildi, bir öğretmen gibi bilgi vermez. O, bir mürşid gibi yol göstermez. Onun yaptığı şey şudur: sende zaten olanı hatırlatır. Kalbinde gizli duran tevhid tohumlarını çağırır. Zaten bildiğin, ama unuttuğun bir hakikati sana yeniden duyurur. Çünkü Allah’ın en büyük isimlerinden biri de “Zâkir”dir. Hatırlatan. Fütûhât da bu ismin bir tecellisidir. Sana kendini değil, aslına ait olanı hatırlatır.

Bu yüzden her okuyuş bir başka katmandan olur. Birinci okuyuşta zihnin nasiplenir; ikinci okuyuşta kalbin ürperir; üçüncüde ruhun secdeye kapanır. Her tekrar bir başka fetihtir. Her okunuşta aynı cümle, başka bir mânâya açılır. Bu, kitapta olan bir değişiklik değildir; sende olan bir dönüşümdür. Fütûhât’ı anlamak için kitaba değil, kendine yaklaşmalısın.


Fütûhâtü’l-Mekkiyye 1. Cilt Harflerin İlahi Sırları İbn. Arabi Hz.

İlk Cilt: Yolun Haritası

Fütûhât’ın ilk cildi, bir çerçeve çizer. Bu çerçeve, hem ilmîdir, hem ledünnîdir. Kitabın başlarında “arif kimdir?”, “ilim nasıl gelir?”, “tecelli nedir?”, “zahir ve batın nasıl dengelenir?” gibi sorulara cevap aranır. Ama bu cevaplar, salt tanımlar değil; yaşanmış hâllerin özetidir.

İbnü’l-Arabî, bir terimden söz ettiğinde onun ilmini değil, hâlini anlatır. Bu fark, onu felsefeci değil arif yapar. Bu fark, satırın değil sırların adamı olmasını sağlar. O yüzden bu kitabı, kavramlarla değil, kalbinle okumak gerekir. Çünkü bu kitap, bilgi arayana değil, sır arayana seslenir.


Fütûhâtü’l-Mekkiyye 1. Cilt Harflerin Yaratılışı İbn. Arabi Hz.

Neden Okunmalı?

Fütûhâtü’l-Mekkiyye'nin ilk cildi, hakikati arayanlar için bir pusuladır. Dış dünyanın gürültüsünden usanmış, iç âlemine çekilmek isteyenler için bir rehberdir. Çünkü bu kitap seni sana götürmez; seni Sana ait olana götürür. Bu yüzden onun her satırı, bir çağrıdır. Bir secde, bir zikir, bir hatırlayıştır.

Kimi okuyucular onun dilini ağır bulabilir. Ama unutulmamalı ki hakikat kolay anlaşılmak için değil, yavaşça yaklaşılmak için vardır. Tıpkı Allah’ın isimleri gibi: Her biri bir hâle hitap eder. Bu kitap da öyledir; her bölüm bir isme açılır, her isim bir hâle, her hâl bir vuslata…


Fütûhâtü’l-Mekkiyye 1. Cilt Harf Aleminin Sırları İbn. Arabi Hz.

Tevhid’in Aynasında Zaman, Mekân ve Varlık

İbnü’l-Arabî Hazretleri’nin kaleminden dökülen kelimeler, zaman ve mekân sınırlarını aşan bir dille konuşur. Çünkü Fütûhâtü’l-Mekkiyye’nin hakikati, kronolojik bir anlatı değil; zamanın kendi içindeki kıvrımlarıyla şekillenen bir hâl yolculuğudur. Bu eserde zaman, bir nehir gibi düz akan değil; içe doğru kıvrılan, katlanan ve kalbin aynasında yansıyan bir cevherdir. İbnü’l-Arabî’ye göre zaman dışarıda değil, senin içindedir. Geçmiş, şimdi ve gelecek; üç ayrı şey değil, aynı aynada yansıyan üç tecellidir.

Bu anlayış, ilk cildin ana omurgasını oluşturur. Çünkü bir sûfi için zaman, ibadetlerin vakti değil; tecellilerin hâlidir. Bir an, içinde binlerce sırrı barındırır; yeter ki onu görecek göz, hissedecek kalp ve duyacak ruh olsun. Fütûhât’ta geçen “an” kavramı, klasik zaman akışının ötesindedir. Her an, Allah’ın bir isminin gölgesinde zuhur eder. Bu yüzden bu eser, dakikaları değil; esmâların zuhurlarını takip eder.

