Boğa Burcunun Esmaları. / İbn. Arabi Hz.
- Sesli Terapi
- 20 Haz
- 10 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 22 Haz

Boğa Burcunun Esmaları. / İbn. Arabi Hz.
Boğa burcu, dışarıdan bakıldığında sessizliğiyle, sabitliğiyle, huzur arayışıyla tanınır. Ancak bu yazı, bu görünümün ardındaki derin manevi çağrıyı açığa çıkarmayı amaçlar. İbn Arabi Hazretleri’nin Esma anlayışı ışığında, Boğa’nın temsil ettiği toprak elementi üzerinden sabır, güven, koruma ve tevekkül gibi kavramlar Esmaü’l Hüsna ile ilişkilendirilir. Rezzâk, Sabûr, Hafîz, Vekîl ve Ganî isimleri üzerinden hem ruhsal potansiyeller hem de sınavlar anlatılır.
Bu metin, yalnızca bir karakter analizi ya da burç yorumu değildir. Aksine, ruhun yaratılıştan aldığı İlahi isme nasıl yaklaştığını, hangi içsel kabuklardan geçerek Esma ile hizalandığını, hangi duygusal ve ruhsal imtihanlardan geçtiğini adım adım keşfeder. Okuyucuya sadece bilgi vermeyi değil, bir iç sesle buluşmayı ve kendi kader haritasında saklı ilahi sesi duymayı teklif eder.
Her satırında Boğa burcunun görünmeyen ama hissedilen o kudretli sessizliği vardır. Sabırla kalmak, bereketle yaşamak, güvenle korumak ve sonunda her şeyi Allah’a havale edebilmek... Tüm bu hallerin bir Esma ile nasıl ruh haline dönüştüğünü okumak isteyenler için bu yazı, yalnızca bir içerik değil; bir farkındalık, bir teslimiyet, bir dua niteliğindedir.
TOPRAĞIN SÜKÛNETİNDE GİZLİ İSİM: BOĞA’NIN İLAHİ YÖNELİŞİ
Bazı ruhlar vardır, görünmeden derinleşir.
Sözle değil, sabırla konuşur.
Gürültüyle değil, sükûnetle büyür.
Ve varlığı, tıpkı toprak gibi…
Sessizdir ama taşıdığı sır sonsuzdur.
Boğa burcu, Zodyak’ın ikinci durağıdır.
Koç’un açtığı yolu sağlamlaştırır.
Yıkıcı ateşin ardından gelen şifalı toprak gibidir.
O, hareketin ardından gelen istikrar,
başlangıcın ardından gelen sürekliliktir.
İnsanlar bazen Koç’a hayran olur; onun cesareti, ateşi, öfkesi dikkat çeker.
Ama dünya, Boğa’nın sabrıyla ayakta durur.
Çünkü o, taşın altındaki tohumu bilir.
Beklemeyi, korumayı, şekil vermeyi bilir.
Ve bilmekle kalmaz…
Olgunlaştırır.
Toprak elementi, İbn Arabi’ye göre Esma’nın en derin taşıyıcısıdır.
Çünkü toprak, şekil verendir.
Her Esma, ruhlara düşerken bir mizaçla buluşur.
Ve bu buluşma, kulda ya bir hal, ya bir dua, ya bir sınav olarak zuhur eder.
Boğa’nın mizacı soğuk ve kurudur.
Yani derin, istikrarlı, kolay değişmeyen.
Bu mizacın taşıdığı ruh, yaratılışta kendine sabırla örülmüş bir isim taşır.
Ve o isim çoğu zaman yüksek sesle gelmez.
Fısıltı gibidir.
Tıpkı Boğa’nın adımları gibi.
Boğa burcu için hayat, “sürdürmek” demektir.
Bitmemişi tamamlamak, başlamışa sadık kalmak, kök salmak, büyümek…
Ve bazen sadece orada durmak.
Peki bu sabrın kaynağı nedir?
İnsan nasıl olur da hiçbir şey olmuyormuş gibi duran bir ânı yıllarca taşıyabilir?
