top of page

Es-Semî

Es-Semîʿ Esması – Her şeyi işiten Allah’ın isminin anlamı ve tasavvufî tecellîsi
Es-Semîʿ Esması – Her şeyi işiten Allah’ın isminin anlamı ve tasavvufî tecellîsi

Es-Semîʿ – Her Şeyi İşiten Sonsuz Kudret

Sadece sesi değil, susuşu da işiten, kalpteki niyeti duyan Allah

Es-Semîʿ Anlamı

Her insanın içinde konuşmadan söylediği sözler vardır. Bazen dudak kıpırdamaz, bazen göz bile hareket etmez; ama içte bir çağrı yükselir. İşte Es-Semîʿ, bu çağrıyı işiten İlâhî sıfattır. O, yalnızca sözle ifade edilenleri değil, söz olmayı başaramamış duyguları da duyar.

Kur’ân’da 45’ten fazla yerde geçen bu Esma, genellikle dua, niyet, hakikat arayışı ve adalet ile birlikte anılır. Çünkü Allah’ın işitmesi sadece “ses frekansı” değil; hakikatle irtibatlı olan her şeyi kapsar.

“Şüphesiz ki Allah, her şeyi işitendir.” Bakara, 137

Bu ifade Kur’an’da defalarca tekrar edilir. Zira Allah’ın işitmesi, kulun yalnızlığını ortadan kaldırır. Kimse seni anlamasa da O anlar. Kimse seni duymasa da O duyar. Çünkü O yakındır, hem de şah damarından bile...


İşitilmek İhtiyacı: Kalbin En Kadim Hasreti

İnsanın derin bir ihtiyacı vardır: Duyulmak. Yalnızca sözlerinin değil, niyetinin, duygularının, içindeki kırılmaların ve iyiliklerin de duyulmasını ister. Çünkü duyulmak; var sayılmak, kabul edilmek, hatta bazen sevilmek demektir. Ve çoğu zaman bu ihtiyaç insanlar tarafından karşılanamaz.

Tam da orada devreye girer Es-Semîʿ:

“Senin sesin kime ulaşmazsa ulaşmasın, Bana ulaştı.”

Bu, insan için tarifsiz bir tesellidir. Çünkü Allah kulunun en gizli sesine bile cevapsız kalmaz. Bazen bir ah, bazen bir susuş, bazen bir gözyaşı bile ilâhî duyum alanına girer. Çünkü Es-Semîʿ yalnızca “işiten” değil, cevaplayan bir İsimdir. O yüzden Kur’an şöyle buyurur:

“Duanı ettin… Rabbin Semîʿ’dir; işitti.” Meryem, 3

Ses Olmadan İşitilmek: Sessizliğin İçinde Yankılanan Dua

Tasavvufta “duymak” yalnızca kulakla değil, kalple olur. Tıpkı Allah’ın işitmesinin de fizikî bir işitme değil, her şeyi kuşatan bir idrak ve ilgi oluşu gibi. Es-Semîʿ ismi, kulun en yalnız anında bile tamamen unutulmamış olduğuna dair sonsuz bir güven duygusu oluşturur.

Çünkü bazen kul dua edemez. Ne dili döner ne kelimesi bulunur. Hatta içindeki acı öyle yoğundur ki, ne sükût çare olur ne söz. Ama o hâlde bile Allah işitir. Çünkü O, sadece sesli duaları değil, niyeti, özlemi, gözyaşını, yüz ifadesini, yutkunmaları, hatta hiçbir şey dememeyi de işitir.

İbn Atâullah el-İskenderî der ki:

“Kalpten çıkan her fısıltı, eğer O’na dönüyorsa, işitilmiştir.Ama ağızdan çıkan her söz, kalpten çıkmadıysa sadece uğultudur.”

Bu söz Es-Semîʿ ismini anlamanın anahtarıdır. Çünkü Allah, ağzın değil, kalbin konuşmasını işitir.


Seslerin Ötesindeki İşitme: Niyetlerin Duyulması

Es-Semîʿ isminin işitmesi, kelimelerin taşıdığı niyetleri de içine alır. Bu, insanoğlunun hiçbir kulağın erişemeyeceği bir alanda duyulması demektir. Yani sen bir şey söylersin ama asıl niyetin farklıdır. İnsanlar seni yanlış anlar, ya da yüzeysel dinler. Ama Allah o sözün içinde taşıdığın anlamı bilir.