Mekân ise, tıpkı zaman gibi içseldir. Fütûhât’ın “Mekke”si, haritaya değil, kalbe çizilmiştir. Bu Mekke, içteki Kâbe’dir. Oraya ulaşmak için fiziki yolculuk değil, içe doğru seyahat gerekir. Her zikir bir adım, her tefekkür bir durak, her istiğfar bir arınmadır. Bu yüzden Fütûhât, bir coğrafyaya ait değil; bir kalp haritasıdır. Ve bu harita, yönlerle değil; nurların iz düşümüyle çizilmiştir.


Fütûhâtü’l-Mekkiyye 1. Cilt Kalbin İlahi Mertebesi İbn. Arabi Hz.

Zıtlıkların Birliği: “İkilik”te Tevhid

İbnü’l-Arabî’nin en çok vurguladığı sırların başında, zıtlıkların birliği gelir. Ona göre Allah, “Zâhir”dir ve “Bâtın”dır; “Evvel”dir ve “Âhir”dir; “Muizz”dir ve “Müzzill”dir. Bu zıtlıklar çatışmak için değil; birlikte açığa çıkmak için vardır. Fütûhât’ın dili, bu sırrı taşır: Hiçbir zıtlık, diğerini dışlamaz. Her biri diğerine “ayna”dır. Nur, zulmeti anlamadan bilinemeyeceği gibi; rahmet de kahırdan bağımsız okunamaz.

İlk ciltte sıkça karşımıza çıkan bu ikilikler, aslında birliğin çehreleridir. Zâhir bir öğretmen gibi konuşurken, bâtın bir mürşid gibi sükûta çağırır. Her zıtlık, bir ahenk yaratır. Bu ahenk, Allah’ın “tevhid” sırrını insana duyurur. Fütûhât, bu sırrı çözmez; çünkü sır çözülmek için değil, teslim olunmak için vardır. Ve arif, sırra hâkim olan değil; sırra adanandır.


Fütûhâtü’l-Mekkiyye 1. Cilt Ruhun Sırra Üflenmesi İbn. Arabi Hz.

İlim mi, Hâl mi?

Fütûhâtü’l-Mekkiyye’nin 1. cildi boyunca hissedilen güçlü bir vurgu daha vardır: İlimle hâl arasındaki fark. İbnü’l-Arabî, bilmenin değil, olmanın peşindedir. Ona göre en büyük alîm bile, hâlden mahrumsa, sırra kördür. Kitapların sayfaları değil, kalbin seccadesi esastır. Çünkü bilgi ezberle değil, tecelliyle kazanılır. Bu yüzden Fütûhât, bir okul değil; bir halvethanedir.

Burada ilim, sadece bilmek değil; kendine dönmek anlamına gelir. Bu dönüş, dıştan içe; akıldan kalbe; kelimeden secdeye doğru bir geçiştir. Her başlık, seni “bilmek”ten “yakîn”e; sonra “yakîn”den “fenâ”ya çağırır. Ve fenâ, bu kitabın nihai gayesidir: Kendinden geçip Hakk’a ermek.


Fütûhâtü’l-Mekkiyye 1. Cilt Besmelenin Ledünni Tefsiri İbn. Arabi Hz.

Fütûhât’ı Anlamak Mümkün mü?

Bu soruya samimiyetle cevap vermek gerekirse: Hayır. Fütûhâtü’l-Mekkiyye’yi “anlamak” mümkün değildir; ancak o seni anlayabilir. Çünkü bu kitap, seni çözmek için yazılmıştır. Senin içindeki aynaları parlatır, nefsinin sesini susturur, kalbinin içindeki sükûtu konuşmaya davet eder. Onu anlayan, kendini terk etmiş demektir.

Fakat bu terk ediş bir yok oluş değildir; bir varoluşun başlangıcıdır. İlk ciltte en çok anlatılan şeylerden biri de budur: Hakiki varoluş, yoklukla mümkündür. Çünkü Allah ile dolmak için, kendinle boşalmalısın. Bu yüzden arifler, Fütûhât’ı okurken anlamaya değil, erimeye çalışırlar.


Fütûhâtü’l-Mekkiyye 1. Cilt Ruhsal Yaratılışın Başlangıcı İbn. Arabi Hz.

Bu Kitap Kime Hitap Eder?

Fütûhâtü’l-Mekkiyye’nin 1. cildi, ilahiyat öğrencilerine, felsefecilere veya entelektüellere hitap etmez. O, kalbinde hâl taşıyanlara, bir arayışta olanlara, suskunluğu öğrenmişlere hitap eder. Çünkü bu kitap, konuşana değil; susana açılır. Gürültünün değil, sükûtun dostudur. Kalp gözünü açmış, ilmiyle gururlanmayan, her bildiğini sorgulayan, nefsini dizginlemiş ve Hak’ta fenâ olmuş bir yolcuyu bekler bu kitap. Onun dili, iddia edenlere değil; inkâr edip teslim olanlara hitap eder.