Nasıl olur da hayattan kolayca kopmak yerine,
hayatın içini ilmek ilmek örer?
İşte burada, İlahi bir isim devreye girer.
O isim, bu burcun derinliklerine düşmüş bir Esma’dır.
Bu, sadece sabır değil, sabırla beraber gelen bereketin, güvenin, sürekliliğin ve koruyuculuğun ismidir.
İbn Arabi Hazretleri der ki:
“Her ruh, Rabbi’nin bir ismiyle şekillenir.
O isim, onun zamanla olan ilişkisini de belirler.”
Boğa’nın zamanı, hızlı değil.
Ama sağlam.
Boğa’nın ilişkisi, çok değil.
Ama derin.
Boğa’nın eylemi, ani değil.
Ama kalıcı.
Ve her bu nitelik, taşıdığı İlahi ismin sessiz yankısıdır.
Bazı insanlar hızlı yürür,
bazıları görünmez.
Ama bazıları kök salar.
İşte Boğa, o kök salan ruhlardandır.
Ve onun Esması da, onun kökünü ebediyete bağlayan o görünmeyen bağdır.
Bu bölümde birlikte şunu arayacağız:
Boğa’nın ruhuna fısıldanan isim neydi?
O isim neden sessizlikle geldi?
Hangi sınavlarla ruhu yoğurdu?
Hangi duayla kalbine yerleşti?
Ve sonunda hangi hâle dönüştü?
Çünkü bazen en derin isim, en az konuşanın içindedir.
Boğa’nın Toprak Elementi: Sabır, Güven ve İlahi Denge
Bu bölümde Boğa burcunun sabırla, istikrarla ve güvenle örülmüş ruhsal yapısı, İbn Arabi’nin unsurlar ve Esma anlayışıyla birlikte işlenecek. Aynı zamanda Boğa burcuna tecelli eden Esmaü’l Hüsna’dan en belirgin olanlar derinlemesine açıklanacak:
Er-Rezzâk – Rızık veren, bereket dağıtan
Es-Sabûr – Sonsuz sabır sahibi
El-Hafîz – Koruyan, muhafaza eden
El-Vekîl – Güvenilen, işleri üzerine alan
BOĞA’NIN TOPRAK ELEMENTİ: SABIR, GÜVEN VE İLAHİ DENGE
İbn Arabi’ye göre varlık âlemi sadece maddeyle değil, mana ile şekillenmiştir.
Ve mana, bu âleme dört unsurla yansır: ateş, hava, su ve toprak.
Her unsur bir ilahi isimle, bir esmayla birlikte tecelli eder.
Toprak…
En ağırıdır.
Ama en taşıyıcısıdır.
Kaldırır, saklar, korur.
Tohum ona bırakılır.
Ve her şey ondan doğar.
İşte Boğa burcu bu toprağın temsilcisidir.
Ama onun toprağı kuru ve soğuktur yani değişime dirençli, istikrarlı ve ağır işler.
İbn Arabi der ki:
“Toprak, zuhuratın mekânıdır. Görünmeyen, orada şekillenir.
Ruhun sükûneti, toprağa yakın olandır.”
Boğa’nın sabırlı yapısı da buradan gelir.
İçinde kıpırtı yokmuş gibi görünür,
ama aslında her gün yavaş yavaş bir ismi taşır.
O isim, Es-Sabûr’dur.
Es-Sabûr – Sabırla Terbiye Eden
Boğa’nın ruhuna düşen bu isim, onun en belirgin halini tarif eder:
Sükûnet, sebat, zamanla olgunlaşmak.
Boğa burcu, doğuştan hızlı değildir.
Ama istikrarlıdır.
Onun yürüyüşü yavaştır ama durmaz.
Sabreder, bekler, beklerken çürütmez.
Ve bu sabır, sadece dış dünyaya değil, kendi iç yangınına da gösterdiği bir direniştir.
İbn Arabi şöyle der: “Sabır, sadece beklemek değildir.
