top of page

El-Basîr

el-basir-anlami
el-basir-anlami

El-Basîr / Görülmeyeni de Görebilen Sonsuz Kudret

Sadece açık olanı değil, içte gizleneni de gören Allah

Görmek… sadece gözün algıladığı bir eylem değildir. Kalbin bakışı, niyetin rengi, ruhun yönelişi de bu eylemin bir parçasıdır. Ve El-Basîr, bütün bunların ötesinde, insanın kendine bile itiraf edemediği yönlerini tam isabetle gören bir İlâhî bakıştır.

Kur’ân-ı Kerim’de defalarca geçen bu isim, çoğu zaman adalet, şahitlik ve merhamet ile birlikte anılır. Çünkü Allah’ın görmesi, yalnızca izlemek değildir. O görmekle hükmeder, rahmet eder, düzeltir veya sabreder.

“Şüphesiz Allah, kullarını görendir.” Şûrâ, 27

Bu sadece gözlemlenen bir gözetim değil, aynı zamanda kulun hakikatine nüfuz eden bir fark ediştir. Öyle ki, sen kendini bile gözden kaçırmışken, Allah seni görmeye devam eder.


Allah’ın Görmesi ile Kulun Görülme Arzusu Arasındaki İnce Perde

Her insan görülmek ister. Yalnızca bedeniyle değil, varlığıyla, emeğiyle, iyiliğiyle, gizli kalmış incelikleriyle… Çünkü görülmek, "ben buradayım" demenin en saf biçimidir. Ancak görülmek istediğimiz gibi görünmediğimizde, bu arzu kırılır. İşte tam o anda El-Basîr ismi, insanın tüm görsel karmaşasına cevap olur.

“Ey kulum, sen kendini saklamaya da çalışsan, Parlatmaya da… Ben seni olduğu gibi görüyorum.”

Ve bu bakış yargılayan değil, anlayan bir bakıştır. Çünkü Allah’ın görmesi yalnızca fizikî değil; niyetin içini gören, özün derinliğine inen, zahirin arkasındaki bâtını fark eden bir bakıştır.

İbn Atâullah şöyle der:

“İnsanların görmesi seni yanıltmasın. Çünkü onlar sadece dışını görür. Ama Allah seni kalbinin en gizli kıvrımında izler.”

Bu cümle El-Basîr isminin özüdür: Senin görünmediğini sandığın yerde bile O seni görmektedir.


Nefsin Kendini Gizleme Çabası ve El-Basîr’in Perdeleri Aralayışı

İnsanın nefsine dair en belirgin refleksi, gizlemektir. Ayıplarını, hatalarını, günahlarını, korkularını… hatta bazen iyiliğini bile gizler. Bu hem dış dünyadan, hem kendi ruhundan bir sakınmadır. Ama nefsin sakladığını Allah görür. Çünkü O, perdenin arkasındaki hakikati bilir.

Bazı sufîler bu yüzden şöyle dua eder:

“Yâ Basîr, beni bana bile görünmeyen yönlerimle birlikte gör…”

Yani, beni sakladıklarım dahil olmak üzere, tam anlamıyla gör. Çünkü Allah’ın gördüğü bir şeyden kaçmak değil, o görmenin şeffaflığı içinde arınmak gerekir. Allah görmekle cezalandırmaz; görmekle arındırır.

Mevlânâ şöyle der:

“Bir gün her şey açıklanacak diye korkma. Çünkü Allah seni zaten her an açıklanmış olarak görmektedir.”

İlâhî Bakışın İnsana Verdiği Huzur ve Hicap

Allah’ın seni gördüğünü bilmek iki duyguya yol açar:

  1. Huzur: Çünkü ne olursa olsun yalnız değilsindir.

  2. Hicap (utanma): Çünkü seni her hâlinle görenin huzurundasındır.

Bu yüzden El-Basîr ismi, sadece gözeten değil, gözleri terbiye eden bir isimdir. Sen Allah’ın gördüğünü fark ettiğinde, sen de daha derin, daha temiz bir gözle bakmaya başlarsın. Yani bakışın, bakışının murakabesi altına girer.

İmam Gazâlî bunu “basîret” ile ilişkilendirir:

“Basîret, Allah’ın seni görmesini hissederek senin de görmene denir.”

Bu ne yüce bir farkındalıktır! Çünkü artık yalnızca gözle değil, kalple görürsün. Ve o kalbin gözüne, El-Basîr’in nurundan bir çizgi düşer.