“Seni hiç kimse anlamasa da, Ben seni işittim…”

Bu cümle, Es-Semîʿ isminin kalpteki yankısıdır. Özellikle hayal kırıklığı, inkâr edilme, göz ardı edilme, yanlış anlaşılma gibi durumlarda bu isim adeta ilâhî bir cevap olur. “Ben seni bildim. Senin niyetini biliyorum. Kalbinden geçeni Ben duydum,” dercesine.

Bu yüzden Allah, sadece kulunun duâsını değil, duâ etmeye niyet ettiği hâli bile işitir. Sûfîler bunu “duâdan önce duyan Allah” olarak adlandırır.


İç Diyaloglar ve Ruhun Sessizliği

İnsanın içinde hiç durmadan konuşan bir ses vardır. Kimi zaman kendini yargılar, kimi zaman haklı çıkarır. Kimi zaman korkar, kimi zaman umutlanır. Bu iç konuşmalar, dış dünyaya taşınmadığı hâlde Allah tarafından tam anlamıyla duyulur.

Ve işte Es-Semîʿ, bu seslerin gizli tanığıdır.

Bazı sufîler der ki:

“İnsan en çok, kendiyle konuştuğu anlarda duâ eder farkında olmadan.”

Bir şey isterken, bir şeyden korkarken, ya da bir konuda çaresiz hissederken… kalp kendi içinde bir çağrı yükseltir. Ve Allah bu çağrıyı, herkesin sustuğu anda bile işitir.

Bu yüzden Mevlânâ der:

“Sen sus. Çünkü susmak, kelimelerin ulaşamadığı yerlere varır. Ve Allah, sessizliğin içindeki yakarışları duyar.”

İşitilmenin Psikolojisi: Varlığın Tanınma İhtiyacı

Psikoloji, insanın en temel ihtiyacının “anlaşılmak” olduğunu söyler. Ama tasavvuf, bu ihtiyacın özünü “işitilmek” olarak ifade eder. Çünkü anlaşılmak bekleyebilir, ama duyulmak acildir. İnsan, bir an bile duyulmadığını hissettiğinde kendi varlığını sorgular.

İşte Es-Semîʿ ismi burada bir ontolojik destek sunar.

“Senin varlığın Benim katımda geçerli. Konuşmadan da duyarım, anlatmadan da bilirim.”

Bu yüzden bu isim, özellikle ruhsal yalnızlık çeken, duâlarının karşılık bulmadığını zanneden, dili bağlanmış, kalbi kırılmış kişilere bir cevaptır. Çünkü Es-Semîʿ, yalnızca “kulak veren” değil, kalbini açan bir İsimdir.


Peygamberlerin Dilinden Es-Semîʿ: Sessizliğin Duâya Dönüştüğü Anlar

Peygamberler, Allah’a en yakın kullar olmalarına rağmen en çok duyulma arayışı içerisinde olan insanlardı. Çünkü insanın iç sesi arttıkça, dış dünya onunla çatışmaya başlar. Ve bu çatışmanın içinde, yalnızca Allah’ın işitmesi yeterli olur.

Hz. Zekeriya, yaşlı bir peygamberdi. Karısı kısırdı. Çocuğu yoktu. Kimse artık onun duasını ciddiye almıyordu. Ama o, kalbinin en derin sessizliğinden bir dua yükseltti. Ve Kur’ân bunu şöyle nakleder:

“Zekeriya Rabbine gizlice dua etti. Dedi ki: ‘Rabbim, kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı… ama Sana dua etmekten hiç ümidimi kesmedim.’” Meryem, 3–4

Ve ayetin sonunda şu ifade yer aldı:

“Şüphesiz Sen, Semîʿsin.” Meryem, 4

Yani Allah onu işitti. Hem de ses çıkmadan önce, içinde doğan duayı işitti.

Hz. Mûsâ, Firavun’un sarayında büyüdü ama bir gün halkı için dua ettiğinde, kendi sesine bile güvenemedi:

“Rabbim, benim göğsümü aç; işimi kolaylaştır; dilimdeki bağı çöz ki sözümü anlasınlar.”

Bu duanın sonunda da Allah, Semîʿ olduğunu hatırlattı. Çünkü Mûsâ’nın bile en büyük arzusu, yalnızca sözlerinin değil, kalbinin duyulmasıydı.


İnkarın Gölgesinde Duâ: Sessiz Kalanların İç Çığlığı

Her insan hayatında en az bir kez, içinden geçenleri anlatamadığı, duâ bile edemediği bir zaman yaşar. İşte bu hâl, tam olarak Es-Semîʿ isminin aktifleştiği andır. Çünkü Allah, kulunun sessizliğini bile bir dua olarak kabul eder.