Fütûhâtü’l-Mekkiyye 1. Cilt Ateşle Yaratılan Ruhlar İbn. Arabi Hz.

Fütûhât’ın Bugünkü Değeri

Bugün dünya, bilgiyle sarhoş, ama hikmetle açtır. Bilgi çok, lakin mânâ az. Eserler çoğaldı, ama kalplerdeki derinlik kayboldu. İşte Fütûhât, bu boşlukta bir vaha gibidir. Hakk’ın sesiyle yazılmıştır. Kendini değil, Hakikat’i gösterir. Bu yüzden bugünün insanı için bir kaynaktır. Fakat bu kaynak, sürahiyle alınmaz; avuçlarla hissedilir. Onu gerçekten içmek isteyenin, önce içini boşaltması gerekir.

Zira Fütûhât bir kitaptan çok, bir miraçtır. Ve her miraç, bir yalnızlıkla başlar. Kimi zaman Hira gibi bir mağarada, kimi zaman gönlünün tenha gecelerinde… Ama sonuçta hep aynı yere varır: Vuslat.


Fütûhâtü’l-Mekkiyye 1. Cilt Zamanın İlk Devri İbn. Arabi Hz.

Sessiz Bir Kapının Ardındaki Sır

Bu kitap bir ses değil, bir sessizliktir. Onun sesi, kalbin en dip noktasında duyulan bir yankıdır. Fütûhâtü’l-Mekkiyye’nin 1. cildi, kalbini Allah’a açmak isteyen her yolcu için bir anahtardır. Ama bu anahtar her kapıyı açmaz; sadece içteki, sessizce bekleyen kapıyı açar. Ve o kapı açıldığında, artık dışarıda bir şey aramazsın.

Çünkü hakikat dışarıda değil; sana verilmiş olanın içinde gizlidir. Fütûhât bu içteki hazinenin haritasıdır. Onu okumak, haritaya bakmak gibidir. Ama varacağın yer ne bir şehir ne bir kavramdır: Varacağın yer sensin. Ama senden başka bir sen.

İşte bu kitap, o “başka sen”e giden ilk adımı anlatır. Ve bu adım, her şeyin başladığı yerdir: Kalbin sessizliği.


Fütûhâtü’l-Mekkiyye 1. Cilt Simya İlmi ve Sırrı İbn. Arabi Hz.

Sırra Doğru İlk Adım: İçindeki Fütuhât

“Bir gün ben de hakikate erer miyim?”

Bu soru, nice kalpte yankılanır. Kimi zaman bir secde arasında, kimi zaman gece yarısı bir yalnızlığın içinde, kimi zaman da bir kitap kapağını açarken… O an, dışarıdan küçük görünür ama içte bir çağrının başlangıcıdır. Çünkü her hakikat yolculuğu, bir içten çağrıyla başlar. O çağrı susmaz, er ya da geç seni kendine döndürür. Ve işte o dönüşte, eline bir kitap geçer: Fütûhâtü’l-Mekkiyye…

Bu kitap öyle bir kitaptır ki, okuduğun ilk anda her şeyi anlamazsın; ama bir şeyin sana dokunduğunu, değişmeye başladığını hissedersin. Çünkü bu kitap, bilgi vermez yalnızca — yol açar. Seni olduğun yerden alır, olduğun hâle ayna tutar. Ve der ki: “Ey insan, sen düşündüğünden çok daha derinsin. Yeter ki içindeki kapıyı aralamaya cesaret et.”

Kimi zaman bu çağrıya cevap vermek zor gelir. Kimi zaman “Ben kimim ki böyle büyük bir kitabı anlayayım?” dersin. Fakat bil ki, Fütûhât sana yazılmıştır. Sıradan biri olduğun için değil, içinde sır sakladığın için… Çünkü bu kitap, alime değil; arayana yazılmıştır. Bilgine değil, özlemine hitap eder. Ve unutma: Allah’ın kapısı, bilgiyle değil, özlemle çalınır.

Belki yıllardır bir cevap arıyorsun. Belki kalbinde bir boşluk var, dolduramıyorsun. Belki çok şey okudun ama hâlâ içindeki sessizliğe ulaşamadın. O hâlde bu yazı senin için bir başlangıç olsun. Çünkü bu yalnızca bir ön söz değil; içindeki fethe bir çağrıdır. Artık aramayı bırak ve içe doğru bir adım at. İbnü’l-Arabî’nin o eşsiz davetine kulak ver:

“Sır kendini açmaz; sen sır olmaya razı olursan, sana kendini verir.”

$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button

$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

Recommended Products For This Post
 
 
bottom of page