Allah’ın Görmesi Müdahaledir: Seyreden Değil, Varlığa Dokunan Bakış

El-Basîr ismi yalnızca izleyen bir bakışı değil, hükmeden, terbiye eden, iyileştiren bir nazarı temsil eder. Çünkü Allah, gördüğüyle yetinmez. Görmekle birlikte hikmetle yön verir. O yüzden Allah’ın görmesi sadece bilgi değil, aynı zamanda bir şifadır.

Sufîler buna “Nazar-ı İlâhî” der. Yani Allah’ın nazarı senin üzerine düştüğünde, senin varlık yapın değişir. İçinde bir temizlik başlar. Niyetlerin arınır, sözlerin sadeleşir, kalbin incelir. Çünkü Allah’ın görmesi, seni senden temizleyen bir ışıktır.

İbn Arabî bunu şöyle açıklar:

“Allah seni görüyorsa, artık sen sen değilsindir. O’nun bakışı seni içine alır, seni sen olmaktan çıkarır. Kendi gözünden değil, O’nun gözünden bakmaya başlarsın.”

Ve işte bu ân, kalbin murakabeye girdiği andır.


Görülmeden Yapılan İyilik: El-Basîr’in Sessiz Takdiri

Bazı iyilikler vardır ki kimse görmez. Bir tebessüm, bir affediş, bir sabır, bir gece duası, bir gözyaşı… Toplum seni alkışlamaz, insanlar fark etmez, yakınların değerini bilmez. Ama Allah görür.

Ve Allah’ın görmesi, alkıştan daha kıymetlidir. Çünkü O’nun takdiri, susarak verir; ama içini aydınlatır.

“Senin gizlice yaptığın bir iyiliği Sessizce gören Allah, Sana iç huzuruyla teşekkür eder.”

Bu söz Sufîlerin dilinden düşmez. Çünkü El-Basîr ismini bilen kul, artık yapmak için görünmeye değil, görülmeden yapmaya başlar. Çünkü o bilir ki:

“Benim niyetimi gören biri varsa, artık herkes görmese de olur.”

Modern Gözetim ve İlâhî Nazar: Hangisiyle Yaşarsın?

Bugün her yerde bir gözetim var. Kameralar, mikrofonlar, dijital izler… İnsanlar görülmekten korkar ama aynı zamanda görünmek ister. Fakat bu izleniş, çoğu zaman şeffaflığı değil, tedirginliği artırır. Çünkü bu dünya seni izler ama anlamaz. Yargılar ama anlamaya çalışmaz. Görür ama derinlemesine bakmaz.

El-Basîr ise görür ve merhamet eder. Görür ve anlamaya çalışır. Görür ve sana yardım eder. Çünkü O’nun nazarı, gözetleme değil; şahitliktir.

Sufîler şöyle der:

“Allah’ın seni görmesi seni korkutmamalı. Bilakis, seni sahiplenmeli.”

Çünkü O senin açıklarını değil, derinliğini görür. Ve bu bakışla insan, kendi gözünden değil, Allah’ın gözünden kendine bakmaya başlar.


Kendi İçini Görmek: El-Basîr’in Kalpteki Tecellîsi

El-Basîr isminin tecellîsi sadece dışsal bir görme değil, basîretle içe bakma yeteneğidir. Yani Allah seni gördükçe, sen de kendini görmeye başlarsın. Yüzeyde kalan duygu ve düşüncelerin arkasına geçersin. Artık aynaya değil, kalbine bakarsın.

“Senin kendinden habersiz kaldığın anları bile, Allah senden daha iyi görür.”

Bu farkındalık, insanı hem hicapla hem huzurla sarar. Çünkü artık kendi içini saklayamazsın. Ama saklamaya da gerek kalmaz. Çünkü Allah seni, gizlediğin hâlinle de kabul eder.

Bu bakış altında yaşamak, ruhu hafifleten bir teslimiyet getirir. Gizlemekten vazgeçmek, açılmaktan korkmamak, kendine dürüst olmaya başlamak…İşte El-Basîr isminin kalpteki en yumuşak tecellîsi budur.


Mahremiyetin Sahibine Açılması: El-Basîr ve İlâhî Şefkat

Allah’ın “her şeyi görmesi” bazıları için korkutucu bir kudret gibi anlaşılabilir. Oysa tasavvuf ehline göre El-Basîr isminin görmesi şefkatle yoğrulmuş bir fark ediştir. Çünkü Allah gördüğünde yargılamak için değil, korumak için görür.