Sabır, varlığın Allah’tan geldiğini bilerek, olanı olduğu hâliyle kabullenmektir.”
Boğa bunu yapar.
Ve bu kabul edişin içinde, aslında Rezzâk isminin bereketi başlar.
Er-Rezzâk – Rızık Veren, Süreklilik Sağlayan
Boğa’nın hayatında bereket önemli bir temadır.
Ama bu sadece maddi anlamda değil duygusal, ruhsal ve ilişkisel bir bereket.
Boğa sevdiklerini korur, büyütür, çoğaltır.
Bir ilişkiye sadıktır.
Bir işe bağlı kalır.
Bir hayatı sürdürür.
Bu, Rezzâk isminin kuldaki yansımasıdır.
Çünkü o Esma, sadece vermekle kalmaz; istikrarla vermeyi sürdürür.
Ve Boğa burcunun temel görevi, hayatta sürekliliği temsil etmektir.
El-Hafîz – Koruyan ve Kollayan
Boğa’nın güvenlik arayışı, sadece korkudan değildir.
O, hem kendisini hem de sevdiklerini koruma sorumluluğu taşır.
İşte bu yönüyle El-Hafîz ismi onda gizli bir şekilde zuhur eder.
Evini, düzenini, değer verdiği her şeyi muhafaza etme arzusu,
bu Esma’nın kuldaki yansımasıdır.
Ve bu Esma ona şunu öğretir: Korumak için duvar değil, dua gerekir.
El-Vekîl – Güvenilen ve Yöneten
Boğa'nın içsel güvenlik ihtiyacı, zamanla Allah’a tevekkülle bağlanmalıdır.
El-Vekîl ismini yaşayan bir Boğa, artık sadece kendine değil,
Rabbi’ne de güvenir.
Çünkü sabırla gelen olgunluk, sonunda teslimiyete varır.
Ve İbn Arabi’ye göre bu teslimiyet, “ruhun Esma’sıyla uyum içinde titreştiği hal”dir.
Boğa’nın dünyadaki varlığı şu cümleyle özetlenebilir:
“Ben buradayım. Bekliyorum. Büyütüyorum. Koruyorum.”
Ama bu dört hâl, onun Esma tecellileriyle değer kazanır:
Es-Sabûr: Sabrı yalnızlığa değil, olgunluğa dönüştürmek
Er-Rezzâk: Bereketi maddeye değil, manaya da yaymak
El-Hafîz: Korumayı korkuyla değil, bilinçle yapmak
El-Vekîl: Güveni insana değil, Allah’a dayandırmak
İşte bu, Boğa’nın İlahi yönelişidir.
O artık sadece “sabırlı bir burç” değil, sabırla Esma taşıyan bir ruhtur
BOĞA’NIN RUHSAL SINAVLARI: SABIR MI TEMBELLİK Mİ? BEREKET Mİ BAĞLILIK MI?
Boğa’nın dışarıdan görünen yüzü sükûnettir.
Ama bu sükûnetin altında çoğu zaman bir gerilim, bir tereddüt, bir bekleyişin ağırlığı vardır.
Çünkü sabır, tek başına bir meziyet değildir; niyetle birleşirse Esma olur, ama niyetsizse sadece durgunluk…
İbn Arabi der ki:
“Kulun mizaç olarak taşıdığı sıfat, Esma’ya dönüşmediği sürece onu taşımakla imtihan olur.”
Ve Boğa burcu bu sözü adeta yaşar.
1. Sabır mı? Tembellik mi?
Boğa için beklemek doğal bir hâl gibi görünür.
Ama her bekleyiş doğru değildir.
Sabır, bir şeyi anlamlandırarak sürdürmektir.
Ama eğer beklemek sadece korkudan, alışkanlıktan ya da hareketsizlikten geliyorsa,
bu artık sabır değil, dirençtir.
Ve direnç büyüdükçe Boğa’nın içi ağırlaşır.
İrade çürür.
Hayatın akışı donuklaşır.
Bu noktada Es-Sabûr ismi, bir uyarı gibi içten gelir: “Bekliyorsan, neden bekliyorsun?”
