top of page

El-Cebbâr

El-Cebbâr Esması Anlamı ve Tasavvufi Açıklaması

El-Cebbâr Esması Anlamı ve Tasavvufi Açıklaması
El-Cebbâr Esması Anlamı ve Tasavvufi Açıklaması

El-Cebbâr: Kırıkları Onaran İlâhî Kudret

İnsan en çok ne zaman Allah’a yaklaşır, bilir misin?

Güçlü olduğunu sandığı yerden kırıldığında...

Dayandığı ne varsa çöktüğünde...

Tutunduğu eller bir bir çekildiğinde...

Yalnızlığın ağırlığı, geceyi kemirdiğinde…

İşte o anda, kalpte bir ses yankılanır:“Yâ Cebbâr…”

Çünkü Cebbâr, sadece zorlayan değil, kırılanı toplayan, eksik olanı tamamlayan, darmadağınık kalbi yeniden bir araya getirendir.

Kelimenin kökü “cebr”, Arapça’da "kırığı sarmak, yerine koymak, tamamlamak" anlamına gelir. Tasavvuf erbabı bu isme bambaşka bir gözle bakar: El-Cebbâr, kalbin eksikliğini fark ettiren değil, o eksikliği ilâhî kudretle telafi edendir.

Bir duvar gibi, yıkıldığını fark ettiğin anda senin yerine yeniden örer seni. Ama bu kez kendi adıyla, kendi kuvvetiyle, kendi inayetiyle...


Kur’ân’da El-Cebbâr: Zorba Değil, Yaraları Sarandır

El-Cebbâr ismi Kur’an’da doğrudan Allah için sadece bir kez geçer:

"Huvel-Lâhullezî lâ ilâhe illâ Hu. El-Melikü’l-Kuddûsü’s-Selâmü’l-Mü’minü’l-Müheyminü’l-Azîzü’l-Cebbârü’l-Mutekebbir."(Haşr, 59/23)

Bu ayette geçen tüm isimler, Allah’ın hem yüceliğini hem de kullarına olan rahmetini anlatır. Yani Cebbâr, korkulası bir güç değil; teslim olunası bir şifadır.

Tefsirlerde geçen şu ifade dikkat çekicidir:

“Cebbâr, dilediğini yerine getiren, hiçbir kuvvetin karşı koyamayacağı, fakat mazlumun kalbini de onaran olandır.”

Yani El-Cebbâr hem adalet sahibidir hem merhamet…Hem hükmünü geçirendir, hem yıkılmış kalpleri hükmüyle ayağa kaldırandır.


İbn Arabî’ye Göre El-Cebbâr: Kırılanı İlâhîyle Tamamlayan

İbn Arabî’nin El-Cebbâr yorumunda en dikkat çekici yön,bu ismin kalpteki fıtrî boşluğu ilâhî bir nurla doldurmasıdır.Ona göre “cebr”, yani eksik olanı tam kılmak, ancak Allah’ın iradesiyle mümkündür.

“Cebr, kulun gücünün yetmediği yerde, Allah’ın inayetiyle tamamlanan hâl demektir.”

Bu, ilginçtir. Çünkü insan tam olduğunu sandıkça, Allah’a yaklaşamaz. Ancak kendini eksik hissettiğinde, tamamlayıcı olan Cebbâr’a yönelir.

İbn Arabî, bu ismin cezalandırıcı bir zorlayıcılık değil, kudretiyle ihya edici bir şefkat taşıdığını vurgular. Ve bu tecelli, en çok suskun kalplerde belirir. Kendiyle baş başa kalabilen, yüzleşebilen, diz çöken kalplerde…


Mevlânâ’da Cebbâr Tecellisi: Kalpteki Boşluğu Dolduran Ses

Mevlânâ için El-Cebbâr ismi, bir yaranın içine üflenen kudret nefesidir. Ne zaman ki kul yaralandığını kabul eder, işte o an Cebbâr ona yaklaşır.

“Senin kırıldığın yerde Allah başlar. Çünkü O, kırıkları sever. Çünkü O, Cebbâr’dır.”

Mevlânâ bir başka yerde şöyle der:

“Senin eksikliğin, O’nun tamamlayıcılığına bir davetiyedir. Her acı, Cebbâr’a açılan bir kapıdır.”

Bu sözler bize, Cebbâr ismini artık “korkulacak” değil, sığınılacak bir isim olarak taşımayı öğretir. Zorla değil;içtenlikle. Zorbalıkla değil; onarıcılıkla.


İnsanın Eksikliği, Cebbâr’ın Tecellisine Davettir

Kendini yeterli gören, Cebbâr’a muhtaç olduğunu anlayamaz. Oysa Allah, kullarına zayıflıklarını fark ettirmek için zaman zaman eksiltir.

Bir dostu alır, bir işini bozabilir, kalbini bir yerden çökertebilir…

Ama tüm bunlar, seni küçültmek için değil; Cebbâr’ı fark etmen içindir.

Çünkü O, onarmadan öncedağıtır.

“Beni kırdılar” deme.Belki Allah seni onlara göstermek için kırdı. Belki de sen, Cebbâr’a yaklaşasın diye sarsıldın.”