“Rabbim beni her hâlimle gördü. Ve gördüğü yerde utanılacak bir ben vardı. Ama O, utanılmamı değil, dönüşmemi istedi.”

Bu anlayış, sufî geleneğinde “ihsan” kavramına kapı açar:

“Allah’ı görüyormuş gibi ibadet et. Çünkü sen O’nu görmesen de, O seni görmektedir.”

Bu cümleyle yaşamaya başlayan bir kul artık gizliden kötülük yapamaz. Çünkü gizli yoktur. Her şey Allah’ın nazarındadır. Bu, hem bir hicap hem de bir emniyet verir. Çünkü senin mahremiyetin, artık O’nun şefkatiyle kuşatılmıştır.


Kulun Kendine Körleşmesi ve El-Basîr’in Tecellîsi

İnsanın en zor gördüğü şey, kendi karanlığıdır. Başkasının hatasını kolay görür, başkasının kusurunu çabuk fark eder. Ama kendi nefsini gözden kaçırır. Kalbini yanlış niyetlerle doldurur ama hâlâ kendini “iyi” sanır.

İşte bu körlük, El-Basîr’in nuruyla yırtılır.

“Ey kulum, kendini kandırmak kolay. Ama Ben seni kandıramazsın. Ben gözyaşının içindeki niyeti de, tebessümünün altındaki kibri de görürüm.”

Bu ilâhî görme, insana hem bir silkiniş hem bir arınma sağlar. Sufîler şöyle der:

“Nefsini görmek istemeyen, Allah’ı göremez.”

Çünkü Allah’ı görmek, önce kendini O’nun ışığında seyretmekle başlar. Bu seyir bazen acıtır, ama sonra iyileştirir.


Basîret Gözünün Açılması: Kalbin Görmeye Başlaması

Tasavvufta “basîret”, kalbin gözüdür. El-Basîr ismi, sadece Allah’ın görmesini değil, kulun da hakikati görme yeteneğini kazanmasını ifade eder. Yani bu isim bir ayna gibidir: Sen Allah’ın seni gördüğünü fark ettikçe, sen de kendini görmeye başlarsın.

İmam Rabbânî şöyle yazar:

“Kalp, Allah’ın bakışıyla bakmaya başlarsa, O zaman harflerde sır, sessizlikte söz, susuşta secde görür.”

Bu, kelimelerle anlatılması zor bir farkındalık hâlidir. Artık sadece göz değil, idrak de görür. Sadece manzara değil, mana görünür olur.


Şeytanın Göz Boyaması ve El-Basîr’in Perdeyi Yırtması

El-Basîr ismi, şeytanın kurduğu görsel tuzakları da fark ettirir. Çünkü şeytan insanı güzel görünenle aldatır. Dışı parlak, içi boş arzuları süsleyerek insanı kör eder. El-Basîr bu aldatmacayı perdeleyen değil, deşifre eden bir isimdir.

Kur’an şöyle der:

“Onlara şeytan yaptıklarını güzel gösterdi.” En’âm, 43

Ama Allah kuluna El-Basîr ismini lütfederse, o kul artık aldanmaz. Güzellikteki çirkinliği, ışıltıdaki karanlığı, sözdeki kibri fark eder.

Sufîler şöyle dua eder:

“Yâ Basîr, gözüm görse de, basîretim körse faydası yok. Ne olur gözümü değil, kalbimi aç.”

Görülmese de Bilinen: Ahlâklı Olmanın İlâhî Gerekçesi

İnsan yalnız kaldığında, kimsenin görmediğini düşündüğünde nasıl davranırsa, gerçek kişiliği oradadır. Fakat Allah’ın El-Basîr ismiyle her şeyi gördüğünü bilen kişi için yalnızlık, ahlâk sınavının merkezidir.

Çünkü artık vicdan değil, yalnızca murakabe bilinci harekete geçmiştir:

“Beni kimse görmüyor olabilir…Ama beni Yaratan görüyor. Yaptığımı değil, niyetimi bile seyrediyor.”

Bu farkındalık, kişinin her ânını görülüyormuş gibi yaşamasına yol açar. Böyle bir hayat, hem dürüst hem derin bir hayat olur. Çünkü kişi görünmek için değil, hakikat için yaşar.

Sufîler der ki:

“Senin görünmediğini sandığın yerde yazı yazılıyor. Görüldüğünü bildiğin yerde de kendine gel.”