Boğa burada şunu öğrenmelidir: Sabır, hareketsizlik değil; doğru anı beklemektir.
Ve bu ayrım onun ruhsal tekâmülünün ilk kapısıdır.
2. Bereket mi? Bağımlılık mı?
Boğa bir şeyi sahiplenir.
Bir evi, bir düzeni, bir ilişkiyi…
Ve kolay bırakmaz.
Çünkü içindeki Rezzâk tecellisi,“devamlılık”la beslenir.
Ama bazen bu bağlılık, bereketten çıkıp bağımlılığa dönüşür.
Boğa burada sınanır.
Çünkü ona ait gibi görünen şey, aslında onu tutsak eder hâle gelir.
İbn Arabi der ki: “Rızık sana ait değildir.
Sen, rızka ait olduğunu sandıkça kaybetme korkun büyür.”
Boğa’nın bereketle sınanması, hep elde tutmakla ilgili değil; bazen bırakabilmekle ilgilidir.
Ve o “bırakış” anı, onun en zor imtihanıdır.
3. Güven mi? Kontrol mü?
Boğa güvende hissetmek ister.
Ama bu ihtiyaç, bazen fazlaca kontrol arzusuna dönüşebilir.
Her şey yerinde olsun, kimse değişmesin, hayat sabit kalsın ister.
Bu noktada El-Hafîz ismi, ona korumanın bir teslimiyet olduğunu öğretir.
Koruyorsan, Allah adına koru.
Tutuyorsan, emanet bil.
Korkuyorsan, güvenmeyi öğren.
Boğa’nın bu sınavı, onun Esma’yla kurduğu bağı ya derinleştirir ya da keser.
Çünkü güvenin kaynağı dış dünya değil, Rabbi’dir.
4. Sabitlik mi? Ruhsal Durgunluk mu?
Boğa’nın ruhu sabittir.
Ama bu sabitlik, hareketsizliğe dönüştüğünde, ruhta “boşluk hissi” oluşur.
Bir şey eksiktir.
Ama ne eksik olduğunu bilmek zordur.
Çünkü dışarıdan her şey yolundadır.
Ama içeride bir anlamsızlık başlar.
İşte burada El-Vekîl ismi devreye girer.
Çünkü vekil olan Allah’a güvenmek, insanın kendi kısıtlı kontrolünden çıkıp derin bir teslimiyet hâline geçmesini sağlar.
Boğa bunu öğrendiğinde, sabitliğini nurla doldurur.
Aksi hâlde, durgunluk onun içini kurutur.
RUHSAL DÖNÜŞÜM: GÖLGEYİ IŞIĞA ÇEVİRMEK
Boğa’nın içindeki gölge: beklemekten korkan bir hareket, bırakmaktan korkan bir bağlılık,
değişimden korkan bir güvenlik arzusu olabilir.
Ama bunların hepsi, Esma’yla temas ettiğinde şifaya dönüşür.
Sabır → Derinlik
Bereket → Paylaşım
Koruma → Güven
Sabitlik → İç denge
İbn Arabi der ki:
“Kul, Esma’yı taşıdığını sandığı yerde değil, onunla sınandığı yerde tanır.”
Boğa, o sınav yerinde artık sadece sabırlı biri değil…
Sabırla kudreti yoğuran biri olur.
Ve bu, onun ruhsal kemâlidir.
BOĞA’NIN ESMA İLE HİZMETİ: SABIRLA BESLEYEN, GÜVENLE KORUYAN RUH
Boğa’nın varlığı dikkat çekmeyebilir.
O, ortalıkta koşmaz, yüksek sesle konuşmaz, ilk adımı atan olmaz.
Ama onun olduğu yerde bir şey olur: güven.
İbn Arabi Hazretleri der ki; “Bazı kullar görünmezdir, ama varlıklarıyla çevrelerine Esma fısıldarlar.”
“Sabırla duran, aslında varlığı taşıyandır.”
Boğa’nın ruhu, işte bu sabırla taşıma görevine doğuştan yatkındır.