Kalbinin en çok sızladığı anda,“Yâ Cebbâr” de. Göreceksin…

Acı bir anda ağırlığını kaybedecek.

Çünkü bu Esma, acıya ilâhî bir anlam katar.

Ve her şeyi yerli yerine oturtur.

Zikirle Güç Bulmak: “Yâ Cebbâr”

“Yâ Cebbâr” zikri, sadece kelimelerin tekrarı değil, bir teslimiyetin fısıltısıdır.

İnsan bazen çaresiz kaldığında; kelimeler boğazında düğümlendiğinde; ne yaparsa yapsın toparlanamadığında…

İşte tam o yerde, zikir başlar.


“Yâ Cebbâr…

Topla beni.

Dağıldım.

İçim darmadağın.

Tut elimden.

Kimse tutmuyor.

Sesimi duy.

Kimse duymuyor.

Gücünle sarmala.

Kudretinle dirilt.

Ey Cebbâr…”

Bu zikir, kalpten yükselirse, kalpte onarıcı bir kudret bırakır.

İrade zayıflığı olan biri için yeniden ayakta durma kuvveti olur.

Bağımlılıklardan kurtulmak isteyen için: kopuşun başlangıcı olur.

Yorgun düşen gönüller için:şefkatli bir merhem olur.


Zikir Usulü ve Ruhsal Etkisi

Her Esma’nın bir etkisi, her zikrin bir zamanı vardır. El-Cebbâr ismiyle yapılan zikir, özellikle kalbi kırık, gönlü ezilmiş, umudu tükenmiş kullar içindir.

İşte günlük uygulama niyetiyle sade bir zikir planı:

  • Sabah (Güne hazırlanırken): 66 defaNiyet: Bugün kırılacak ne varsa, önce kalbim güçlensin.

  • Gece (Yorgunlukla baş başa kalınca): 99 defaNiyet: Parçalarımı Allah’a bırakıyorum. Ben değil, O toparlasın.

  • Zor anlarda, içe çekilerek: 3 defa içten “Yâ Cebbâr” de.Dur, nefes al ve sadece bırak...

Zikirden sonra, bir dua doğar. Bu dua, kalbin en sessiz yerine ulaşır.


Ey Cebbâr,

Parçalarımı Sen Topla…

Yâ Cebbâr…

Dağıldım.

Ne elimde kaldı, ne gönlümde.

Kırıldım, incindim, un ufak oldum.

Ey her şeyi yerine koyan, beni de yerime koy.

Ey onaran, sar yaralarımı.

Ey tamamlayan, ne eksik bıraktıysam Sen tamamla.

Güç bende değil, ben acizim.

Ama bilirim ki: Sen Cebbâr’sın.

Kırık dökük ne varsa, eline yakışır hâle gelir.

Ey Cebbâr…

Dağılan düşüncelerimi, yorgun gecelerimi, incinmiş kelimelerimi…

Tut…

Ve beni bir bütün hâlinde, sadece Sana ait kıl.

Dualar:

Lût (a.s.)’ın Duası

Lût kavmi, âlemde kendilerinden önce kimsenin yapmadığı ahlâksızlığa (homoseksüelliğe) düştüler. (A’râf, 7/80- 81) Lût peygamberin (a.s.) ikazına rağmen bu çirkin işlerinden vazgeçmediler, üstelik Peygamberi de yalanladılar. Kavminin bu tutumuna karşı Lût (a.s.) Allah’a şöyle dua etmiştir:

َر ِّب َن ِّج ِن َ ي وأَ ْه ِل ِ ي م َّم َ ا ي ْع َم ُل َ ون

Okunuşu: “Rabbi! Neccinî ve ehlî mimmâ ya’melûn.”

Anlamı: “Rabbim! Beni ve âilemi bunların yaptıklarından kurtar!” (Şu’arâ, 26/169).

َر ِّب ْ ان ُص ْر ِن َ ي ع َل ْ ى ال َق ْو ِم ْ ال ُم ْف ِس ِد َ ين

Okunuşu: “Rabbi’nsurnî ‘alel-kavmil-müfsidîn.”

Anlamı: “Ey Rabbim! Bozguncu / ortalığı fesada veren bu kavme karşı bana yardım et.” (Ankebût, 29/30)

Lût (a.s.), Allah’ın emir ve yasaklarını kavmine tebliğ etmiş, ahlâksızlığa saplanan kavmini bu bataklıktan kurtarmaya çalışmıştır. Ancak kavmi edepsizlikte ısrar edince, aynı toplumda yaşayan ailesini, mü’minleri ve kendisini bu kötülüklerden korumasını, kavminin azgınlıklarına ve zulümlerine karşı yardım etmesini yüce Allah’tan istemiştir. Biz, bu duadan kötü ahlâktan, haramlardan ve kötü davranışlı insanların kötülük, ahlâksızlık ve zararlarından korunmamız ve bu konuda Allah’tan yardım istememiz gerektiğini anlıyoruz. 


$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button

$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

$50

Product Title

Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

Recommended Products For This Post
 
 
bottom of page