İnsanın İç Murakabesi: El-Basîr ile Kalbin Gözetimi

Murakabe, sufî yolculuğun merkezidir. Ve El-Basîr ismi, bu murakabenin temel dayanağıdır. Çünkü insan kalbini her gün sayfalar gibi açtığında, orada yazanları Allah’ın gördüğünü bildiğinde, artık kendine yalan söyleyemez. İçinde gizlediği kibri, hasedi, beklentiyi fark eder.

“Benim kalbim sessizce konuşuyor. Ve Allah onu sessizlikten daha net duyuyor, sessizlikten daha açık görüyor…”

Bu şuurla yaşamak, insanın hem ruhsal gelişimini hem de eylemlerini saflaştırır. Niyet netleşir, adım berraklaşır. Artık insanlar için yapılan değil, Allah için yaşanan bir ömür başlar.


Basîret Gözünün Açılması: Gören Göz ile Bakmak

“Basîret” ile “göz” farklı şeylerdir. Göz bakar, ama basîret görür. Göz dışarıyı, basîret içeriği fark eder. Göz yüzeyi, basîret özü yakalar.

El-Basîr ismi kalpte tecellî ettiğinde, insan zahire değil, bâtına göre yaşamaya başlar. Her şeyin arkasındaki hikmeti, sebeplerin ötesindeki sebebi görmeye başlar.

Abdülkâdir Geylânî der ki:

“El-Basîr ismiyle yaşayan kul, Sözdeki susuşu, gülüşteki acıyı, kalabalıktaki yalnızlığı görür. Çünkü onun gözü, artık kalpten bakar.”

İşte bu gözdür ki sadece olaylara değil, olayların içindeki sırra bakar.


Görülmeyen Kötülükler ve El-Basîr’in Adaleti

İnsan çoğu zaman yaptığı kötülükleri sakladığını sanır. Kimseye söylemeden yapılan haksızlıklar, gizlice söylenen incitici sözler, içten edilen beddualar... Oysa Allah El-Basîr’dir. Görmediğini sandığın her şeye şahittir.

Kur’an şöyle der:

“Allah onların gözlerini çevirir, kalplerindekini görür.” Tevbe, 127

Bu uyarı, sadece bir tehdit değil, aynı zamanda bir uyanış çağrısıdır. Çünkü Allah’ın her şeyi görmesi, kula kendine dönme fırsatı verir. Sen ne yaparsan yap, O görüyor. O hâlde gizlemeye değil, dönüşmeye çalış.


Sufîlerin El-Basîr ile Yaşayışı: Görülmek Değil, Seyredilmek

Sufîler, Allah’ın “görmesi”ne karşılık kendilerine özgü bir kavram üretmiştir: “Seyredilmek.” Yani yaşamı bir ilâhî bakış altında idrak etmek. Her adımı, her niyeti, her susuşu; sanki Allah bakıyormuş gibi yaşamak. Ama bu bir korku değil, bilakis bir aşk ve farkındalık hâlidir.

“Ben bu cümleyi Rabbim seyrediyorken yazıyorum. Bu adımı, O izlerken atıyorum. Bu nefesi, O’nun bakışı içimdeyken alıyorum.”

İşte bu bilinç, hayatın her ânına ihlâs katmak demektir. Çünkü El-Basîr’in seyri altında yaşamak, insanı ikiyüzlülükten, gösterişten ve yapmacıklıktan arındırır. Kul, ne insanlara görünmek ister, ne de başkalarının gözüyle var olur. Artık sadece Allah’ın nazarıyla yürümeyi, düşünmeyi, hissetmeyi öğrenir.

İbn Atâullah el-İskenderî bu hâli şöyle tarif eder:

“İnsanlar seni görmezse üzülme. Çünkü seni gören bir Rabbin var. O’nun gördüğü bir yerde, Başka bir bakışa ihtiyaç duymak gaflettir.”

Bu söz, sufînin bakışını netleştirir: Görülmek değil; O’nun bakışına layık yaşamak.


El-Basîr ve Ruhsal Şeffaflık: Kalbin Kendine Aynalık Etmesi

El-Basîr ismi sadece Allah’ın seni görmesi değil; senin de kendini görmeyi öğrenmen demektir. Çünkü O’nun nazarı altındaki kalp, artık kendi karanlığını da aydınlatır. Kendi içindeki kusuru, kiri, kibri fark eder.

“Ben aslında kendime perdeliymişim. Ama Allah gördükçe, ben de kendimi görmeye başladım.”

Bu hâl, tasavvufta “murâkabe” olarak adlandırılır. Yani: Allah’ın seni gördüğünü bilerek kendi iç âlemini gözetmek.