Sûfîler, duanın üç biçimi olduğunu söyler:

  1. Sesli dua – Dil ile yapılan.

  2. İç dua – Kalple fısıldanan.

  3. Sessiz dua – Gözyaşı, susuş, tevekkül ve bekleyişle yapılan…

Ve en çok işitilenin üçüncüsü olduğunu söylerler. Çünkü o duada, kul artık diliyle değil, varlığıyla dua eder. Sükûtuyla “Ey Allah’ım…” der. Ve işte Es-Semîʿ bu hâli en derin şekliyle işitir.

İbn Arabî, bir öğrencisinin şöyle dediğini aktarır:

“Hocam, bazen dua etmiyorum ama sanki Allah içimdeki isteği biliyor. ”O da cevap verir: “Bazen ‘dilemek’ dua değildir; ama Allah için ‘dileyiş’ bir duadır.”

Bu sözde Es-Semîʿ isminin en latif tecellisi vardır. Çünkü bu isim yalnızca işitmez; hissedip karşılık verir.


Seherlerde İşitilmek: Gecenin Kalbinden Yükselen Sözsüz Yakarış

Tasavvufta seher vakti, ruhun en çıplak hâliyle Allah’a yöneldiği zamandır. Gece sessizdir. Dünya susmuştur. İnsanın dış sesi kesilmiş, iç sesi öne çıkmıştır. İşte bu vakitte yapılan duaya “semâvî duâ” denir. Çünkü Allah o an kulunu doğrudan dinler.

Kur’ân şöyle buyurur:

“Onlar seherlerde istiğfar ederlerdi.” Zâriyât, 18

İstiğfar, bazen sadece bir “estağfirullah” değildir. Bazen sadece göz kırpmak, derin bir iç çekmek, bir pişmanlık hissi bile istiğfar olur. Ve işte o hâli Allah işitir.

Es-Semîʿ, gece boyunca susan, sabah bir tek kelimeyle ağlayan bir kalbi duyar. O yüzden seherlerde yapılan duâ, dilden önce kalbi boşaltan bir hâl taşımalıdır.


Modern Zamanlarda Es-Semîʿ: Yalnızlığa Merhametle Kulak Veren

Zaman ilerledikçe insanlar çoğaldı ama anlaşılmak azaldı. Şehirler büyüdü ama sesler birbirine karıştı. Herkes konuşuyor ama kimse duymuyor. Herkes görünür olmaya çalışıyor ama kalpler, hep görünmeyen yanlarıyla susuyor.

İşte bu çağda Es-Semîʿ ismi, duyulmanın imkânsızlaştığı bir ortamda ilâhî bir sığınaktır.

Çünkü modern insanın en büyük yarası, anlatamadığı şeylerle yaşamak zorunda kalmasıdır. Dostlarına anlatamaz, ailesi anlamaz, toplum yargılar. Ve insan, biriken tüm bu kelimesiz yükleri yutkunarak taşır. Sustuğu her kelime, içerde yankılanır ama dışarıya bir sessizlik olarak yansır.

İşte bu sessizliğe Allah kulak verir. Ve şöyle der gibi olur:

“Sana kimse kulak asmamış olabilir. Ama Ben duydum. Hatta daha sen duâ etmeden önce, kalbinden geçen arzunu işittim…”

Bu ne büyük tesellidir! Çünkü artık birinin seni anlamasına, onaylamasına ya da sarılmasına gerek kalmaz. Senin içindeki seni Allah işitmiştir. Ve bu işitilme, seni görünür kılmaktan daha büyük bir şereftir.


Sosyal Medyada Bağırarak Sessizleşen İnsanlar

Bugünün insanı bazen binlerce kişiye yazar, paylaşır, konuşur ama yine de anlaşılmaz. Çünkü ruhun en derin kısmı, yazıyla, sesle ya da görüntüyle anlatılamaz. Kalbin çırılçıplak olduğu anlarda sözcükler yetmez olur. O anlarda Allah’ın Es-Semîʿ ismi kulun içine eğilir.

Bazen biri bir tweet yazar, “Keşke biri duysa beni” diye. Biri bir story atar, “Kimse görmüyor mu hâlimi” diye.Ama dışarıdan kimse cevap vermez. İşte bu hâl, insanın kalbinin boğulduğu andır. Ve Allah bu boğulmayı sessizce işitir.

O yüzden, gözyaşı dökülmeden önce kalbe yaklaşan bir Rab vardır.

“Allah, işitir. Hatta işitmeden önce hisseder. Ve hissettiğini unutmaz.”