Ve bu görev, sadece onun kendisiyle ilgili değildir.
Onun sabrı, başkasının sığınacağı bir liman olur.
Onun istikrarı, başkasının karmaşasına çektiği bir çizgi olur.
Er-Rezzâk’ın Hizmeti: Maddeden Manaya Bereket
Boğa bazen sadece “para burcu” gibi tanımlanır.
Oysa onun asıl taşıdığı, bereket bilincidir.
Yani çoğaltmak, üretmek, paylaşmak…
Boğa bir işi yaparken, sadece kendi için değil, başkalarının da o işten nasiplenmesi için çalışır.
Bu yönüyle o, Er-Rezzâk isminin aktarıcısıdır.
Allah’tan geleni, paylaşan…
Dağıtan ama eksilmeyen…
Tutmayan, çoğaltan…
Ve bu yön, onun Esma ile kurduğu derin hizmettir.
Bazı insanlar vardır, varlığıyla ortamı besler.
Boğa onlardandır.
El-Hafîz’ın Hizmeti: Sessizce Koruyan Ruh
Boğa’nın en kıymetli yönlerinden biri: koruma dürtüsü.
Ama bu koruma yüksek sesle değil, hissiyatla yapılır.
Onun varlığı bir çocuğun başını yasladığı omuz gibi gelir.
Sessizce, huzurlu ve sarsılmaz.
Bu, El-Hafîz isminin insandaki “hal” tecellisidir.
İbn Arabi der ki: “Bazı kullar sığınaktır.
Onlara güvenmek şirk değildir, çünkü onlar Allah’ın koruma sıfatının aynasıdır.”
Boğa böyle bir ayna olabilir.
Eğer içindeki sabrı, sevgiyi ve sadakati Esma’yla hizalarsa, onun gölgesinde insanlar nefes alabilir.
Es-Sabûr’un Hizmeti: Zamana Rahmet Olmak
Boğa için en büyük armağan, sabırla eşlik edebilme yeteneğidir.
Birini kolay kolay bırakmaz.
Söz verdi mi durur.
Zor zamanlarda kaçmaz.
Ama bunun bir anlamı vardır: Zamanın yükünü paylaşır.
Sabır burada sadece bir iç direnç değil; başkasının da “yetişeceği” zamana şahit olmaktır.
İşte bu, Esma hizmetidir.
Zamana rahmet olmak.
Telaşa değil, huzura alan açmak.
El-Vekîl’in Hizmeti: Güven Vererek Dua’ya Dönüşmek Boğa güvenilirdir.
Ama bu, yüzeysel bir “güven verme” değil…
Köklü bir “emanet taşıma” halidir.
O bir şey yapmasa bile, varlığıyla “sana bir şey olmaz” hissi verir.
İşte bu his, El-Vekîl isminin görünmez tecellisidir.
Ve Boğa’nın hizmeti burada doruğa ulaşır.
Çünkü artık sadece yaşamaz, yaşatır.
Boğa’nın hizmeti: Sabırla beklemek değil, sabırla yaşatmak.
Sahip olmak değil, emaneti korumak.
Güvenmek değil, güven olmaktır.
İbn Arabi’ye göre bu hâle gelen kul, artık isim taşımaz; isim olur.
Ve Boğa, bu mertebeye ulaştığında “Ben sabırlıyım” demez.
“Sabır, bende hal oldu” der.
BOĞA’NIN DERİN ZAMAN ALGISI VE İLAHİ SABİT NOKTA
Zodyak çemberinde Boğa, sabit burçlardan biridir.
Bu sabitlik, sadece bir karakter özelliği değil, zamanla olan ilişkisinde de bir tür mistik duruştur.
İbn Arabi “zaman”ı anlatırken şöyle der: “Zamanın sabitlenmesi, ruhun derinleştiği yerdedir.
Zamanın akışı ruhu hareket ettirir, ama zamanın durduğu yer, ruhu yansıtır.”
Boğa’nın zamanı akmaz.