Kalp artık savunmaz, bahane üretmez, rol yapmaz. Çünkü bilir ki:

“Ben içimi gizleyebilirim, ama O’na gizlenemem.”

İşte bu noktada insan şeffaflaşır. Bu şeffaflık ne zayıflıktır, ne acizlik…Bilakis bu, en güçlü hâlidir insanın. Çünkü ancak içiyle yüzleşen bir ruh, güvenilir olur.


El-Basîr ile Ahlaklı Yaşamak: Görülmesen de Doğru Olmak

El-Basîr ismiyle yaşamak, ahlakın en zor ama en yüksek hâlidir. Çünkü sen artık insanların seni görüp görmemesine göre değil, Allah’ın bakışına göre hareket edersin.

  • Kimse seni alkışlamasa da iyilik yaparsın.

  • Kimse seni cezalandırmasa da yanlış yapmaktan çekinirsin.

  • Kimse seni denetlemese de kalbini temiz tutmaya çalışırsın.

İşte bu noktada insan, sadece “ahlaklı görünen” değil, gerçekten ahlaklı bir kul olur. Çünkü ölçüt değişmiştir: “İnsan bakışı” değil, “ilâhî nazar.”

“Ben Allah bakıyorken yapmam bu hatayı”diyen bir kalp, artık kötüye dönemez.

Gizli Günahın İlâhî Şahitliği: Görenin Farkındalığıyla Tevbe

İnsan bazen kimse görmüyor diye işler hatayı. Ama Allah’ın El-Basîr ismini bilen kul, görülmeyeni de şahitliğe dâhil eder. Çünkü O her şeyi görür; sadece eylemi değil, niyeti de…

“Ey nefsim!Sessiz yaptığın günahın, sessiz bir şahidi var.Sakladığını sandığın hata, Arş’a duyulmuştur.”

Bu farkındalık, utandırmaz. Aksine, tevbe kapısını açar. Çünkü Allah gördüğünde sadece yargılamaz; çağırır.

“Ben seni gördüm.

Ama seni bırakamam.

Gel, arın.

Gel, değiş.

”Der.

Zikirle Gören Kalbe Ulaşmak: “Yâ Basîr”

El-Basîr ismiyle zikir, göze değil kalbe görmeyi öğretir. Çünkü dışarıya bakan gözün yanılması kolaydır; ama içeriye yönelen kalp, hakikati fark eder. Bu yüzden El-Basîr ismiyle yapılan zikirler, kalbi hem Allah’ın gözetiminde yaşama hâline, hem de basîret nuruna yöneltir.

Zikir Uygulaması:

  • Zikir: “Yâ Basîr”

  • Adet: Günde 132 kez (bazı geleneklerde 302 veya 312 de önerilir)

  • Vakit: İkindi ve yatsı sonrası (günün sonlarına doğru, nefis yavaşlamışken)

  • Yer: Sessiz, loş veya doğaya yakın bir alan (görselliğin zıddında yapılması ruhu derinleştirir)

  • Niyet:

“Ey Basîr olan Allah’ım,

Gözüme perde, gönlüme ışık ver.

Göster bana hakikati; Beni kendime bile gösteremediğim yönlerimle tanıştır.

Senin nazarın altındayken yanlış yapamam.

O nazar içime dolsun ki, kalbim yanlış bakmasın.”

Bu zikir, devam ettikçe sadece gözünü değil, gönlünü arındırır.

Artık dünyaya değil, mana’ya bakmaya başlarsın.

Artık insanlara değil, içindeki niyete odaklanırsın.

Çünkü Allah’ın gördüğünü bilen bir kalp, hem nazik, hem güçlü olur.

Dua:

Yâ Basîr…

Görmek sadece gözle olmaz, ben bunu artık öğrendim.

Kalbim var ki, içimde kör kalan nice hissi barındırıyor.

Ne olur Rabbim…

Senin baktığın gibi baktır bana.

Kendimi kandırdığım her yönümü yüzüme ayna gibi yansıt.

Güzelliği kabukta arayan gözümü, derine çek.

Zahire takılan bakışımı, bâtına çevir.

Senin gördüğün bir ben var içimde, Onu bana göster…

Ben görünmek istemiyorum artık,

Sadece Senin nazarında doğrulmak istiyorum.

Ne olur Yâ Basîr…

Gözüm yalanı sevmesin.

Kalbim karanlıkta kalmasın.

Hakikati görmeden gitmeyeyim bu dünyadan…

Âmin.

$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button

$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

Recommended Products For This Post
 
 
bottom of page