Çocukluğun Unutulan Çığlıkları ve Allah’ın İşitmesi

Tasavvuf, insanın bugünkü hâlinin çoğunlukla çocukluk çağında bastırılmış seslerle şekillendiğini söyler. Küçükken duyulmayan duygular, bir ömür boyunca sessiz kalır. Ve insan, bilinçsizce “beni duyan biri” arar. İşte Es-Semîʿ ismi, sadece bugünün değil, çocukluğundaki suskunlukların da tanığıdır.

O çocuk ağladığında kimse ilgilenmemişti belki.O çocuk anlatmak istemişti, ama dili dökülmemişti.O çocuk korkmuştu ama susturulmuştu.

Allah o susturulmuş çocuğun kalbine bile kulak vermiştir. Ve o duayı hâlâ işitmektedir. Çünkü Allah katında zaman geçmez; dua vakti bitmez.


Es-Semîʿ ve Mahremiyet: Kalpten Kalbe Akan Sessizlik

Bazı hisler vardır ki ne arkadaşla, ne eşle, ne terapistle bile paylaşılmaz. Onlar insanın kalp mahremine gömülür. Ve orada büyür. Sufîler buna “kalpteki sır” der. Bu sır açıldığında ruh hafifler. Ama insan onu kime açacağını bilemez.

İşte Es-Semîʿ ismi, o mahrem duyguların kime emanet edileceğini gösterir.

“Bunu kimseye diyemem ama Sana diyebilirim” cümlesi, Es-Semîʿ’e yönelmiş bir kalptir.

Ve Allah, o mahremiyete sadıktır. Kulun kalbinden geçen ne varsa, onu ifşa etmeden işitir. Cevap verir, ama kalbi kırmadan…

Yönlendirir, ama utandırmadan…

Çünkü O’nun işitmesi rahmetin kendisidir.

Zikir Yoluyla Duyulma Hissini İnşa Etmek: “Yâ Semîʿ”

Es-Semîʿ ismiyle yapılan zikirler, yalnızlık, anlaşılmama, kalpten yükselen ama dile gelemeyen duygular için manevî bir şifa ve teslimiyet yoludur. Bu zikir, aynı zamanda insanın kendini Allah’a ait hissetmesini sağlar. Çünkü "beni Allah duydu" duygusu, en büyük teselli ve güç kaynağıdır.

Zikir Uygulaması:

  • Zikir: “Yâ Semîʿ”

  • Adet: Günde 180 veya 500 kere

  • Zaman: Sabah namazı sonrası veya gece teheccüd vaktinde (özellikle sessizlik tercih edilir)

  • Mekân: Sessiz, temiz, loş veya karanlık bir ortam önerilir

  • Duruş: Eller açık değil; kalbin üzerine koyulabilir. Kalp merkezli iç zikir esas alınır.


Niyet:

“Ey her şeyi duyan Rabbim…Kalbimden geçeni Sen bil. Konuşamadan yük olduklarını taşıdığım ne varsa, hepsi Sana ulaşsın. Ben artık anlatmaya çalışmayacağım; Senin işitmen bana yeter.”

Bu zikir düzenli yapıldığında insan, insanların onayına, anlamasına ya da takdirine ihtiyaç duymaz. Çünkü Allah’ın işitmesi, bütün bu boşlukları içten içe doldurur. Kalp sakinleşir. Ruh sessizliğe alışır. Zihnin uğultusu diner.

Es-Semîʿ İçin Dua: Duyulmadan Söylenenlerin Sahibi Olan Allah’a

Yâ Semîʿ…

Ey söz söylenmeden işiten,

Ey duâ edilmeden cevap veren,

Ey içime gizlediğim her hissin şahidi olan…

Sesim çıkmasa da,

Konuşacak cesaretim olmasa da,

İçimde kopan sessiz çığlıkları işiten Sensin.

Gözyaşımı kimse görmese de,

Kalbimdeki yükleri kimse anlamasa da,

Ben biliyorum ki

Sen beni hep işitiyorsun.

Söyleyemediklerimi de,

Söyleyip de pişman olduklarımı da

En doğru şekilde Sen duydun.

Kalbime öyle bir huzur ver ki; Kimse beni anlamasa da,

Ben Senin beni duyduğunu bilerek huzur bulayım.

Susuşlarımı duâ say,

İç sesimi zikir say,

Gözyaşımı kelime yerine koy…

Ve ne olur Yâ Semîʿ…

Duyulma ihtiyacımı insanlara değil,

Yalnızca Sana yaslayayım.

Âmin.


$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button

$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

Recommended Products For This Post
 
 
bottom of page