Akar gibi yapar ama içte yavaşlar.
Bu yavaşlık onun durağanlığı değil, hakikati içinde sindirme hâlidir.
O, olayların üzerine gitmek yerine onların içinden geçer.
Bir zorluk geldiğinde üzerine atılmaz, bekler, gözlemler, kabullenir ve olgunlaştırır.
İşte bu yönüyle Boğa, tasavvufî anlamda "seyr-i sükûn" halini temsil eder.
Seyr-i sükûn:
Yani hareketsiz gibi görünürken aslında çok derin bir iç yolculuk yaşamaktır.
Boğa’nın sabitliği bu yüzden “durgunluk” değil, tezahür için gereken İlahi hazırlıktır.
BOĞA’NIN NEFİSLE İMTİHANI: HIRS, HAZ VE RIZAYA ULAŞMAK
Boğa’nın temsil ettiği “dünya” teması, onu bir Esma taşıyıcısı yaptığı kadar,
dünyevî hazlarla da sınar.
Bu sınavın en belirgin halleri:
Konfor düşkünlüğü
Maddi güvenceye aşırı bağlılık
Hazlara bağımlı sadakat
Değişime direnç
İbn Arabi bu konuyu nefsin dört perdeli halleri üzerinden açıklarken şöyle der:
“Nefis, kabuklarla korunmuş bir incidir.
Her kabuk bir korkudan, bir arzudan, bir vehimden gelir.
İsim o kabuğu yarar, ama kul buna hazır olmalıdır.”
Boğa’nın kabukları da onun en kıymetli potansiyelini örter:
Hırs kabuğu altında kanaatkârlık,
Tembellik kabuğu altında sabır,
Konfor tutkusu altında derin iç huzur gizlidir.
Ve bu sır, sadece El-Rezzâk gibi “veren” bir isme değil; aynı zamanda El-Ganî (Hiçbir şeye muhtaç olmayan) ismine de yöneltir Boğa’yı El-Ganî – Gerçek Zenginlik ve İlişki Arzusu
Boğa dıştan zenginliği sever gibi görünür.
Ama içsel olarak El-Ganî tecellisiyle sınanır.
Çünkü gerçek zenginlik, sahip olmakla değil, muhtaç olmamakla ilgilidir.
Ve Boğa ancak bu idrake ulaştığında:
Sevgide beklentiyi bırakır,
Maddede bağımlılığı bırakır,
Değişim korkusunu teslimiyete dönüştürür.
İşte bu noktada Boğa’nın sabrı artık pasif bir bekleyiş değil, bilinçli bir tevekkül olur.
İLAHİ ESMALARIN BOĞA RUHUNDA AÇILIMI
Her burç bir Esma ile yaratılır, evet.
Ama bazı burçlar birden çok Esma’nın örtüştüğü çok katmanlı aynalardır.
Boğa da bunlardan biridir.
1. Er-Rezzâk: Sahip olunanları sadece tutmamak, onları çoğaltmak, bölüştürmek ve emanete layık biçimde yaşamak.
2. Es-Sabûr: Zamanın yükünü taşımak değil, o yükle şekil almak.
3. El-Hafîz: Koruma arzusu üzerinden değil, emaneti kollama sorumluluğuyla hareket etmek.
4. El-Vekîl: Güven inşa etmek değil, Allah’a güvenle teslim olmak.
5. El-Ganî: Maddî olmayan zenginliğe ulaşmak, yetinmek değil, özgürleşmek.
Bu beş Esma’nın Boğa’daki yansıması, onu sadece “istikrarlı bir karakter” değil, rahmetle yoğrulmuş bir İlahi temsilci yapar.
BOĞA’NIN SESİZ DUASI: HER ŞEY OLDUĞU GİBİ GÜZEL
Boğa, dıştan çok dua eden biri gibi görünmeyebilir.
Ama onun kalbi, sessiz bir tesbih gibidir.
Her yaptığı işte bir düzen, her beklediği ânın içinde bir teslimiyet vardır.
Onun duası şöyle yankılanır: “Ya Rabbi…
Olduğu gibi olanı sevmeyi öğret bana. Ve olanı değiştirmeden, derinleştirmeyi…”
Boğa’nın dünyaya bıraktığı şey gösterişli değildir.
Ama ruhu, toprağa gömülmüş bir çekirdek gibi, zamana düşürülmüş bir ilahi sabırdır.
Ya Rabbi, Sabırla Beslediğin Ruhumu Bereketinle Koru
Ey kudretiyle yaratan, lütfuyla yaşatan Rabbim…
Beni topraktan yarattın; sükûtla, sabırla, dengeyle.
İçime ağır ama bereketli bir Esma fısıldadın.
O günden bugüne…
Ben hep bekledim.
Ya Rabbi, bazı günler sabır zannettim tembelliği, bazı günler bereket zannettim bağlılığı.
Ama içimde yankılanan bir ses hep vardı:
“Olduğun yerde dur. Bu da bir görev.
Sen ki El-Rezzâk’sın, verdiğinle yetinmeyi değil, verdiğini çoğaltmayı öğret bana.
Sen ki Es-Sabûr’sun,
zamanı sadece beklemek değil, zamanla yoğrulmak ne demekse, onu yaşat kalbimde.
Sen ki El-Hafîz’sin, korumayı nefretten değil, merhametten kıl bana.
Tuttuğum şeyleri değil, emanet bildiklerimi muhafaza etmeyi nasip eyle
Sen ki El-Vekîl’sin, ben her şeyi kontrol etmek istediğimde, içime teslimiyet indir.
Beni kendimden bile emanet al, ve bana kendini güven olarak ver.
Sen ki El-Ganî’sin, beni maddeden azat et.
Sahip olmakla değil, muhtaç olmamakla zenginleştir beni.
Ey Rabbim…
Toprak gibi sabit kalmama izin ver, ama kalbimi kurutma.
Bekleyenlerden eyle, ama beklerken unutanlardan değil,
uyanlardan eyle beni.
Ruhuma yazdığın o sabırlı, sessiz, verimli ismi yaşarken unutturma.
Ve bir ömürlük yürüyüşümde beni o isminle birlikte taşı.
Amin.
Kaynakça
İbn Arabi. Fusûsü’l-Hikem. Çev. Ekrem Demirli. İstanbul: Litera Yayıncılık, 2013.
İbn Arabi. el-Fütûhâtü’l-Mekkiyye. Cilt 1–4. Çev. Ekrem Demirli. İstanbul: Litera Yayıncılık, 2018.
İbrahim Hakkı Erzurumi. Marifetname. İstanbul: Bedir Yayınevi, 2002.
Geylani, Abdulkadir. Fethu’r-Rabbani ve’l-Feyzu’r-Rahmani. İstanbul: Hakikat Kitabevi, 2008.
Gazali, İmam. İhya’u Ulumi’d-Din. İstanbul: Çağrı Yayınları, 2004.
Nasr, Seyyid Hüseyin. İslam’da Bilgi ve Maneviyat. İstanbul: İnsan Yayınları, 2009.
Corbin, Henry. İslam’da Hayal Alemi: İbn Arabi’nin Kozmolojisi. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2003.
Uğur, Fatih. “Marifetnâme’de Unsurlar, Mizaç ve Astroloji İlişkisi.” Dini Araştırmalar Dergisi, cilt 22, sayı 3, 2021, ss. 112–130.
Öztürk, A. Şaban. “İbn Arabi’de Esma Teorisi ve Kozmik İnsan.” Tasavvuf: İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi, cilt 18, sayı 1, 2017, ss. 45–72.
Koca, Hülya. “Tasavvufta Nefs, Hal ve Esma Kavramları Üzerine.” Uluslararası Sufi Araştırmaları Dergisi, cilt 5, sayı 2, 2020, ss. 188–210.

$50
Product Title
Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button

$50
Product Title
Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.

$50
Product Title
Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button. Product Details goes here with the simple product description and more information can be seen by clicking the see more button.